Selamlaaar huhu! burada mısınız bakalım? Biraz aşırı enerjik bir giriş yaptım özellikle yazarken bunu çok fazla hissediyorum. Hayatımda beni mutlu eden şeyler olunca böyle bir anda enerjim fırlayıveriyor. Bugün ayrıca uzun zamandır yazmadığım Röportaj serimizin yeni yazısında çok tatlı bir Blog arkadaşımız ile beraberiz. Bundan dolayı da çok mutluyum tabii.
Sevgili DeepTone ile tatlı bir röportaj yaptık. Ben sordum o da çok güzel yanıtlar verdi. Bu yazıda da biraz onu tanımış olacağız 😃 Buradan tekrar verdiği yanıtlar için ona ve bu yazımı ziyaret eden sizlere teşekkür etmek istiyorum ❤ Ve yavaştan röportaja giriş yapıyoruz, Hadi okumaya devam edin 👀
Soru 1:
Merhabalar Öncelikle bize kendinizi tanıtabilir misiniz lütfen?
Üniversite ve yüksek lisanstan sonra bir süredir çalışıyorum. İngilizce yazılı sözlü çeviri yapıyorum, çeşitli İngilizce dersleri veriyorum. Yalnız yaşıyorum. Sessiz, utangaç, ürkekim. Kitap, müzik, sinema, yabancı dil, dört merakım. Bunlar hep birbirini besliyor. İzmirliyim, eğitim için Ankara, A.B.D.’ye gittim, iş için de İstanbul’a geldim. Su sporları, masa tenisi, satranç, doğada gezmek severim. Yemek yapmayı seviyorum. Oyuncakları, abur cuburu da. Sürekli yeni oyuncaklar alıyorum. Hayalim ise Avrupa’yı bol bol gezmek.
Soru 2:
Blog kullanmaya ne zaman başladınız?
2011 yılı idi. Pucca’nın kitabını okudum. Blogundan söz ediyordu. Onun blogunu okudum. Bloglardan haberim yoktu hiç. Okuyunca açtım blogumu. Pucca’nın blogunu okumadım bir daha ama kitaplarını okudum.
Soru 3:
Blog sayfası açmanızın sebebi neydi?
Çok heyecanla açtım, halen çok heyecanlıyım blogumda, çok seviyorum. Öyküler, sanat yazıları yazmak için açtım. İnsanları mutlu etmek, faydalı olmak için yazıyorum, bu beni mutlu ediyor. Blog açtığım zamanlarda açan Kitap Eylemi, Klio’nun Şarkısı, Kiremithanem gibi birçok arkadaşım da halen yazmaya devam ediyor.
Soru 4
Blogger dünyasını nasıl buluyorsunuz, hakkındaki düşünceleriniz neler? ve ilk tanıştığınız Blogger kimdi?
Blogger dünyasını heyecanlı, keyifli, neşeli, eğlenceli buluyorum. Blogcular iyi eğitimli, özel bir grup. Blog yazmak kolay değil çünkü. Yazmak, okumak, paylaşmak, bunu severek yapmak, düzenli, sürekli yapmak kolay değil. Insta, twit kolay. Blog çevremiz çok tatlı, yazarken, yorum yanıtlarken, blog okurken çok mutlu oluyorum, çok gülüyorum, hüzünlü yazılarda çok duygulanıyorum. Bir aile gibiyiz. Herkes hoşgörülü, ölçülü, zeki, esprili bence. Mutlu olmak için yazıyoruz.
Her yeni gelen blogcu daha iyi oluyor. Eskiden blogcular arasında kıskançlık, rekabet filan oluyordu, tartışanlar vardı. Ama hırslı olanlar başka ortamlara geçti. Bizler daha alçakgönüllüyüz. Blogumu ilk okuyan ZeyOzey adlı bir arkadaşımızdı. Sonra Anji, Mia Wallace, Hazellova, Çokomel gibi arkadaşlarım geldi. Yazmıyorlar şimdi. Zaman içinde blogunu bırakan birçok arkadaşımız ile instagram, twitter’da konuşuyoruz.
Soru 5
Bloggerı bir iş olarak mı yoksa bir hobi olarak mı görüyorsunuz?
İş değil tabi. Hobi, mutluluk, keyif, hatta yani hobi bile diyemem, tutku diyebilirim. Blog yazarken çok heyecanlanıyorum, okurken de genelde çok gülüyorum, o yüzden çoğunlukla neşeli, enerjik oluyor yorumlarım. Herkesi motive de ederim bu yüzden. Blogdan para kazanmayı düşünmedim hiç, düşünmem. Reklam da almam.
Soru 6
Blog sayfanızdan da gördüğümüz üzere 5 tane kitabınız bulunuyor bize kitaplarınız hakkında kısa bilgiler verebilir misiniz?
Blog yazılarım sevilince blog arkadaşlarım kitap istediler. Sonra yayınevleri ile konuşmuşlar. Onlar önayak oldular ve ilk kitabım Sade ve Derin yayınlandı onlar sayesinde. Bu kitapta blog yazılarımdan seçme yapmıştım. Sonra birkaç kitap daha yazdım. Yeni öyküler, denemeler, anı yazıları, şiirler yazdım kitaplarım için. Derin Mavi adlı şiir/öykü kitabım edebiyat dergisine, televizyona çıktı. Kitaplarımı blog arkadaşlarım için çıkarıyorum, halen alıp okuyorlar, blogda, instada paylaşıyorlar.
|
(Sade Ve Derin) DeepTone kitabı |
Soru 7
Peki yazmaya ne zaman başladınız?
Yazmaya blogumda başladım. Bundan önce ise günce tutuyordum, lisede başladım, halen günce tutuyorum, anı defterleri yazıyorum, her şeyin defterini tutuyorum. Sanırım günlük yazmakla alıştım öykü yazmaya. Gündelik yaşamın sıradan kesitlerini yazmayı seviyorum.
Soru 8
Yazmak hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce yazmak bir yetenek işi mi yoksa herkes yazabilir mi?
Yazmak bence özel bir yetenek değil, özel bir şey de değil, diğer her şey gibi bir şey işte, bazıları yazar, bazıları resim yapar filan, ancak doğuştan deha olanlar var tabii, Mozart, Leonardo Da Vinci gibi, onlar ayrı, onlar sayılmaz.
Yazmak yetenek değil, hatta yetenek diye bir şey de yok, yeteneği insanlar bahane olsun diye öne sürüyor, yetenek yok, öğrenme hırsı var, tutkusu var, yazma isteği var, veya başka sanatlarda da öyle, sevmek var, istek var, isteyen yazar, kendisini kaptırması lazım ve sonuç beklememesi lazım.
Soru 9
Blogunuzda Gördüğümüz kadarıyla kitap okumayı da epeyce seviyorsunuz Peki ilk Okuduğunuz kitabı hatırlıyor musunuz? Bize biraz o kitaptan bahsedebilir misiniz?
Kitap okumak en büyük tutkum ve en çok yaptığım şey tabii. Beş yaşında okuma yazma öğrendim, dergi gazete kitaplar okudum, çocuk kitapları tabii, babamların çok kitabı var, ordan okuyordum, ilk okuduğum ve halen en sevdiğim Küçük Deniz Kızı, sonra Pal Sokağı Çocukları oldu. İlkokulda ise Jack London, Agatha Christie, Yaşar Kemal okudum ilk. İlk okuduğum kitaplar, Agatha’dan Beş Küçük Domuz ve On Küçük Zenci oldu. Agatha işte, kolay gibi görünen gizemli cinayetler, katili bulmaya çalışmak, bazen bulmak bazen yanılmak, klasik polisiye, biraz da dehşetli cinayetler.
Soru 10
Hiç imzalı kitabınız var mı ilk imzalı kitabınızın ismi neydi?
Yok. Kitap imzalatmam hiç. Böyle bir merakım yok, imza günlerinde yazarlara uzaktan bakar, seyrederim. Örneğin, Asude’yi çok izledim imzalarken, hep gülümseyip kibarca imzalıyordu, o kadar uzun ki imza kuyruğu, yani ne zor öyle sürekli imza atmak, birçok Wattpad yazarını izledim böyle, kuyrukta kavgalar, camlar bile kırıldı. İmza için kim bekliycek o kadar?
Soru 11
5 kitabınız olduğundan bahsetmiştik Peki yazmaya şu an devam ediyor musunuz ara mı verdiniz? başka Kitaplarınızı da çıkartmayı düşünüyor musunuz, devam eder misiniz
Yazıyorum tabii. Blogda yazmak dışında yine kitaplarım çıkacak inşallah. Birkaç farklı türde yazmayı düşünüyorum. Ama yine anı, öykü, deneme, anlatı, en sevdiğim türler. Devam ettiğim çalışmam var zaten de pandemi girince vazgeçtim yayınlamaktan. Daha sonra inşallah, birkaç kitap yayınlamayı düşünüyorum, normal hayatımıza dönünce.
Soru 12
Bu haberi duyduğumuza sevindik. umarım yeni kitaplarınızı da okuma şansımız olur. Bir diğer soru, Genç yazarlara bir tavsiyeniz var mı?
Valla tavsiyem, yani, çok kitap okumak, çok yazmak, her an her yerde yazmak, telefona not almak, yanında defter kalem taşımak, bıkmadan usanmadan yazmak, kendini adamak, çok istemek, yazıp yazıp atıp yeniden yazmak, aynı paragrafı defalarca farklı şekilde yazmak, bol hayal kurmak, bir de başkalarının ne dediğine bakmamak, yani bizde insanlar insanın hevesini kırabilirler, dinlemeyeceksin.
Soru 13
Çok haklısınız kesinlikle. İlham aldığınız veya örnek aldığınız bir insan var mı?
Hımm, okuduğum yazarlar ilhamım. Rollo May var, Yaratma Cesareti, o kitabı okuyunca, yazayım bari ben de, dedim, Hermann Hesse romanları ise en sarsan oldu, sonra da Tezer Özlü, Sevim Burak, Nazlı Eray, Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar, Pınar Kür, Leyla Erbil, Ayfer Tunç, Sevgi Soysal ve tabii Jane Austen, Bronte’ler. Bu yazarlar ilhamım, tabii onların hayatları da, Buket Uzuner, Aslı Erdoğan, hem yazıları, hem de hayatları ile. Yani yazarların hayatları aslı ilhamım oldu. Bir de bunun tam tersi olan İngiliz, A.B.D’li yazarlar var. Onlar ise yazmayı bir iş olarak görüp disiplinli çalışıyorlar. Planlı çalışıyorlar, bol araştırma filan yani. Bu yaklaşım da çok hoş. Jane Casey gibi yani.
Soru 14
Blog sayfanıza Yazdığınız yazılarda nelere dikkat ediyorsunuz?
Öncelikle kısa olması. Genelde beş altı paragrafı geçmem. 500 kelimeyi geçmem. Alıştırdım kendimi. O anda neler hissediyorsam onu yansıtması lazım yazının. Gündelik yaşamda gözlemlediklerimden öyküler çıkarıyorum . Gündüz ne görüp hissettiysem akşam onu yazarım. Onsekiz aydır evdeyim, alışveriş, Mİgros, BİM, A101’de ne görüyorsam öykülerim bunlardan çıkıyor veya yolda geçtiğim parklardan, alışverişe gidip dönerken. Bir de olumlu, çocuksu, iyimser, heyecanlı, neşeli olduğum için yazılarım da öyle oluyor, hüzünlü bir şey bile yazsam sonunu neşeli veya olumlu bitiriyorum ister istemez.
Soru 15
Blog sayfalarının popülerliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce blog sayfalarının popülerliği azaldı mı?
Azalmadı, sürekli olarak aramıza yeni blogcular geliyor. Yazmayı sevenler hep olacak, paylaşmak isteyenler hep olacak, yüzlerce binlerce blog var, sonu gelmez yani. Ama instagram ve twitter daha popüler tabii, ama onlar bloga benzemiyor, onlar kısa ve kolay, orda popülerlik çabası var, bizler ayrı bir türüz. Yani yazmayı paylaşmayı sevenler oldukça bloglar popüler olur.
Soru 16
Bloggerlara bir tavsiyeniz var mı?
Valla bir tavsiyem yok. Blogdan, blog çevremizden çok memnunum, mutluyum, keyifli, heyecanlıyım. Herkes böyle olsun, birlikte bir aile olarak mutlu olalım. Blogger, blogların teknik olarak, dizayn olarak ise bir şikayetim yok. Teknik kısımlara pek önem vermiyorum.
Gamzeli Kız’a çook teşekkür ederim. O da zaten şirinlerden, cicilerden, İrem Can, Aleyna Can gibi. Blogu da çıtır çıtır, yemelik.
Sorularıma cevap verdiğiniz için ve serinin bu yazısında bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın 😇
Güzel bir yazının daha sonuna geldik yorumlarda buluşalım! Düşüncelerinizi bekliyorum ❤
DeepTone blog linki : https://www.blogger.com/profile/05023763781049278946
INSTAGRAM: gamzeli_kiz_blog
TWİTTER: Gamzelikizblog