Gamzeli Kız

  • ANA SAYFA
  • ÖNERİLER
  • RÖPORTAJ
  • GÜNDEM VAKTİ
  • İNCELEME
  • İLETİŞİM

"Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir."

 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bugün sizlere yakın zamanda okuduğum bir kitaptan bahsetmek için buradayım. Çok sevilen ve tanınan eski yazarlarımızdan Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan isimli romanı hakkında konuşacağım. Yazarın kaleminden okuduğum ilk kitaptı. Diğer romanlarından az çok bir bilgim vardı, bu kitaba denk gelince okumalıyım dedim. Ve bitti 😄 sizlere kitabın içeriğinden ve yazarın hayatından bahsetmek istiyorum. Hadi okumaya devam edin 👀


KİTAP HAKKINDA 

Elimdeki kitap Venedik yayınlarına ait ve A101 den 5,95 gibi bir fiyata almıştım.  Kapak tasarımı abartılı değil ve  göze hitap eden bir şekilde hazırlanmış. Ben sade ve hoş buldum. Kitap 255 sayfa ve puntoları çok küçüktü. İçerisinde ve arka kapakta yazarın hayatı yazıyor. Ayrıca eser 1940 yılında yazıldığı için günümüzden çok farklı kelimeler bulunuyor içinde. Bu kitapta da kelimeler ve cümleler aynı halinde korunmuş ve yanlarına parantez şeklinde günümüzdeki anlamları yazılmış. Aşağıya öğrendiğim birkaç kelimeyi sizlerle paylaşacağım 😊


KİTAP KONUSU 

Hayata bakışları tamamen farklı olan ve farklı dünyaların insanları olan iki kişinin boşanma sürecini anlatıyor. Kitabın ana fikri ise bir kişi ne kadar yalancı dahi olsa herkesi dahi kandırsa eninde sonunda yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Macide isimli genç bir kadın ile Ömer isimli bir gencin aralarında yaşadıkları sorunları, duyguları ve evliliklerini konu alıyor. Zamanla yaşananlar sonrası yollarını ayırmaya karar veren iki insan birbirinden uzak kalmaya karar veriyor. 


KİTAP YORUMU 

Sabahattin Ali'nin kalemini gerçekten de çok başarılı buldum. Hikaye örgüsü ve karakter tanıtımları çok gerçekçiliğe sahipti. Betimlemeleri çok yerindeydi. Ne fazla ne az ama çok da anlaşılırdı.  Hayalimde kolayca canlandırabildim.  Hikaye konu olarak ilgimi çekmedi. Bu kesinlikle benle alakalı olabilir çünkü daha çok macera, aksiyon tarzında ve beni sürükleyecek kitaplar okumayı seviyorum. Bu kitap durgun bir kitaptı fakat içinde yazarın vermek istediği birçok  mesaj ve düşünceleri yer alıyordu. Altını çizdiğim çok fazla kısım oldu. Ama beni her şeyden çok etkileyen konunun sayfalara çok geniş bir şekilde yayılmasıydı. Hep kalın kitaplara ilgi duymuşumdur küçüklüğümden beri hatta okuma alışkanlığım yokken bile. Acaba bu kadar sayfada ne var? diye düşünürüm. Yazar bu kadar ne anlatmış derim ve çok merak ederim. Çok da imrenirim aslında. hikaye yazdığım bir süreç olmuştu fakat bunu aslında başaramayacağımı düşünmüştüm. Bu nedenle de yazarlara çok fazla saygı duyuyorum. 

Kitabın sayfalarını çevirdikçe daha fazla bağlandım aslında kitaba. bir süre sonra meraklı bekleyişlerim oldu. Beni şaşırtan ve hayal kırıklığına uğratan yerler de vardı. bunlar genellikle karakterlerle ilgiliydi. Kitap okudukça şunu fark ediyorum kitabın yarısında falan konuyu anlamış ve okumaya istekli hale geliyorum. Geç ısınıyorum sanırım. bir de ilk sayfalarda aklım okurken başka yerlere de gidebiliyor. 😂 biraz da kısa kısa karakterler hakkında konuşmak istiyorum;

Ömer hakkında ilk başlarda asla ona ısınamadım. Hareketleri ve yaptıkları hiç hoşuma gitmedi. Macide hayatına girdikten sonraki tavırlarını da pek hoş bulmadım. düzeliyor hemen de bozuluyordu. Şey meselesi gibi hata yapmak kötü değil ama özür dileyip tekrar tekrar yapmak büyük bir sorun. Kitabın son sayfalarında ise aklını başına aldığına emindim. Sadece biraz zamana ihtiyacı vardı ve bu yüzden de verdiği kararı destekledim. bu arada en son sahne de gözlerimin dolduğundan da bahsetmedim. ben Macide ve Ömer' e çok bağlanmışım.🙈

Macide'nin iç çatışmalarını okurken çok dikkatle okudum. Kendi içindeki hesaplaşmaları  ona birçok konuda doğru yolu gösterdi diye düşünüyorum. Ve hep düşünceli olmasını çok sevdim. Tek bir yerine oturtamadığım kısım vardı o da Ömer'e çok çabuk güvenmesiydi. Her şey çok ani oldu. Macide çok hoş bir kadın karakterdi bence Ömer'e karşı hep anlayışlı yaklaştı. Ona doğruyu göstermeye çalıştı. ama Macide onun için bir rehber olamazdı, bunun için eş olmaya karar vermemişlerdi. Zira o da çok zarar görüyordu bu durumdan. 


 10\6 yazarın vermek istediği mesajlar ve güzel anlatımı ve bir de altını çizdiğim alıntılar için.  


Alıntı köşemize buyurunuz!


"İnsan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir. Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran gibi sarılırsın."


"Şimdiye kadar böyle bir mahluk görmemiştim diyorum!"


 "Bundan sonra ömrümün bir dakikasının bile ondan uzakta geçmesi benim için ölüm demektir."


"Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?" 

 

"Hayatta hiçbir şeyi uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. Hatta biraz ileri gideyim, kendi yaşamımız için..."

 

"Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişmenin bir olgunlaşma olduğunu anlamayanlar yobaz kafalı insanlardır"


"Bu sefer hiçbir doğru ve akıllıca tarafını bulamadığım bu hayata beni bağlayan kuvvetin, içimde saklı bir şeytan olması sahiden mümkündü."

"Ben sana rehber değil ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey gelmiyordu elimizden."

"Ömrümün en acı gününü en mesut gününe çevirmiştin."

"İçimizdeki Şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok. İçimizde aciz var. Tembellik var. İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var."

"Belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız ve belki gülüşerek birbirimize elimizi uzatırız." 


Birkaç eski kelime günümüzdeki anlamları ile; 

Teessür: Üzüntü                                   Teşekkül: Oluşum                                         Dimağ: zihin       

Ekseriya: genellikle                              İhtiras: Tutku                                            Muaşaka: Aşk        

İstidat: Yetenek                                     İltimas: Kayırma                                   Tekamül: Olgunlaşma

Menfi: Olumsuz  

 

YAZARIN HAYATI 


Sabahattin Ali 1907- Eğridere \ 1948 Kırklareli 

İstanbul'da başladığı öğrenimini Çanakkale ve Erdemit'te sürdürmüştür. Balıkesir muallim Mektebi'nin okul gazetesinde ilk öykü ve şiir denemelerini yayımladı. 

sürekli tutukluluk tehdidi ve baskılar nedeni ile yurt dışına kaçmaya karar verdi. Kendisine yut dışına kaçarken yardım eden Ali Ertekin tarafından öldürüldü. 

Edebi hayatına şiirle başlamış, daha sonra roman ve hikâyeler yazmıştır. Yazdığı şiirler hece ölçüsüyle ve halk şiiri etkisindedir. ... Tasvirci yönü kuvvetli olan Sabahattin Ali, ilk hikâyelerinde dış gözlemlerin etkisinde kalmış, sonraki yazdıklarında ise toplumsal gerçekçiliğe yönelmiştir.



Eserleri; Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna, Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk, Dağlar ve Rüzgar, Esirler



Bir kitap incelemesinin daha sonuna geldik. Biraz fazla alıntı eklemiş olabilirim. aslında daha fazla vardı da çok yazamadım, sizleri de sıkmak istemedim. Karar da veremedim hangilerini yazacağıma. 😄Kitabı okumuş muydunuz? benimle yorumlarda paylaşırsanız sevinirim. Kendinize iyi bakın ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog




Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Röportaj serimizin yeni yazısına hoş geldiniz. Her yazıda bir blogger2ın bize eşlik ettiği serimin yeni yazısında sevgili Gülten ile beraberiz. Kendisi ile çok hoş, sohbet tadında bir röportaj yaptık. Ben sordum o da güzel cevaplar verdi. Öncelikle kendisine bana bu yazıda eşlik ettiği için, sizlere yazımı ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Gülten'in blog linkini aşağıya bırakmış olacağım uğramayı unutmayın. bir de yorum bırakırsanız çok güzel olur. Hadi hemen röportaja geçelim siz de okumaya devam edin 👀



Öncelikle merhaba Gülten, bizlere kendini tanıtabilir misin? 

Aslen Elazığ'lıyım ancak Malatya'da doğdum büyüdüm. Babam Almanya'ya gelince özel sebeplerden Lise'yi 2ci sınıfta terk ettim:( Başarılı bir öğrenci olduğum için bu içimde bir ukde olarak kaldı. Daha sonra ben de Almanya'ya geldim. Şuan Almanya'nın en büyük kozmetik firmasında çalışıyorum. Yorucu ama çok güzel bir işim var:)


Seni tanıdığımıza çok sevindik. Şimdi sorularıma giriş yapıyorum.



SORU 1: Blog açmaya nasıl karar verdin? Bize biraz bu macerandan bahseder misin?

Blog açmaya bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine karar verdim. Yazmayı hep severdim. Yapı olarak sessiz ve sakin bir insanim. Ilkokuldan bu yana sözlülerde heyecandan tir tir titrerdim. Fakat sınav oldu mu, içimden bir canavar çıkıyordu adeta;) Hatta ortaokulda edebiyat sınavı sonrası hoca kağıtları verirken "Gülten kim" demiş, ben ayağa kalkınca "kızım

Bu kâğıt senin mi, sen dersde yoksun " demişti. Yazmayı hep sevdim, yazarken kendimi çok özgür hissediyorum, istediğimi yazıyorum, kimse lafımı kesmiyor;)
Dediğim gibi bir arkadaşım " abla istersen blogda yazabilirsin" deyince, ben de blog açtım.



SORU 2: Blog açma sebebin neydi? Açmaya karar verdiğinde ne düşünüyordun?

Aslında sebep yazdıklarımın hatıra olarak kalmasıydı, ilerde benden sonraki yeğenlerim okusun diye açtım bloğu.


SORU 3: Hangi tarihte bloğunu açtın? Ve ilk hangi yazını yayınladığını hatırlıyor musun? 

Tam olarak hangi tarihte açtığımı hatırlamıyorum 2018 olabilir. Daha önce telefonumda notlar alıyordum. Oradan da bloğa ekledim. Sanırım Zamana dair kısa şiir tadında bir yazıydı, onu da eklerim istersen;)



SORU 4: İlk tanıştığın blogger kimdi? Kimseden fikir aldın mı?

Bazı bloglara yorum yaptım ama hiç ziyaretçim yoktu. Bir gün Cem Kazan, yaşamdan yazılar bloğunun bir yazısına yorum yaptım, daha sonra hiç ziyaretçim olmadığını, blogumu nasıl okunabilir hale getirebilirim diye e-mail attım O'na. Cem Bey de Sade ve Derin bloğuna yorum yaparsam yardımcı olurlar dediğinde şaşırdım biraz:) Böylece önce Cem Bey sonra da Deepsi ile tanıştım.



SORU 5: Blogger hakkında genel bir düşüncen var mı? Bizimle paylaşabilir misin?


Blogeri çok seviyorum. Imkânları ve temalar kısıtlı ama kullanması rahat ve ücretsiz. Aslında ben 5 yıl önce bir yemek tarifleri sitesinde yazıyordum. Site çok ayrıntılı fakat bloğun tadı bambaşka bence.



SORU 6: Peki genel olarak hayatında veya yazılarında ilham aldığın bir var mı? Varsa kim?


Ben de her yazar gibi ilhamı her yerden alıyorum, bazen küçük bir çocuğun söylediği tek bir kelimeden, bazen bir resimden, bazen bir arkadaşımın bana yaptığı bir iltifattan, bazen bir rüyamdan, bir filmden , bir şarkıdan bir kuş sesinden ;) ayrıca şiirlerimin içinde yeğenlerimin kullandığı çok kelimeler var;)



SORU 7: İsmine nasıl karar verdin? 

Ben ikizler burcuyum ve acayip kararsız bir insanım. O yüzden bloguma bir türlü isim bulamadım;) Önce kendi ismimle kullandım. Bir süre ara verip döndüğümde aniden " Gül gibi " olsun diye düşündüm. Bu isimde bir şiirim var. Ayrıca son yazdığım bir öyküm var, ismi yine "Gül gibi ".



SORU 8: Biraz da bloğunda yayınladığın yazılardan bahsetmek istiyorum. Yazdıkların gerçekten de çok hoş . Özellikle şiir konusunda yetenekli olduğunu düşünüyorum. Yazarken nelerden ilham alıyorsun? Yazı hakkında bir hayalin var mı? 

Soru: 8 Öncelikle güzel düşüncelerin için çok teşekkür ederim. Yazmaya şiirle başlamadım ama kısa yazmayı tercih ediyorum ve ilk yazdıklarım da şiir tadında kısa yazılardı. Ilk olarak "kimisi" isimli bir şiir yazmıştım ve ilk ve tek şiirim gibi düşünmüştüm. Sonra ara ara birkaç şiir yazdım. Gül gibi twiterda beğenildi. Blog etkinliklerinde de eski dilde bir şiir denedim ve sevildi. Sonra ne olduğunu anlamadan şiirlerin içinde buldum kendimi ve bir gün " biriciğim " isimli bir şiir yazdım. Çok beğenildi ve youtube da seslendirildi. Ilham olarak da yine annem, çocuklar, hayalimdeki Aşk, hüzünler, ayrılıklar her şey var




SORU 9: Mesela bir şiir kitabına ne dersin?

Soru: 9 Işte bu şuan tek hayâlim aslında;) Çünkü çok fazla mesaj aldım, şiirlerin çok güzel ve mutlaka kitap yapmalısın dediler.  Fakat şiir kitabına yayınevleri çok çekimser davranıyor, basmak istemiyorlar. Insanlar şiiri sosyal medyadan ve youtube dan dinlemeyi tercih ediyor.




SORU 10: Yazılarında nelere dikkat ediyorsun? 

Yazılarımın hemen çoğunluğu çevremdeki insanlardan aldığım ilhamla yazılmış şeyler. Özellikle hikâyelerde daha sonra okuyacak insanları incitecek bir durum olmamasına dikkat ediyorum. O yüzden de hikayelerde biraz kurgu, biraz gerçek hepsi iç içe. " Gurbetçi Ali" serisinin hepsi tamamen gerçek hikâyeler.


SORU 11: Sence blog sayfalarının popülerliği azaldı mı? Senin bu konudaki düşüncelerin ne?

Blog sayfalarının popülerliği azalsa da yazmayı sevenler asla bırakmaz diye düşünüyorum. Ayrıca popüler olan her şeyin bir süre sonra popülerliği azalır. Ben bir süre sonra blogların tekrar popüler olacağını düşünüyorum, ya da öyle olmasını diliyorum;)



SORU 12: Twitter da fazla aktif olduğunu görüyorum diğer uygulamalara nazaran. En sevdiğin sosyal medya uygulaması hangisi? 

Evet twitter Blogtan sonra küçük bir dostumun tavsiyesi üzerine açtım. Aslında sosyal medyayı çok kullanabilen ve seven bir insan değilim. Twiterı insanlarla bire bir kontak olduğu için seviyorum. Bu aralar azaltmaya çalışıyorum;)

Insanlara soru sormak ve cevap vermelerini görmek çok güzel. Diğer hiçbir uygulamayı twitter kadar kullanmıyorum ben.


Soru 13:  Bloggerlara bir tavsiyen ya da söylemek istediğin bir şeyler var mı?

Derinin sayesinde birçok blog tanıdım ve hepsi de birbirinden harika şeyler yazıyorlar. Benim kendimi geliştirmemde hepsinin katkısı var, herkese çok teşekkür ediyorum. Hepsi çok kaliteli ve güzel.


Eveet, sorular ve cevaplar bu kadardı. Umarım hoşunuza gitmiştir. Gülten'in bloğuna buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Yorum da bırakmayı unutmayın 😊 Cevapları için sevgili Gülten'e ve yazıyı okuduğunuz için sizlere teşekkür ederek kaçıyorum ben. Kendinize iyi bakın ❤


Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog












Selamlar Blog dünyası, Gündem Vakti köşemizden yeni gündem haberlerini okumaya hazır mısınız?


 

Ben Gamzeli Kız, bir haftanın sonunda sizlerle genel haftayı incelediğimiz serimizin yeni yazısını yazıyorum. Umarım bu hafta sizin için verimli ve mutlu geçmiştir. Özellikle de sağlıklı 👌 aman ha dikkat edin de korona olmayın! Ben hiç olmadım inşaAlah da olmadan bitiririm, sizler de 😊 Uzun zamandır vakit sıkıntısı çektiğim için yayınlayamıyordum serinin yeni yazılarını. Hafta sonu evde olmadığımdan zor oluyordu, dönünce de yetiştiremiyordum.  Ama artık düzenli olarak devam etmeyi planlıyorum. Ben de açıkçası birçok haberi sizlerle paylaşırken öğreniyorum. Bu hafta belki güzel şeyler de oldu ama iç karartıcı gündemler de var maalesef. Yazmaktan nefret ettiğim bir konu olacak özellikle bir haber. 😔 Hadi okumaya devam edin de bakalım bu hafta Türkiye de neler olmuş!

KORONAVİRÜS

TürkiyeTürkiye
Toplam vakalar
8,37 Mn
8.370.000
+23.637
+23.637
Vefat sayısı
73.127
73.127
+217
+217
Tüm dünyadaTüm dünyada
Toplam vakalar
253 Mn
253.000.000
+585 B
+585.000
Vefat sayısı
5,09 Mn



EKONOMİ 

Euro / TL 11,3933               Gram Altın  593,51                Çeyrek Altın 969,94



ABD 2022 mali yılına 165 milyar dolarlık bütçe açığıyla başladı!

ABD federal hükûmetinin bütçe açığı, 2022 mali yılının ilk ayı olan ekimde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 42 azalarak 165 milyar dolar oldu.

1 Ekim 2021'de başlayan ve 30 Eylül 2022'de sona erecek 2022 mali yılının ilk ayında federal hükûmetin bütçe açığı 165 milyar dolar olarak hesaplandı.

ABD'nin bütçe açığı, 2021 mali yılında ise toplam 2,8 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı ve federal hükûmet yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisiyle ikinci en büyük bütçe açığını vermişti.


Benzine indirim geldi !!

Benzinin litre fiyatına 32 kuruş indirim geldi. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) tarafından yapılan açıklamaya göre indirim bu gece yarısından itibaren pompa fiyatına yansıyacak.

Son indirimin ardından benzinin litre fiyatı Ankara'da ortalama 8.18, İstanbul'da 8.10 liraya gerileyecek.


İşsizlik rakamları açıklandı !!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eylül ayına ilişkin işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre, işsizlik yüzde 11.5 oldu. Genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,9 puan azalarak yüzde 21.5 olarak ölçülürken geniş tanımlı işsizlik ise yüzde 21.9'a geriledi


İşsizlik oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,3 puan azalarak yüzde 11,1 oldu. İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre 147 bin kişi azalarak 3 milyon 754 bin kişi olarak gerçekleşti.
İstihdam oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 3,2 puan artarak yüzde 47,2 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 2 milyon 499 bin kişi artarak 30 milyon 144 bin kişi oldu.

Eylül ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre 2,0 puan azalarak yüzde 30,5 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,9 puan azalarak yüzde 18,6 oldu.


KPSS 2022 tarihleri için geri sayım başladı! KPSS lisans, önlisans, ortaöğretim sınavları ne zaman?


ÖSYM 2022 sınav takviminin henüz yayınlanmaması nedeniyle KPSS’nin 2022 yılında ne zaman yapılacağı belli değil. Ancak Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin 2022 yılına ait sınav takvimini yayınlamasıyla birlikte hem sınavların tarihleri hem de başvuruların tarihleri netlik kazanacak.

Bu nedenle kurumdan gelecek 2022 sınav takvimi açıklamasının beklenmesi gerekiyor. ÖSYM Sınav Takvimi 2021 yılında Ocak ayında yayınlanmıştı.


YİNE KADIN CİNAYETİ !

İşte bu haberi girerken o kadar kötü oluyorum ki. İlk haber kanalında gördüğümde inanamadım resmen ya. Ve şunu tekrar anlıyoruz ki. Kadınlarımızın hiçbir suçu bile yokken sırf kadın olduğu için sırf güçsüz denildiği için öldürüldüğünü görüyoruz. Artık öyle bir ülkeye dönüştük ki bir cani sırf canı sıkıldığı için bir kadını hem de bir samuray kılıcıyla öldürüyor. Gerçekten inanamadım ya kanım dondu! 

Türkiye, mimar Başak Cengiz’in kaldırımda yürüdüğü sırada Can Göktuğ Boz isimli katilin samuray kılıcıyla vahşice katledilmesine ağlıyor. Can Göktuğ Boz, "tasarlayarak canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" ve "silahlı tehdit" suçlarından tutuklanırken gelişmeleri takip edenler “Neden” sorusuna soruşturma safhasında elde edilen bilgiler ölçüsünde yanıt bulabiliyor. Katilin cinayet anına ilişkin görüntüleri daha önce ortaya çıksa da net bir fotoğrafı bugüne dek görülmemişti. Show Ana Haber ekibi, Can Göktuğ Boz’un fotoğrafına ilk kez ulaştı.


EVDEN ÇIKARKEN ÖLDÜRMEYİ PLANLADIĞINI ANLATTI

Katilin özel bir üniversitenin mühendislik bölümünde okuduğu, ayrıca Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümü'ne de kayıt yaptırdığı biliniyor. Babası bir inşaat firmasında mühendis koordinatör, annesi ise avukat olan katilin Ataşehir'deki evinde yalnız yaşıyor. Poliste verdiği ifadesi ile de kan donduran katil, evden çıkarken birini öldürmeyi planladığını, erkeğin kendisine karşı koyma ihtimaline karşılık bir kadını öldürmeye karar verdiğini anlattı.

KILIÇLA YARIM SAAT SOKAKTA DOLAŞTI

DHA'nın haberine göre de, Mimar Başak Cengiz´i öldüren Can Göktuğ Boz´un dehşet sonrası elinde kılıçla binaya giriş anına ilişkin fotoğraflar ortaya çıktı. Güvenlik kamerası kayıtlarına göre, saldırgan elinde kılıçla yaklaşık yarım saat sokaklarda dolaştı.


YÖK Başkanı Özvar: 15 olan ihtisaslaşma üniversiteleri 21 oldu


Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, ihtisaslaşma üniversitelerinin sayısının yeni 7 üniversitenin katılması ile 21'e yükseldiğini söyledi

Başkanı Özvar, "Üretilen bu bilginin ve yetiştirilen insan kaynağının da öncelikli olarak bulunulan bölgeye katkısı büyük önem taşıyor.

Yükseköğretim Kurulu, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Program ile üniversitelerin bulundukları bölgelerin ihtiyaçları, sahip oldukları potansiyel ve kapasiteyi göz önüne alarak bölgesel kalkınmanın sağlanmasında öncü, yönlendirici ve aktif bir rol oynamaları hedeflenmiştir. Yine bu programla üniversitelerin bölgesel kalkınmayı sağlamak üzere kendi hedeflerini ve stratejilerini bölgeleriyle ilişki kurarak yeniden tanımlamaları, vizyon ve misyonlarını bölgenin ihtiyaçları kapsamında farklılaştırmaları beklenmektedir" dedi.

Özvar, konuşmasına şöyle devam etti: "Halihazırda başkanlığımız tarafından yürütülmekte olan Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı kapsamında 2016 yılında 5, 2018 ve 2019 yıllarında ilave 5'er üniversite olmak üzere toplam 15 üniversite ile sürece devam edilmektedir. Bugün sürece 7 üniversitemizi de dahil ederek 22 üniversitemize bölgesel kalkınma odaklı misyon yüklemiş olacağız. Programa yeni katılan üniversitelerimizi de tebrik ediyorum.”




Bugünlük biraz hızlı hızlı girdim haberleri. Umarım hoşunuza gider. Düşüncelerini yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın. kendinize iyi bakın. Yeni yazıda görüşmek dileğiyle :)


Instagram: gamzeli_kiz_blog
Twitter : Gamzelikizblog 




















 Selamlar herkese bloğuma hoş geldiniz. Bugün blog temamdan çok farklı bir içerik yazıyorum. Yazılarını seve seve okuduğum Kelime Oyunu gibi serilerin bir tanesine de ben bir şey yazmak istedim. Bir baktım 50'nci yazıya kadar gelinmiş MaaşAllah diyorum 😃 Açıkçası çok fazla heyecanlıyım. Belki daha önce bahsetmişimdir yazma konusunda pek becerikli olmadığımdan. Ama tamamen heyecanıma verin. Fantastik, Gerilim türünde kısa bir hikaye paylaşmak istedim sizlerle. Bana daha çok hitap ettiğini düşündüğüm türler. İsterseniz oluşturduğum küçük evrenime bir göz atıverin. Bu arada düşüncelerinizi lütfen şeffaf bir şekilde paylaşın ki kendi eksiklerimi ve yanlışlarımı görebileyim 😊




Bu haftanın kelimelerini sevgili DeepTone belirlemiş kelimelerimiz; Dantel/Ceviz/Balo/Gizem/Kıyı


KAYBOLAN RUH 

Ellerime krem tonlarında, ince ve şık dantelli eldivenlerimi geçirdim. Üzerimde yerlere kadar kat kat uzanan kabarık ve tüllü siyah bir balo elbisesi vardı. Büstiyer kısmındaki beyaz işlemeli detaylarıyla gösteriş abidesi birçok insanın arasında parlayıp öne çıkacağımdan emindim. Dolabımın hemen ön kapağında yer alan aynamın önüne geldiğimde karşımdaki yarı açık camdan havanın git gide karardığını rahatlıkla görebiliyordum. Etrafı dağınık sisler kaplamıştı. Belli ki bulutlar bu gece yeryüzünün tadına varacaktı.

Bakışlarımı sağ tarafa kaydırdığımda sığ bir gölün kıyısında dolaşan geyikleri de görebiliyordum. Ormanın merkezinde, tam da hayvanların susama ihtiyaçlarını karşılamaları için çok iyi bir noktadaydı. Bir yavru ve bir yetişkin geyiğin gölün kıyısında gezinişlerine dalmışken saatin kaç olduğuna bakmak için odanın içine çevirdim bakışlarımı. Yatağımın tam üzerindeki duvar saati henüz 8' e çeyrek olduğunu gösteriyordu. Ben ise aynanın önünde durmuş elbisemi incelemeye doyamıyordum. 

Gece yarısına kadar özenle seçilen müziklerin arasında dansların sergilendiği yaz balosu için davetiyem ahşap masamın üzerinde duruyordu. Herkesin büründüğü maskelerin üzerine yapay olarak hazırlanmış ucuz maskelerle süslendiği sıradan ama esrarengiz bir balo olacaktı. Ama edilen dansların tadı asla klasik değildi. O ana doyulamaz ve o enerjinin içinde insan kendini kaybedebilirdi. Masanın üzerindeki davetiyeme ilerlerken kapının arkasına düşen gizemli bir gölge fark ettim. Ardından evin içerisinde tuhaf uğultular ve tıngırtı sesleri yükselmeye başladı. Ceviz kıracaklarının çıkardığı sesleri andırıyordu. Öylesine sert ve yüksekti sesi. Hemen geri dolabıma yürüdüm.

Kapının yüksek bir gıcırtı sesi ile açılmasının ardından bir dakika kadar bir süre arkamı dönmeden önümdeki dolap kapağına bakakaldım. Kimin geldiğini ve ne amaçla geldiğini bilmiyordum. Zira evin dış kapıları her gece düzenli bir şekilde gece saat bir de tam üç kez kilitlenir. Tüm camlar sıkı sıkı kapatılır, perdeler de örtülürdü. Mahremiyet benim en hassas noktamdı. Hatta kendimden bile sakladığım bir gerçek, yani küçük bir sır bu evin içinde benimle kalmalıydı. Bu evin kapısı asla çalmazdı, hatta önünden geçen insan bile pek nadir olurdu. Bu ev mahallenin lanetli kapısını taşıyordu. Usta bir marangozun elinden çıkmış olan büyük kapı tokmağı da hiç çalmadı bugüne kadar. Bugün bile çalmadı ki!

Eve girebilen iki ayaklı veya dört ayaklı bir canlı olamazdı. Bu ihtimaller dışındaydı. Sıkı kilitler nasıl açılabilirdi ki? Oysa şu an arkamda biri vardı. Bir canlı yahut bir varlık. Aynanın birkaç cm yanında kaldığım için arkamı göremiyordum.  Galiba hissettiğim bu korku tüm damarlarımda dolaşmaya başlamıştı. Yine de cesaretli davranmak zorundaydım. Ben bu zamana kadar bu lanet evin içerisinde sakladığım hiçbir şeyden korkamamışken bundan korkmam kadar anlamsız bir şey olmamalıydı. 

Belki de gelen her kimse, her ne canlı veya cansız bir varlık ise benden o şeyi almak istiyordu. Yıllardır beklediğim, sonunu asla tahmin etmediğim ve vicdanımı tüketen o şeyi. Lanet olası taşı!

Evin her bir yanından gelen tuhaf uğultular bir anda sustu. Hiç kimsenin sesi çıkmıyordu. Öyle ki aldığım nefesin sesini duyabiliyordum. Fakat başka bir nefes sesi yoktu. Ses yok, nefes yok, görüntü yok. Kendimi bir anda geçmişi hatırlatan düşünce bulutlarının arasına dalmış bir vaziyette buldum. Ama onların arasından çıkmam da pek uzun sürmedi. Bir an da derinden gelen bir ses ile karşılaştım ve hızla arkamı döndüm.

"Zaman geldi!"

"NE!"

Herhangi bir görüntü yoktu. Bir ruhla konuşuyordum sanırım. Fal taşı gibi açılmış gözlerimle etrafı taradım. Yatağım, masam ve yarım bırakılan kapı dışında hiçbir şey göremiyordum. Neyin zamanıydı? Zamanı geldi de ne demekti? aynı anda bunları sadece üç saniye içinde düşündüm. Ama cevap bulamamıştım. Kaygılarım daha fazla arttı.

"Ne istiyorsun benden!? O lanet olası taşı istiyorsan git, kilerdeki parkenin altında saklı. Git al!" Cevap gelmedi. Bekledim ama bu bekleyiş korku dolu bir bekleyiş haline dönüşmüştü. Odamdaki gerilim daha fazla artıyordu. 

"Ben senin ruhunu istiyorum!" 

Çok yüksek bir çığlık patlattım. Ses tellerim koparcasına titredi. Ayaklarım geriye gittiğinde dolabın kapağına yaslandım. Seslerim daha da fazla artıyordu. Yardım çığlıklarım kesilmiyordu ama sesimi duyan yoktu. Karabasan basmış gibi kurtulamıyordum buradan. Sonra saniyeler içerisinde anlık bir görüntü ile karşılaştım, bana doğru bir adım attıktan sonra tekrar kayboldu. Ben de aynı şekilde. Nefesim kesildi ve kalp atışlarım durdu. Ben artık yaşamıyordum. 

*


Başlayışım ve bitirişim çok farklı oldu en sonunda da düzenledim ve yayınlıyorum. düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim. Kelime Oyununa bir seride de ben eşlik etmek istedim. Eğlenceliydi yazmak. Elimden geldiğince bir şeyler yazdım. Tamam mı devam mı orası meçhul 😂


 Selamlar ben Gamzeli Kız bloğuma hoş geldiniz. Bugün sizlere severek takip ettiğim ve tavsiyelerini önerdiğim 3 youtube kanalından bahsedeceğim. YouTube da sosyal medya alanından ve internet aracılığı ile ulaşabildiğimiz bir uygulama. İnternetin ve teknolojinin zararlarından ne kadar konuşsak da önemli olan bir madde de onları doğru kullanmaktır. Bazen YouTube a girip de videolar arasında kaybolduğum, aradığım konudan başka videolara kaydığım ve zamanımı tükettiğim olabiliyor. Ben aslında en çok bu uygulamayı kullanıyorum genelde. Özellikle  bir de Short özelliği geldi. Onlara girince sürüklenip gidiyorsun. İşte değerli vakitlerimizi bu videolar da harcamak yerine bizi motive edebilecek, bize işimize yarayacak bilgiler ve tavsiyeler sunacak, bize iyi gelecek kanallara ihtiyaç duyuyoruz. 

Benim de ihtiyacını hissettiğim sizlere de tavsiye ettiğim kanalları aşağıda linkleri ile beraber konularını da vererek paylaştım. Umarım işinize yarayan ve beğendiğiniz kanallar bulabilirsiniz. Hadi okumaya devam edin 👀

1) Hikmet Anıl Öztekin

https://www.youtube.com/c/HikmetAn%C4%B1l%C3%96ztekin

Kendi hayatınızda değiştirmek istediğiniz bir şeyler olduğunda, yeni başlangıçlara adım attığınızda size yol gösterecek bir pusula ihtiyaç duyuyorsunuz. Örneğin artık verimli bir hayat geçirmek istediğiniz zaman kendinize bazı sözler vermeniz gerekiyor. Kendinize güzel bir plan hazırlamak daha verimli olmanıza yarar sağlayabilir. Ve bunların devamlılığı da çok önemli. Motive olmanız açısından Hikmet Anıl'ın videoları çok yararlı olacaktır. 

Farkındalık videoları, metodlar, motivasyon videoları, verimlilik gibi konular üzerine videoları var. Verdiği tavsiyeler arasından size uygun olacak olanı bulacağınıza eminim. Ya da başarılı insanların rutinlerini ne yaptıklarını da paylaştığı video içeriklerinden bulabilirsiniz. Kendisi aynı zamanda da bir yazar. Belki duymuşsunuzdur Fesleğen isimli kitabını. En çok duyulan kitabıdır. 





2) Berk Md

https://www.youtube.com/c/BerkMD

Benim çok severek izlediğim bir kanal kesinlikle. Berk MD bir üniversite öğrencisi ve YouTube da motivasyon içerikli videolar çekiyor. Bunun da dışında verdiği çok güzel tavsiyeler var. Özellikle Bilimsel kanıtlarıyla diye bir tabiri var ki üzerine konuştuğu bir konuyu kanıtlayarak anlatıyor. Ayrıca kendisi tıp okuduğu için kanıtlarını açıklayarak ilerliyor. Ve insan psikolojisi, insan vücudu için yararlı olabilecek şeylerden de bahsediyor. Kullandığı kavramlar çok ilgi çekici.

Verimli bir hayata sahip olmak isterken mutlaka bu kanala da uğramanızı tavsiye ederim. Sizi motive edecek, ders çalışmaya teşvik edecek, erken kalkmaya yardım edecek. Çok bilinen videolarından bir tanesi de 1 ayda dil öğrenmek. Bakmanızı tavsiye ederim. Kanal linkini bırakıyorum. 




3) Gelişim Okulu 

https://www.youtube.com/c/Geli%C5%9FimOkulu

Hayatlarında bir başarı elde etmiş insanların Tedx gibi yaptığı konuşmaların çevrisi ve video haline getirilmiş halleri yayınlanıyor. Başarıya ulaşmak için tavsiyeler de bulunuluyor. Özellikle bunları başarılı insanlardan dinlemek farklı bir etkiye sahip oluyor. motivasyon konusunda kesinlikle çok başarılı olduğunu söylemeliyim. 

İnsan gelişiminde de çok faydası olacağını düşünüyorum. Mesela erken kalmak isteyen biri için neden erken kalkmak istediğinin farkına varması çok önemlidir. Bunu cevabını bulmak da sizin yaşam tarzınıza bağlıdır. Peki başarılı insanlar neden ve nasıl kalkar? işte bunun cevapları da videoların içinde.


Umarım yazıyı beğenmişsinizdir. Her kanal için de örnek bir video ve linkini de bıraktım 😃 Düşüncelerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz :) Genellikle beğendiğim ve takip ettiğim kanalları sizlerle paylaştım. Hepsinin ortak yönü hayatımıza motivasyon ve verimlilik katacak videoları olması. Çünkü bazen motivasyona ve bizi ayağa kaldıracak bir şeyler izleme ihtiyacı hissedebiliyoruz. Kendinize iyi bakın, Sağlıcakla kalın :)

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog

 Selamlar herkese:)  yeni bir haftaya başladık ve elbette ki yeni bir aya girdik artık. Umarım hedeflerinizi gerçekleştirir, bu ayı sağlıklı geçirirsiniz 😄 Bugünkü yazımda sizlerle çok kısa bir zamanda izlediğim bir filmi paylaşmak istedim. Daha önce hiçbir yerde duymamıştım, izleyecek bir şeyler ararken buldum. Filmin hem ismi hem de afişi çok ilgimi çekti ve merak ederek izledim. Başlarken ilerleyen sahnelerde ne olacağını az çok tahmin etsem de filmi bitirdim. Şimdi bu filmi sizlerle tanıştırayım. Okumaya devam edin  👀




Film hakkında

Yapım yılı: 2020

Yönetmen:  John Hyams

Senarist:  Mattias Olsson

Tür: Gerilim

Oyuncular: Jules Willcox (Jessica)

Marc Menchaca (The Man)

Anthony Heald (Robert)

Jonathan Rosenthal (Eric)




Film Konusu

Alone, kocasını kaybettikten sonra yeni bir başlangıç için taşındığı yeni şehirde kaçırılan Jessica'nın, tutulduğu insanlıktan uzakta kulübeden kaçma çabasını anlatıyor.

Jessica kocasının ölümünden sonra şehri terk edip kendine yeni bir hayat kurmak ister. Yeni taşındığı şehirde tanımadığı gizemli bir adam ile karşılaşır. Adamdan biraz korktuğu için olabildiğinde uzak durmaya başlar. Ama bir gün o adam tarafından kaçırılır. Boş bir kulübe ve ıssız bir ormanda uyanır. Kilitli kaldığı bu yerden kaçmak için uğraşırken aynı zamanda doğada da hayatta kalmaya çalışır. 




Film yorumu

Film listemin dolu olmasına rağmen bu filmin afişini görüp izlemeye başladım. Afişi ve ismi ilgimi çekti ve sonra da internetten konusuna baktım ve izlemeye devam ettim. Aslında çok tahmin edilebilir bir konusu var. Bir kadın evinden uzaklaşıp başka bir yere taşınıyor. Yolda da bir araba sürekli onu takip ediyor. sonra arabadaki adamın yüzünü falan görüyor. Fakat adam normal bir şekilde yaklaşıyor. Kadın ise ondan şüpheleniyor ve uzak durmaya çalışıyor. Adamın bulunduğu yerlerden hızla kaçıyor. Fakat adam kadını bir yerde yakalayıp ıssız ormana kapatıyor.  


Gerilim doluydu. Mükemmel değildi ama ortalama bir filmdi. Kadının adama görünmeden kaçmaya çalışma macerasını izledik. ayrıca tıkıldığı yerden kaçtıktan sonra doğa da hayatta kalmak çabalarını da gördük. Yalnız sonunu pek beğenmedim. Film iki kişi arasında geçiyor ve pek olaylı değil. Yani bana fazla uzadı gibi geldi. Açıkçası izlerken de biraz sıkıldım. Ne kadar gerilimli olsa da.

10\5 puan verebilirim sanırım. Sonuçta emek var :D


Selamlar herkese ben Gamzeli Kız, bloğuma hoş geldiniz. İyi ki de geldiniz. Sizlerin yazımı okuduğunu bilmem için yorumlarda fikirlerinizi belirtirseniz orada buluşabiliriz. Eğer ilk defa sitemi ziyaret ediyorsanız sizi sağ ayak ile içeri alalım. :D bloğumda farklı türlerde yazılar yayınlıyorum, aslında burayı tam hobi olarak kullanıyorum. Okuduğum kitapları, izlediğim dizi ve filmleri, öğrendiğim tavsiyeleri sizlerle beraber paylaşıyorum :) Umarım burada kendinizden bir şeyler bulabilir ve burayı çok seversiniz. Düşüncelerinizi her daim benle paylaşabilirsiniz, sizleri seviyorum 💛

E o zaman gelelim bugün sizlerle paylaştığım bu yazımıza, bloğumda daha önce Güney Kore dizilerinden yazılar yayınlamıştım. Geçen sene çok fazla bir şekilde izliyordum. bu sene biraz fazla yoğunluktan dizilere daha az zaman ayırabiliyorum. Bu dizi de geçen sene izlediğim diziler arasında. Aslında genelde Kore dizileri 16 bölümden oluşur, yani bizim gibi 2 sezon kadar entrika ile diziyi uzatmıyorlar. Bu yüzden de hemen izlenebiliyor. Ama mesela bu dizi gibi ve 50 bölümü gördüğüm diziler de var. İzlendiği ve sardığı sürece sıkıntı yok. 

Ben de bugün sizlere bu diziden bahsetmek istedim. Bu arada da diziden birkaç görsel de bıraktım aşağıya ;)  Çok fazla sizi de meşgul etmeden aşağı doğru kayarak yazımıza geçelim. Okumaya devam edin 👀

 EXTRAORDİNARY YOU 



DİZİ HAKKINDA

  • Bölüm sayısı: 32
  • Tür: Romantik, Komedi, Fantastik Film
  • Oyuncular:  Kim Hye-yoon; Rowoon; Lee Jae-wook; Lee Na-eun; Jung Gun-joo; Kim Young-dae; Lee Tae-ri
  • Yayın Yılı: 2019 \ Güney Kore






KONUSU



Extraordinary you, bir çizgi roman karakteri olduklarını öğrenen ve kendileri için yazar tarafından belirlenen hikâyeyi değiştirmeye çalışan lise öğrencileri hakkında bir dizidir. Bu karakterler kendi kaderlerinin iplerinin kendi ellerinde olmasını istemektedirler. Bu süreçte de yaşadıkları ve 







DİZİ YORUMUM 

Dizi 32 bölüm sürüyor, normalde sıkılma gibi bir ihtimalim olurdu ama dizinin konusu ve karakterleri beni inanılmaz bir şekilde bağladı. Bir hafta bile sürmemiştir belki bitirmem. Gece gündüz izliyordum çünkü :D Ben genelde Kore dizileri izlemeyi seviyorum çünkü basit konulu olmuyor çoğu. Bu dizi de öyle bir dizi.

Çizgi roman senaryosu içinde olan gençlerin bunu fark etme olayları anlatılıyor. ilk önce bunu Dan Oh yani baş kadın karakterimiz fark ediyor. Kendisinin bir hastalığı var ve yazar onu kontrol ediyor. ama dizide iki durum var biri romanın içinde oldukları an biri de dışında oldukları. İçindeyken kendi istediklerini yapamıyorlar çünkü yazar kurduğu senaryoya göre onları kontrol ediyor. Ama çizgi romandan çıkınca istediklerini yapabiliyorlar. ilk bölümlerde karakter birtakım farklılıklar fark edip olayı çözmeye başlıyor.

Bir de bizim yakışıklı bir başrol erkeğimiz var ama bu çizgi romandaki başrol değil maalesef. Dizi senaristinin belirlediği karakter. Kendisini birkaç bölüm sonrasında keşfediyoruz. İlk bölümlerde yüzü görünmüyor ve son derece gizemli bir şekilde görünüyor. Dan Oh'un hayatını falan kurtarıyor birkaç kez. Yani onun ihtiyacı olduğunda ortaya çıkıyor. Bu karakter de Haru kendisi gerçekten çok yakışıklı ve çok da kibar birisi :D Dizinin klip yorumlarında okumuştum birçok kişi "Haru varken diğer herkesin istekleri artıyor" diye yazmış ama gerçekten de bir bakıma öyle :D Sadece yüz olarak da değil dizideki hoş hareketleri de etkiliyor.
Dizi bazı kısımları dışında çok güzel ilerlerken birden işler karmaşık bir hal alıyor. Haru değişiyor ve bu kısımlar benim çok sinirim bozuyordu. Neyse ki tekrar düzeldi. O zamanlar da ona gerçekten de sinirlensem de sonra tekrar işlerin yoluna girmesine sevinmiştim.

Baek Kyung'u tabii ki de asla sevmedim. Kendisi aslında Çizgi roman yazarının baş karakteri ama dizi senaristimizin değil 😂 Yaptığı hareketler falan zaten sinirimi bozuyorken bir de Dan Oh'a yaptıkları işleri çığırından çıkardı. Maalesef Çizgi romana girdiklerinde kızımız da ona bayılıyormuş gibi bir role girmek zorunda kalıyordu. Sahne dışında da gözlerini devirip ondan uzaklaşıyordu. Yine bir klasik bu çocuk kızımızın değerini çok geç anladı ama hiç de fayda etmedi.

Baş rollerimizin ikisinin de izlediğim ilk dizisiydi. Sonra başka farklı dizilerini de gördüm. Ama bu dizideki uyumları ve karakterleri bambaşkaydı. 




Bir de Fragman bırakayım izlemek isterseniz bakarsınız :)


Çok doğru bir tespit :D


Evet bir dizi önerisinin daha sonuna geldik. İzlediyseniz ya da izlemediyseniz bunu yorumlarda belirtebilirsiniz. Umarım yazıyı beğenmişsinizdir, fikirlerinizi ve düşüncelerinizi yorumlarda bekliyorum. Sağlıcakla kalın kendinize iyi bakın.❤❤


INSTAGRAM: gamzeli_kiz_blog

TWİTTER:  Gamzelikizblog

"Sonsuz uykuda olan ölü değildir!"

Selamlar herkese yeni bir kitap yorumu ile beraberiz. Ben Gamzeli Kız, bloğuma hoş geldiniz sefalar getirdiniz. 😃 Bugün sizlerle çok severek okuduğum bir kitaptan bahsedeceğim. Daha önce başladığım fakat o zamanlar da yarım bıraktığım bir kitaptı. Pek sarmamıştı fakat şimdi tekrar okudum ve birçok şeyi unuttuğumu ve kitabın farkına varamadığımı anladım. Aşırı mükemmeldi. Her bir sayfayı heyecanla çevirdim diyebilirim. 

Elimde olan kitap Doğan Kitap tarafından basılmış. Tasarımını da ben çok beğendim. Şimdi sizlere derince kitabın içeriğinden bahsetmek istiyorum. Okumaya devam edin 👀


Gemi 






Sayfa sayısı: 417

Bölüm sayısı: 40

Yazar: Stefan Mani

Basım Tarih: 2013

Türü: Gerilim

Konusu;

Per se isimli geminin Surinam'a yaptığı bir yolculukta gemiye binen tayfanın planları ve içeri giren yanlış kişiler ile bu yolculuk akıl almaz bir şekilde değişir. Tehlikeli bir mafya olan Şeytan ve eşini öldüren bir katil olan Jonas'ın içine binmesi içeride yanlış anlaşılmalara yol açar. Gemiye binen mürettebatın bir grubu da şirket tarafından yapılan bir plan ile işten atılacağını duyduğu için içeri gizlice silah sokar. Gemi yolculuğunda yaşanan aksilikler ile işler çığırından çıkar. 

Kitap Yorumu ; 

Roman, şimdiki zaman ile yazılmış. Hep -yor ekini görüyoruz genellikle. Başladığım da ilk bölümler de hatta birçok bölümde olayları tam kavrayamadığım anlar oldu. Okudukça her şey yerine oturdu ben de. Sorun bende mi bilemiyorum 😂 ama kurgu gerçekten de düzenli bir şekilde ilerliyor.

Yazarın hayatını okuduğumda gerçekten böyle bir roman yazıyor olması aslında çok farklı gelmedi. Çünkü kendisinin balıkçılık yaptığını okumuştum. Gemideki her bir kavram detaylı ve yerindeydi. Kısaca Gemiyi çok güzel ve açıklayıcı anlatmıştı. Betimlemeler de kesinlikle kıvamındaydı yani çok fazla sıkacak şekilde değildi. 

Ama yazarın kendisi balıkçılıkla uğraştığı için romanın her detayının kaliteli olması gerçekten harikaydı.  Anlamadığım ve bilmediğim kelimeler vardı ve birçoğunu öğrenmiş oldum. Gemi seyahatinin içindeymiş gibi hissederek okumak her sayfayı daha heyecanla çevirmeme neden oldu. Zihnimde anlatılan her yeri hayal etmeye çalıştım ve bazı zamanlar karışsa da zihnimdeki gemi gerçekten de güzeldi. Ayrıca karakterlerin isimleri de çok hoşuma gitti. 

Sevdiğim karakterlerin aksine sevmediğim diyemem ama ısınamadıklarım da oldu. Özellikle bazılarına yaptıklarından dolayı bayağı sinirlendim. Fazla bağlandım sanırım. :D 

 Selamlaaar huhu! burada mısınız bakalım? Biraz aşırı enerjik bir giriş yaptım özellikle yazarken bunu çok fazla hissediyorum. Hayatımda beni mutlu eden şeyler olunca böyle bir anda enerjim fırlayıveriyor. Bugün ayrıca uzun zamandır yazmadığım Röportaj serimizin yeni yazısında çok tatlı bir Blog arkadaşımız ile beraberiz. Bundan dolayı da çok mutluyum tabii.

 Sevgili DeepTone ile tatlı bir röportaj yaptık. Ben sordum o da çok güzel yanıtlar verdi. Bu yazıda da biraz onu tanımış olacağız 😃 Buradan tekrar verdiği yanıtlar için ona ve bu yazımı ziyaret eden sizlere teşekkür etmek istiyorum ❤ Ve yavaştan röportaja giriş yapıyoruz, Hadi okumaya devam edin 👀




Soru 1:

Merhabalar Öncelikle bize kendinizi tanıtabilir misiniz lütfen?

Üniversite ve yüksek lisanstan sonra bir süredir çalışıyorum. İngilizce yazılı sözlü çeviri yapıyorum, çeşitli İngilizce dersleri veriyorum. Yalnız yaşıyorum. Sessiz, utangaç, ürkekim. Kitap, müzik, sinema, yabancı dil, dört merakım. Bunlar hep birbirini besliyor. İzmirliyim, eğitim için Ankara, A.B.D.’ye gittim, iş için de İstanbul’a geldim. Su sporları, masa tenisi, satranç, doğada gezmek severim. Yemek yapmayı seviyorum. Oyuncakları, abur cuburu da. Sürekli yeni oyuncaklar alıyorum. Hayalim ise Avrupa’yı bol bol gezmek.


Soru 2:

Blog kullanmaya ne zaman başladınız?

2011 yılı idi. Pucca’nın kitabını okudum. Blogundan söz ediyordu. Onun blogunu okudum. Bloglardan haberim yoktu hiç. Okuyunca açtım blogumu. Pucca’nın blogunu okumadım bir daha ama kitaplarını okudum.


Soru 3:

Blog sayfası açmanızın sebebi neydi?

Çok heyecanla açtım, halen çok heyecanlıyım blogumda, çok seviyorum. Öyküler, sanat yazıları yazmak için açtım. İnsanları mutlu etmek, faydalı olmak için yazıyorum, bu beni mutlu ediyor. Blog açtığım zamanlarda açan Kitap Eylemi, Klio’nun Şarkısı, Kiremithanem gibi birçok arkadaşım da halen yazmaya devam ediyor.


Soru 4

Blogger dünyasını nasıl buluyorsunuz, hakkındaki düşünceleriniz neler? ve ilk tanıştığınız Blogger kimdi?

Blogger dünyasını heyecanlı, keyifli, neşeli, eğlenceli buluyorum. Blogcular iyi eğitimli, özel bir grup. Blog yazmak kolay değil çünkü. Yazmak, okumak, paylaşmak, bunu severek yapmak, düzenli, sürekli yapmak kolay değil. Insta, twit kolay. Blog çevremiz çok tatlı, yazarken, yorum yanıtlarken, blog okurken çok mutlu oluyorum, çok gülüyorum, hüzünlü yazılarda çok duygulanıyorum. Bir aile gibiyiz. Herkes hoşgörülü, ölçülü, zeki, esprili bence. Mutlu olmak için yazıyoruz.

Her yeni gelen blogcu daha iyi oluyor. Eskiden blogcular arasında kıskançlık, rekabet filan oluyordu, tartışanlar vardı. Ama hırslı olanlar başka ortamlara geçti. Bizler daha alçakgönüllüyüz. Blogumu ilk okuyan ZeyOzey adlı bir arkadaşımızdı. Sonra Anji, Mia Wallace, Hazellova, Çokomel gibi arkadaşlarım geldi. Yazmıyorlar şimdi. Zaman içinde blogunu bırakan birçok arkadaşımız ile instagram, twitter’da konuşuyoruz.


Soru 5

Bloggerı bir iş olarak mı yoksa bir hobi olarak mı görüyorsunuz?

İş değil tabi. Hobi, mutluluk, keyif, hatta yani hobi bile diyemem, tutku diyebilirim. Blog yazarken çok heyecanlanıyorum, okurken de genelde çok gülüyorum, o yüzden çoğunlukla neşeli, enerjik oluyor yorumlarım. Herkesi motive de ederim bu yüzden. Blogdan para kazanmayı düşünmedim hiç, düşünmem. Reklam da almam.


Soru 6

Blog sayfanızdan da gördüğümüz üzere 5 tane kitabınız bulunuyor bize kitaplarınız hakkında kısa bilgiler verebilir misiniz?

Blog yazılarım sevilince blog arkadaşlarım kitap istediler. Sonra yayınevleri ile konuşmuşlar. Onlar önayak oldular ve ilk kitabım Sade ve Derin yayınlandı onlar sayesinde. Bu kitapta blog yazılarımdan seçme yapmıştım. Sonra birkaç kitap daha yazdım. Yeni öyküler, denemeler, anı yazıları, şiirler yazdım kitaplarım için. Derin Mavi adlı şiir/öykü kitabım edebiyat dergisine, televizyona çıktı. Kitaplarımı blog arkadaşlarım için çıkarıyorum, halen alıp okuyorlar, blogda, instada paylaşıyorlar.


(Sade Ve Derin)
DeepTone kitabı


Soru 7

Peki yazmaya ne zaman başladınız?

Yazmaya blogumda başladım. Bundan önce ise günce tutuyordum, lisede başladım, halen günce tutuyorum, anı defterleri yazıyorum, her şeyin defterini tutuyorum. Sanırım günlük yazmakla alıştım öykü yazmaya. Gündelik yaşamın sıradan kesitlerini yazmayı seviyorum.



Soru 8

Yazmak hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce yazmak bir yetenek işi mi yoksa herkes yazabilir mi?

Yazmak bence özel bir yetenek değil, özel bir şey de değil, diğer her şey gibi bir şey işte, bazıları yazar, bazıları resim yapar filan, ancak doğuştan deha olanlar var tabii, Mozart, Leonardo Da Vinci gibi, onlar ayrı, onlar sayılmaz. 

Yazmak yetenek değil, hatta yetenek diye bir şey de yok, yeteneği insanlar bahane olsun diye öne sürüyor, yetenek yok, öğrenme hırsı var, tutkusu var, yazma isteği var, veya başka sanatlarda da öyle, sevmek var, istek var, isteyen yazar, kendisini kaptırması lazım ve sonuç beklememesi lazım.


Soru 9

Blogunuzda Gördüğümüz kadarıyla kitap okumayı da epeyce seviyorsunuz Peki ilk Okuduğunuz kitabı hatırlıyor musunuz? Bize biraz o kitaptan bahsedebilir misiniz?

Kitap okumak en büyük tutkum ve en çok yaptığım şey tabii. Beş yaşında okuma yazma öğrendim, dergi gazete kitaplar okudum, çocuk kitapları tabii, babamların çok kitabı var, ordan okuyordum, ilk okuduğum ve halen en sevdiğim Küçük Deniz Kızı, sonra Pal Sokağı Çocukları oldu. İlkokulda ise Jack London, Agatha Christie, Yaşar Kemal okudum ilk. İlk okuduğum kitaplar, Agatha’dan Beş Küçük Domuz ve On Küçük Zenci oldu. Agatha işte, kolay gibi görünen gizemli cinayetler, katili bulmaya çalışmak, bazen bulmak bazen yanılmak, klasik polisiye, biraz da dehşetli cinayetler.


Soru 10

Hiç imzalı kitabınız var mı ilk imzalı kitabınızın ismi neydi?

Yok. Kitap imzalatmam hiç. Böyle bir merakım yok, imza günlerinde yazarlara uzaktan bakar, seyrederim. Örneğin, Asude’yi çok izledim imzalarken, hep gülümseyip kibarca imzalıyordu, o kadar uzun ki imza kuyruğu, yani ne zor öyle sürekli imza atmak, birçok Wattpad yazarını izledim böyle, kuyrukta kavgalar, camlar bile kırıldı. İmza için kim bekliycek o kadar?


Soru 11

5 kitabınız olduğundan bahsetmiştik Peki yazmaya şu an devam ediyor musunuz ara mı verdiniz? başka Kitaplarınızı da çıkartmayı düşünüyor musunuz, devam eder misiniz

Yazıyorum tabii. Blogda yazmak dışında yine kitaplarım çıkacak inşallah. Birkaç farklı türde yazmayı düşünüyorum. Ama yine anı, öykü, deneme, anlatı, en sevdiğim türler. Devam ettiğim çalışmam var zaten de pandemi girince vazgeçtim yayınlamaktan. Daha sonra inşallah, birkaç kitap yayınlamayı düşünüyorum, normal hayatımıza dönünce.


Soru 12

Bu haberi duyduğumuza sevindik. umarım yeni kitaplarınızı da okuma şansımız olur.  Bir diğer soru, Genç yazarlara bir tavsiyeniz var mı?

Valla tavsiyem, yani, çok kitap okumak, çok yazmak, her an her yerde yazmak, telefona not almak, yanında defter kalem taşımak, bıkmadan usanmadan yazmak, kendini adamak, çok istemek, yazıp yazıp atıp yeniden yazmak, aynı paragrafı defalarca farklı şekilde yazmak, bol hayal kurmak, bir de başkalarının ne dediğine bakmamak, yani bizde insanlar insanın hevesini kırabilirler, dinlemeyeceksin.


Soru 13

Çok haklısınız kesinlikle. İlham aldığınız veya örnek aldığınız bir insan var mı?

Hımm, okuduğum yazarlar ilhamım. Rollo May var, Yaratma Cesareti, o kitabı okuyunca, yazayım bari ben de, dedim, Hermann Hesse romanları ise en sarsan oldu, sonra da Tezer Özlü, Sevim Burak, Nazlı Eray, Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar, Pınar Kür, Leyla Erbil, Ayfer Tunç, Sevgi Soysal ve tabii Jane Austen, Bronte’ler. Bu yazarlar ilhamım, tabii onların hayatları da, Buket Uzuner, Aslı Erdoğan, hem yazıları, hem de hayatları ile. Yani yazarların hayatları aslı ilhamım oldu. Bir de bunun tam tersi olan İngiliz, A.B.D’li yazarlar var. Onlar ise yazmayı bir iş olarak görüp disiplinli çalışıyorlar. Planlı çalışıyorlar, bol araştırma filan yani. Bu yaklaşım da çok hoş. Jane Casey gibi yani.


Soru 14

Blog sayfanıza Yazdığınız yazılarda nelere dikkat ediyorsunuz?

Öncelikle kısa olması. Genelde beş altı paragrafı geçmem. 500 kelimeyi geçmem. Alıştırdım kendimi. O anda neler hissediyorsam onu yansıtması lazım yazının. Gündelik yaşamda gözlemlediklerimden öyküler çıkarıyorum . Gündüz ne görüp hissettiysem akşam onu yazarım. Onsekiz aydır evdeyim, alışveriş, Mİgros, BİM, A101’de ne görüyorsam öykülerim bunlardan çıkıyor veya yolda geçtiğim parklardan, alışverişe gidip dönerken. Bir de olumlu, çocuksu, iyimser, heyecanlı, neşeli olduğum için yazılarım da öyle oluyor, hüzünlü bir şey bile yazsam sonunu neşeli veya olumlu bitiriyorum ister istemez.


Soru 15

Blog sayfalarının popülerliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce blog sayfalarının popülerliği azaldı mı?

Azalmadı, sürekli olarak aramıza yeni blogcular geliyor. Yazmayı sevenler hep olacak, paylaşmak isteyenler hep olacak, yüzlerce binlerce blog var, sonu gelmez yani. Ama instagram ve twitter daha popüler tabii, ama onlar bloga benzemiyor, onlar kısa ve kolay, orda popülerlik çabası var, bizler ayrı bir türüz. Yani yazmayı paylaşmayı sevenler oldukça bloglar popüler olur.


Soru 16

Bloggerlara bir tavsiyeniz var mı?

Valla bir tavsiyem yok. Blogdan, blog çevremizden çok memnunum, mutluyum, keyifli, heyecanlıyım. Herkes böyle olsun, birlikte bir aile olarak mutlu olalım. Blogger, blogların teknik olarak, dizayn olarak ise bir şikayetim yok. Teknik kısımlara pek önem vermiyorum.

Gamzeli Kız’a çook teşekkür ederim. O da zaten şirinlerden, cicilerden, İrem Can, Aleyna Can gibi. Blogu da çıtır çıtır, yemelik.

Sorularıma cevap verdiğiniz için ve serinin bu yazısında bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın 😇


Güzel bir yazının daha sonuna geldik yorumlarda buluşalım! Düşüncelerinizi bekliyorum ❤

DeepTone blog linki : https://www.blogger.com/profile/05023763781049278946


INSTAGRAM: gamzeli_kiz_blog

TWİTTER: Gamzelikizblog






Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Ne aramak istersin?

Hakkımda

Fotoğrafım
Gamzeli Kız
Herkese selamlar! Ben Gamzeli Kız bloğumda farklı kategorilerde önerilerimi sizlerle paylaşıyorum. Umarım burada kendinizden bir şeyler bulabilir ve burayı çok seversiniz. Yorumlar da ziyaretinizi belli etmeyi unutmayın. Sevgilerle :)
Profilimin tamamını görüntüle

INSTAGRAM

Bu gönderiyi Instagram'da gör

gamzeli kız 🌞 (@gamzeli_kiz_blog)'in paylaştığı bir gönderi

Sosyal Medya

Popüler Yayınlar

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • GÜNDEM VAKTİ 19 - 23 NİSAN
  • AĞAÇ EV SOHBETLERİ 121

Okurlar

Bloğumu ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :). Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

  • ▼  2022 (14)
    • ▼  Ağustos 2022 (2)
      • UYGULAMA ÖNERİLERİ #4
      • Yeniden Selam! Tekrar Başlıyoruuzz...
    • ►  Mart 2022 (2)
    • ►  Şubat 2022 (3)
    • ►  Ocak 2022 (7)
  • ►  2021 (107)
    • ►  Aralık 2021 (14)
    • ►  Kasım 2021 (10)
    • ►  Ekim 2021 (3)
    • ►  Eylül 2021 (2)
    • ►  Ağustos 2021 (6)
    • ►  Haziran 2021 (4)
    • ►  Mayıs 2021 (5)
    • ►  Nisan 2021 (16)
    • ►  Mart 2021 (21)
    • ►  Şubat 2021 (19)
    • ►  Ocak 2021 (7)

Görüntüleme

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

-ÖNE ÇIKAN YAYIN-

UYGULAMA ÖNERİLERİ #2

-KATEGORİLER-

  • dizi önerileri 4
  • film önerileri 9
  • gündem vakti 4
  • kitap önerileri 16
  • kore dizi önerileri 3
  • röportaj 9
  • web site önerileri 2
  • yemek tarifleri 7
  • öneriler 6

-POPÜLER YAYINLAR-

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • RAMAZAN'DA DOĞRU BESLENME ÖNERİLERİ
  • RAMAZAN MENÜLERİ 1

Designed by OddThemes | Distributed By Gooyaabi Template