Gamzeli Kız

  • ANA SAYFA
  • ÖNERİLER
  • RÖPORTAJ
  • GÜNDEM VAKTİ
  • İNCELEME
  • İLETİŞİM

 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız bloğuma hoş geldiniz. Bugün ilk Kore dizileri izlemeye başladığım zaman çok severek izlediğim bir diziden bahsedeceğim sizlere. Bazen izlediğim film veya dizileri sevsem bile tekrar izlemiyorum ama bazen ise çok sevdiğim diziler oluyor ki bu da onlardan biri, bir kez daha izlemeyi istiyorum. Bir de YouTube'da kliplerini şarkılarla izlemeyi de seviyorum. Diziyi de tekrar izleyip şimdi yorumunu yazıyorum. Sizlere eğer bir Kore dizisi izlemek isterseniz tavsiye ettiğim bir dizi. Daha detaylı tanıtım için hadi okumaya devam edin 👀

Hakkında

Yönetmen: Jung Dae-yoon

Bölüm sayısı: 1 Sezon 16 Bölüm

Yapım Yılı: 2016 yılında MBC kanalında yayınlanmıştır. Güney Kore yapımlı televizyon dizisidir. 



Konusu

Oh Sung Moo tarafından yazılan çizgi roman "W" herkes tarafından çok ilgi görür. Çizgi romanda baş karakter, Kang Chul'un hayatı anlatılmaktadır. Kang, trajik bir geçmişe sahip olan başarılı ve yaşadığı dünyada çok sevilen bir Ceo olarak tanınır.

 Kang Chul  18 yaşındayken Olimpiyatlarda atıcılık alanında ülkesini ve ailesini temsil eden başarılı bir öğrencidir. Bir gün gizemli bir katil tarafından ailesi öldürüldüğünde her şey alt üst olur. Asıl amacı yıllar önce öldürülen ailesinin katilini yakalamaktır. 



Oyuncular

Baş roller: Lee Jong Suk, Han Hyo Joo

Kim Eui Sung, Lee Tae Hwan, Jung Yoo Jin, Lee Si Eon, Park Won-Sang, Cha Kwang-Soo, Lee Si-Un, Nam Gi-Ae, Heo Jung-Do, Kang Ki Young 


Yorum

Diziye sosyal medyada yapılan klipleri izleyerek başlamıştım. Hatta benim Kore dizilerine başlamam böyle olmuştu. İlk zamanlarda izlediğim dizilerden biriydi. Şimdi çok sevdiğim için tekrar izledim ve üzerine bir de buraya eklemek istedim.

Dizinin her bir bölümünde bu sefer ne olacak diye bekleyerek izledim. Bir kısımda dizide hiç beklemediğim şeyler oldu ve gerçekten üzüldüm. Baş roller olayların gelişimi ile birbirilerine yakınlaşmışlardı.  Fakat olaylar bu yakınlaşmanın seyrini tümünden değiştirdi. Kang, hafızasını silerek zamanı geri sardırdı. Yeon Joo ise dünyaya döndüğünde onun istediği gibi bir çizgi roman yazdı. Kang'ın hafızası silindi ve yaşananları unuttu. İşte bu dönemde Yeon Joo'nun her şeyi hatırlaması ve acı çekmesi beni çok üzmüştü. 

Genel olarak konusu ile ilgi çekici bir dizi. Kadın karakterin çizgi roman dünyasına girmesi, iki dünya arasında yapılan geçişler, bence diziye çekiyor. Bir ayrıntı eklemek istiyorum Lee Jong-Suk'un diğer dizilerini ve partnerlerini biliyorum. Hatta listemde diziler. Fakat onu bu dizide Han Hyo-joo ile izledikten sonra diğerlerini izleyemiyorum. Benim fikrimce en çok onunla yakışıyorlar. Aralarındaki o güzel uyum diziyi izlerken beni bayağı bağladı. 



Çevirenin yazdığı not çok iyi bu arada 😂


DİZİ FRAGMANI



Yazının sonuna geldik. Benim çok severek izlediğim bir dizi olduğundan sizlerle de paylaşmak istedim. Daha önce izlemiş miydiniz? cevabını benimle yorumlarda paylaşabilirsiniz. Dizi hakkındaki düşüncelerinizi de beklerim. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog


 Selamlar herkese ben Gamzeli kız. Bloğuma hoş geldiniz. Umarım güzel geçiyordur gününüz 😊 Bugünkü yazıda bir kitap yorumu ile buradayım. Öncelikle yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Ben genellikle Sherlock okumayı çok severim ve kitapların arkalarında hep Anna Katherine'in kitaplarının önerisini görüyordum. Ben de bu tarza yakın yazdığını ve seveceğimi düşünerek bu kitap ile bir açılış yapmak istedim. Korku, gerilim tarzı olduğunu düşünmüştüm aslında kapak ve isim ile. Ama arka kapakta içinden bir alıntı yerleştirmişler ve onu okuyunca polisiye, gizem tarzında olduğunu gördüm. Açıkçası bayağı bir merak da ettim. Şimdi daha ayrıntılı konuşalım, hadi okumaya devam edin 👀


"İNSANI EVDE TUTACAK KADAR KARA BİR GECEYDİ"


Hakkında 

Yazar: Anna Katherine Green

Türü: Polisiye

Basım Yılı: 2017

Mavi Çatı Yayınları, Derya Öztürk tarafından çevrilmiş. 


Alıntı Köşesi 

" İnsan mutlu olduğunda güzel elbiselere ihtiyacı olmaz. "

"Benim gibi geç kalmış bir yolcu , yolun açık olmasından başka bir şey istemezdi ."

..."Bana verdiğiniz şarabı kana kana içen ben, üç hafta yaşadım ama benim şarabımı içen sizlerin bırak üç saati, üç dakikası bile yok."

Biz iki yoksul yolcuyuz. İki kişi olunca zor yollar bile düz olurmuş...

"Hala iki yolcuyuz! Sadece yol artık daha zor değil ancak yoldaşlığa ihtiyacımız daha büyük. Birlikte yola devam edelim mi, siz, ben ve bebek?"


Yorum

Sisler Evi 4 bölümden oluşuyor. Ayrıca kitabın içinde bir öykü daha var. "Kayıp Yakut" 

İki öyküde gerçekten birbirinden şahaneydi diyebilirim. Anna'nın yazım dili bana çok hitap etti. Sade ve anlaşılır bir biçimde yazsa da cümlelerini etkileyici buldum. Öykülerinde kurduğu kurgu örgüleri ve bunları yansıtma şekli çok başarılıydı. Bazı kısımlarda özellikle Sisler Evi'nde anlayamadığım kısımlar oldu ama okudukça daha da rayına oturdu. İlk okuduğumda anlamamıştım ve tam anlamı ile odaklanamıyordum bu yüzden birkaç sayfa okuduktan sonra bırakıp başka zamana bıraktım. Bence iyi bir seçimdi. 

Öykü miras dağıtımını konu alıyor. Zengin bir amcanın mirası dağıtılırken akrabaları bir yerde toplanıyor. Avukat vasiyeti açıklarken içeride konunun dışında yabancı bir yolcu da yer alıyor. Yolcunun konu ile ilgisiz bir şekilde sığınmak için oraya girdiği anlaşılınca kendisini üst kata ziyaretçi odasına gönderiyorlar. Fakat yolcu ne olup bittiğini dinlemek için kapının arkasında bekleyerek onları dinliyor. 

En can alıcı nokta vasiyet açıklanırken paylaşamadıkları ve içmek için ölüp bittikleri şarap sahnesiydi. Zaten alıntıların içinde sahneden bir kısım da var. Bunu arka kapağa yerleştirmişler ve okuyunca bayağı heyecanlandım. 

    Kayıp Yakut, kitabın içinde yer alan ikinci öykü. Kaybolan bir yakutu arayan dedektif anlatılıyor. Bu yakutu balo günü, bulan gencin getirmesi planlanırken beklenilmeyen bir olay sonucu yakut kayboluyor. Bayan Ashley dedektifi arayarak bu olayı sessizce çözmesini istiyor. 

Polisiye kesinlikle çok severim ve bu öyküyü de çok beğendim. Dedektifin çözmesini bekliyordum ve açıkçası şaşırtıcı bir şey olacak zannettim ama beklediğimin aksine basit bir şekilde ortaya çıktı. Bu sırada da dedektif başka bir kadını suçlu zannediyordu.


Anna Katherine Green Kimdir?

Anna Katharine Green Amerikalı bir şair ve romancıydı. Amerika'daki ilk dedektif kurgu yazarlarından biriydi ve iyi planlanmış, yasal olarak doğru hikayeler yazarak kendini seçti. Green, "dedektif romanının annesi" olarak adlandırıldı.

İlk kadın polisiye roman yazarıdır. Brooklyn, New York'ta doğdu, ilk tutkusu romantik dizeler yazmaktı ve Ralph Waldo Emerson ile yazıştı. Şiirleri tanınması konusunda başarısız olduğunda, ilk ve en iyi bilinen romanı The Leavenworth Case (1878) 'ı yazdı. Yaklaşık 40 kitap yayınlayarak çok satan bir yazar oldu. Zamanında, erkek yazarların baskın olduğu bir türde başarılı olduğu için ilerici bir kadın olarak kabul edildi, ancak feminist çağdaşlarının çoğu onu onaylamadı.

Doğum
Brooklyn, New York, Amerika Birleşik Devletleri, 11 Kasım 1846
Ölüm
Buffalo, New York, Amerika Birleşik Devletleri, 11 Nisan 1935

*  

Yazının sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Kitabı okumuş muydunuz? cevabınızı benimle yorumlarda paylaşabilirsiniz. Düşüncelerinizi bekliyorum, kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın. ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog

 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bloğuma hoş geldiniz, iyi ki de geldiniz :) Bugün röportaj serimizin yeni yazısı ile beraberiz. Bu yazıda konuğum Sevil Çevirgen bizlerle! Kendisi ile çok güzel bir soru cevap gerçekleştirdik. Bu hafta sorularıma verdiği cevaplar ile onu tanımış olacağız. Öncelikle kendisine sorularıma verdiği cevaplar için size de yazıyı ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim.

Yakın bir dönemde yeni bir kitabı çıkmıştı, bundan yazıda daha detaylı bahsettik. Sevil'e yazı yolunda başarılar diliyorum ❤ Röportajın detayları için okumaya devam edin 👀




1)Merhaba! Öncelikle blog okurlarına biraz kendiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Tabii ki. Ben Sevil Çevirgen. Evli ve bir çocuk annesiyim. Ankara Üniversitesi Radyoloji mezunuyum. Yıllarca ilaç firmalarında çalıştıktan sonra oğlumun doğumuyla birlikte bu alandan ayrıldım. Ve hem çocuk büyütüp hem de yazı yazmaya başladım.

Yazı yazmayı, fotoğraf çekmeyi, yardım etmeyi, araştırma yapmayı çok severim. Tipik bir Terazi burcuyum. Sanatsal, estetik, felsefi konuları sever, kavgadan gürültüden hiç haz etmem.

Doğayla, hayvanlarla ve çocuklarla olmaktan çok keyif alırım. Hepimizin dünyaya katkı sağlamak için yaratıldığımızı düşünüyorum ve yüzden yaşamı layığınca yaşamaya özen gösteriyorum elimden geldiğince.

 

2)Seni tanıdığımıza çok memnun olduk Sevil. Blogger’da Düş Tasarımcısı ismi ile bir sayfanız var. Bize blog sayfanızdan bahseder misiniz?

Teşekkür ederim ben de sizleri tanıdığıma çok memnunum. Düş Tasarımcısı ismi birden aklıma gelen ve çok sevdiğim bir isim oldu ve insanlar bloğumu bu şekilde tanıyorlar.

Blogumda fotoğraf yazıları, fotoğraf teknikleri, kitap tanıtımları, dizi yorumları ve bazen de samimi içimden gelen gündelik kısa yazılar yazıyorum. Arada da anne olmak ile ilgili yazılarımı paylaşıyorum.

Sevdiğim bir blog arkadaşım sağ olsun genel şalon, tema düzenlemelerimi O yaptı. Genelde ayda iki ya da üç yazı yazmaya özen gösteriyorum. Daha sık yazmayı çok istiyorum ancak ilgilenmem gereken bir oğlum var, dergiye yetiştirilecek yazılar var, yeni kitap hazırlığım var. Ancak bu sıklıkta oluyor o yüzden. Ama bloğuma yazı yazmayı çok seviyorum. Bu sene daha çok blog yazısı yazmayı planlıyorum.

 

3)Başarılar diliyorum blog hayatınızda. Biraz da blog maceranız hakkında konuşmak isterim. Blogger ile nasıl tanıştınız ve hangi tarihte başladınız?

Blogger ile tanışmam şöyle oldu. İşten ayrıldığımda evde çocuk büyütürken sürekli bir şeyler okurdum. Milliyet blog vardı o dönemde çok popülerdi ve ben oradaki yazıları çok okurdum. Sonra bir gün dedim ki kendi kendime neden benim de bir bloğum olmasın ve yarım saat içinde blogspottan kendi bloğumu oluşturdum. Sene 2010'du. 

Her şey böyle başladı işte.

4)Bu yolculukta kendinize koyduğunuz başlangıç hedefleri neydi ve zamanla bu nasıl değişimlere uğradı?

Ooo olmaz mı çok hedefim çok hayalim vardı. İlk düşüncem diğer blog arkadaşları ile tanışmak ve en çok okunan bloggerlardan biri olmaktı. Çok arkadaşım oldu evet ama en çok okunan blog değilim tabii ki. Ama belli bir okuyucu kitlem var ve bu beni mutlu ediyor.

Sonrasında dergide yazmaya başladım “annebebek” te. Bu benim yazım hayatımda önemli bir değişim oldu.

Ardından da kitap çıkardım. Tüm bunlar yazı yazma arzumda oluşan değişimlerin tezahürüydü aslında.

 

5)Blog yazılarınızı yazarken dikkat ettiğiniz önemli unsurlar var mıdır? Varsa bizimle paylaşır mısınız ?

Yazılarım iki türlü oluyor genelde. İlki samimi, içimden gelen, okuyucuyu hafifleten kısa yazılar yazmak. Hayatın içinden kesitler bunlar.

İkincisi bilgilendirici tarzda olanlar; Mesela fotoğraf makinesi ya da teknikleri hakkında ya da bir kitabın, dizinin tanıtımı, yorumlanması şeklinde.

Ama ne yazarsam yazayım çok uzun olmamasına dikkat ediyorum bir de samimi, içten, sıcak olmasına özen gösteriyorum.


6)Hayatınızda ilham ve ya örnek aldığınız biri var mıdır?

İlham gibi değil belki ama tarzını beğendiğim, etkilendiğim insanlar oluyor. Bu kişiler gençliğimde başkaydı şimdilerde başka belki ama genelde üretken, pozitif düşünen kişileri beğeniyorum.

Mesela Betül Mardin ilerleyen yaşına rağmen her gün çalışan, aktif, kendine özen gösteren ve yaşlandım diye karamsar olmayan birisi. Bu özellikleri nedeniyle takdir ediyorum onu. Ve yaşlandığımda ben de aktif ve sağlıklı olmak istiyorum inşallah.

Bir de 25 ülke gezen Ayşe Teyze var bilenler vardır belki. Bayılıyorum ona. Kendisi kısıtlı imkanlarıyla dil bilmeden tek başına dünyayı gezdi. Kesinlikle örnek alınacak birisi. Aynısını yapmak istiyorum Allah’ın izniyle.

 

7)Biraz da yeni çıkarmış olduğunuz kitap hakkında konuşmak isterim. “Ya Başka Bir Hayat Mümkünse” isimli kitabınızı bize anlatabilir misiniz?

Tabii. Kitap çıkarmak hep çok istediğim bir şeydi. Ama doğru zaman bu zamanmış sanırım. Hayatımın  zor bir döneminde yazmaya başladım ben bu kitabı ve yazarken aynı zamanda iyileştim sanırım.

Yıllardır aldığım notlar, yazdıklarım, aklımdakiler hepsi bir anda birleşti ve kurduğum olay örgüsü ile harmanlandı. İki  senelik hazırlık ve bir sene boyunca yayınevi arayışımın ardından nihayet basıldı.

Başka bir gezegende mutsuz insanların arasında yaşayan Mira isimli genç bir kızın bu karanlıktan çıkışı var aslında özünde. Yazar Pirigori Garanarga ile tanışması ile hayatının değişmesi, gelişmesi ve farklı bir dünyaya açılan bir kapı. Yazarın notları ve önce Mira’nın sonra da etrafındakilerin şifa bulmasını konu ediyorum kitabımda.

Hepimizi anlatıyorum, yalnız olmadığımızı, farklı bakabileceğimizi ve sonunda sürpriz bir finalle de bitiriyorum. Bu sonu herkes kendince yorumluyor ve bu da benim çok hoşuma gidiyor.

Kitabım 92 sayfadan oluşan fantastik ve kişisel gelişim ögeleri içeren kurgusal bir roman. Umarım daha çok insana ulaşır zaman içinde.Şu anda aktif olarak birçok kitapçının internet sitesinde satışta.


 

8)Peki daha önce yazdığınız ve çıkardığınız başka kitaplarınız var mı? Bizlere onlardan bahsederseniz seviniriz.

Var aslında. Masal kitabım “Hayalci Cüce” var. Hayal kurmayı çok seven bir cücenin maceralarını anlatıyor.

2020 Haziran ayında e kitap olarak Publitory isimli bir e- yayıncılık sitesinde yayımlandı, çocuklar için ücretsiz yayınlamıştım kolayca ulaşabilsinler diye.

Sonra site kapandı maalesef. Şimdi masala ulaşılamıyor o nedenle yeniden baskılı bir kitap haline getirmeyi planlıyorum.

 




9)Sizin de bu konudaki fikrinizi merak ediyorum açıkçası. Sizce yazmak yetenek işi midir yani isteyen herkes yazabilir mi?

Aslında kimse bana kızmasın ama ben yazı yazmanın da, resim yapmanın da, heykel yontmanın da bir yetenek işi olduğunu düşünenlerdenim. Zaten yazı yazma isteği içten gelir, yazmadan duramazsın. Bazı insanların kelimeleri, cümleleri daha bir dokunur insana. İşte bu yetenektir.

Ancak geliştirilebilir de. Yani azimle, istekle her gün yazan ve bazı kuralları uygulayan herkes bir şeyler yazar ama işin yetenek kısmı hep özel, parlayan bir şeydir kişiye ait olan.

 

10)Bloggerlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok seviyorum blogger arkadaşlarımı. Kaliteli, dürüst, samimi, üretken insanlar hepsi de. Kendimi çok ait hissettiğim, içinde olmaktan gurur duyduğum bir topluluk.

Hepimizin ortak özelliği yazmadan duramamak, bu şekilde kendimizi ifade etmek ve iletişim kurmak. Yani bana göre Bloggerlar özel insanlar, iyi ki varlar.


11)Bloggerlara söylemek istedikleriniz veya vermek istediğiniz tavsiyeler var mı? Varsa buyurunuz…

Bazen yazılarını takip edip okumaktan keyif aldığım arkadaşlarım birden yazmayı bırakıyorlar. Buradan onlara sesleniyorum : “ Lütfen geri dönün, arada sırada da olsa bizleri yazılarınızdan mahrum bırakmayın!”.

Bir de yeni arkadaşlara sesleneyim buradan; “Pes etmeyin, hep yazın, konu bulamıyorum demeyin, kendinizi, hayatınızı, kuşları, çiçekleri, karıncaları yazın ama ne olur hep yazın! ”

Umarım biz bloggerlar birbirimizle iletişimimizi hiç kesmeyiz. Dilerim ki ilerleyen teknolojiye ve yitip giden zamana yenilip birer birer eksilmeyiz ve gelecekte de var oluruz…

Son olarak Sevgili Gamzeli Kız sana da çok teşekkür ederim bu güzel röportajı benimle yapmak istediğin için. Soruların birbirinden güzeldi ve cevaplarken çok keyif aldım. İyi ki varsın. Sevgilerimle…

*

Röportaj serisinin bu yazısında sevgili Düş Tasarımcısı bloğunun sahibi Sevil ile beraberdik. Umarım yazıyı beğenmişsinizdir, düşüncelerinizi yorumlar kısmında belirtebilirsiniz. Son olarak sizlerden bir ricam var, Düş Tasarımcısı bloğunu ziyaret ederseniz bir de yorum bırakırsanız çok güzel olur. 💛

Sevil Çevirgen'in bloğuna ulaşmak için; Buraya tıklayın



Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Ne aramak istersin?

Hakkımda

Fotoğrafım
Gamzeli Kız
Herkese selamlar! Ben Gamzeli Kız bloğumda farklı kategorilerde önerilerimi sizlerle paylaşıyorum. Umarım burada kendinizden bir şeyler bulabilir ve burayı çok seversiniz. Yorumlar da ziyaretinizi belli etmeyi unutmayın. Sevgilerle :)
Profilimin tamamını görüntüle

INSTAGRAM

Bu gönderiyi Instagram'da gör

gamzeli kız 🌞 (@gamzeli_kiz_blog)'in paylaştığı bir gönderi

Sosyal Medya

Popüler Yayınlar

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • GÜNDEM VAKTİ 19 - 23 NİSAN
  • AĞAÇ EV SOHBETLERİ 121

Okurlar

Bloğumu ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :). Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

  • ▼  2022 (14)
    • ►  Ağustos 2022 (2)
    • ►  Mart 2022 (2)
    • ▼  Şubat 2022 (3)
      • DİZİ YORUMU W-TWO WORLDS
      • SİSLER EVİ | ANNA KATHARİNE GREEN
      • DÜŞ TASARIMCISI İLE RÖPORTAJ
    • ►  Ocak 2022 (7)
  • ►  2021 (107)
    • ►  Aralık 2021 (14)
    • ►  Kasım 2021 (10)
    • ►  Ekim 2021 (3)
    • ►  Eylül 2021 (2)
    • ►  Ağustos 2021 (6)
    • ►  Haziran 2021 (4)
    • ►  Mayıs 2021 (5)
    • ►  Nisan 2021 (16)
    • ►  Mart 2021 (21)
    • ►  Şubat 2021 (19)
    • ►  Ocak 2021 (7)

Görüntüleme

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

-ÖNE ÇIKAN YAYIN-

UYGULAMA ÖNERİLERİ #2

-KATEGORİLER-

  • dizi önerileri 4
  • film önerileri 9
  • gündem vakti 4
  • kitap önerileri 16
  • kore dizi önerileri 3
  • röportaj 9
  • web site önerileri 2
  • yemek tarifleri 7
  • öneriler 6

-POPÜLER YAYINLAR-

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • RAMAZAN'DA DOĞRU BESLENME ÖNERİLERİ
  • RAMAZAN MENÜLERİ 1

Designed by OddThemes | Distributed By Gooyaabi Template