Gamzeli Kız

  • ANA SAYFA
  • ÖNERİLER
  • RÖPORTAJ
  • GÜNDEM VAKTİ
  • İNCELEME
  • İLETİŞİM

Selamlar Blog dünyası, Gündem Vakti köşemizden yeni gündem haberlerini okumaya hazır mısınız?


 

Ben Gamzeli Kız, bir haftanın sonunda sizlerle genel haftayı incelediğimiz serimizin yeni yazısını yazıyorum. Umarım bu hafta sizin için verimli ve mutlu geçmiştir. Özellikle de sağlıklı 👌 aman ha dikkat edin de korona olmayın! Ben hiç olmadım inşaAlah da olmadan bitiririm, sizler de 😊 Uzun zamandır vakit sıkıntısı çektiğim için yayınlayamıyordum serinin yeni yazılarını. Hafta sonu evde olmadığımdan zor oluyordu, dönünce de yetiştiremiyordum.  Ama artık düzenli olarak devam etmeyi planlıyorum. Ben de açıkçası birçok haberi sizlerle paylaşırken öğreniyorum. Bu hafta belki güzel şeyler de oldu ama iç karartıcı gündemler de var maalesef. Yazmaktan nefret ettiğim bir konu olacak özellikle bir haber. 😔 Hadi okumaya devam edin de bakalım bu hafta Türkiye de neler olmuş!

KORONAVİRÜS

TürkiyeTürkiye
Toplam vakalar
8,37 Mn
8.370.000
+23.637
+23.637
Vefat sayısı
73.127
73.127
+217
+217
Tüm dünyadaTüm dünyada
Toplam vakalar
253 Mn
253.000.000
+585 B
+585.000
Vefat sayısı
5,09 Mn



EKONOMİ 

Euro / TL 11,3933               Gram Altın  593,51                Çeyrek Altın 969,94



ABD 2022 mali yılına 165 milyar dolarlık bütçe açığıyla başladı!

ABD federal hükûmetinin bütçe açığı, 2022 mali yılının ilk ayı olan ekimde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 42 azalarak 165 milyar dolar oldu.

1 Ekim 2021'de başlayan ve 30 Eylül 2022'de sona erecek 2022 mali yılının ilk ayında federal hükûmetin bütçe açığı 165 milyar dolar olarak hesaplandı.

ABD'nin bütçe açığı, 2021 mali yılında ise toplam 2,8 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı ve federal hükûmet yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisiyle ikinci en büyük bütçe açığını vermişti.


Benzine indirim geldi !!

Benzinin litre fiyatına 32 kuruş indirim geldi. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) tarafından yapılan açıklamaya göre indirim bu gece yarısından itibaren pompa fiyatına yansıyacak.

Son indirimin ardından benzinin litre fiyatı Ankara'da ortalama 8.18, İstanbul'da 8.10 liraya gerileyecek.


İşsizlik rakamları açıklandı !!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eylül ayına ilişkin işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre, işsizlik yüzde 11.5 oldu. Genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,9 puan azalarak yüzde 21.5 olarak ölçülürken geniş tanımlı işsizlik ise yüzde 21.9'a geriledi


İşsizlik oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,3 puan azalarak yüzde 11,1 oldu. İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre 147 bin kişi azalarak 3 milyon 754 bin kişi olarak gerçekleşti.
İstihdam oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 3,2 puan artarak yüzde 47,2 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 2 milyon 499 bin kişi artarak 30 milyon 144 bin kişi oldu.

Eylül ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre 2,0 puan azalarak yüzde 30,5 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,9 puan azalarak yüzde 18,6 oldu.


KPSS 2022 tarihleri için geri sayım başladı! KPSS lisans, önlisans, ortaöğretim sınavları ne zaman?


ÖSYM 2022 sınav takviminin henüz yayınlanmaması nedeniyle KPSS’nin 2022 yılında ne zaman yapılacağı belli değil. Ancak Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin 2022 yılına ait sınav takvimini yayınlamasıyla birlikte hem sınavların tarihleri hem de başvuruların tarihleri netlik kazanacak.

Bu nedenle kurumdan gelecek 2022 sınav takvimi açıklamasının beklenmesi gerekiyor. ÖSYM Sınav Takvimi 2021 yılında Ocak ayında yayınlanmıştı.


YİNE KADIN CİNAYETİ !

İşte bu haberi girerken o kadar kötü oluyorum ki. İlk haber kanalında gördüğümde inanamadım resmen ya. Ve şunu tekrar anlıyoruz ki. Kadınlarımızın hiçbir suçu bile yokken sırf kadın olduğu için sırf güçsüz denildiği için öldürüldüğünü görüyoruz. Artık öyle bir ülkeye dönüştük ki bir cani sırf canı sıkıldığı için bir kadını hem de bir samuray kılıcıyla öldürüyor. Gerçekten inanamadım ya kanım dondu! 

Türkiye, mimar Başak Cengiz’in kaldırımda yürüdüğü sırada Can Göktuğ Boz isimli katilin samuray kılıcıyla vahşice katledilmesine ağlıyor. Can Göktuğ Boz, "tasarlayarak canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" ve "silahlı tehdit" suçlarından tutuklanırken gelişmeleri takip edenler “Neden” sorusuna soruşturma safhasında elde edilen bilgiler ölçüsünde yanıt bulabiliyor. Katilin cinayet anına ilişkin görüntüleri daha önce ortaya çıksa da net bir fotoğrafı bugüne dek görülmemişti. Show Ana Haber ekibi, Can Göktuğ Boz’un fotoğrafına ilk kez ulaştı.


EVDEN ÇIKARKEN ÖLDÜRMEYİ PLANLADIĞINI ANLATTI

Katilin özel bir üniversitenin mühendislik bölümünde okuduğu, ayrıca Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümü'ne de kayıt yaptırdığı biliniyor. Babası bir inşaat firmasında mühendis koordinatör, annesi ise avukat olan katilin Ataşehir'deki evinde yalnız yaşıyor. Poliste verdiği ifadesi ile de kan donduran katil, evden çıkarken birini öldürmeyi planladığını, erkeğin kendisine karşı koyma ihtimaline karşılık bir kadını öldürmeye karar verdiğini anlattı.

KILIÇLA YARIM SAAT SOKAKTA DOLAŞTI

DHA'nın haberine göre de, Mimar Başak Cengiz´i öldüren Can Göktuğ Boz´un dehşet sonrası elinde kılıçla binaya giriş anına ilişkin fotoğraflar ortaya çıktı. Güvenlik kamerası kayıtlarına göre, saldırgan elinde kılıçla yaklaşık yarım saat sokaklarda dolaştı.


YÖK Başkanı Özvar: 15 olan ihtisaslaşma üniversiteleri 21 oldu


Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, ihtisaslaşma üniversitelerinin sayısının yeni 7 üniversitenin katılması ile 21'e yükseldiğini söyledi

Başkanı Özvar, "Üretilen bu bilginin ve yetiştirilen insan kaynağının da öncelikli olarak bulunulan bölgeye katkısı büyük önem taşıyor.

Yükseköğretim Kurulu, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Program ile üniversitelerin bulundukları bölgelerin ihtiyaçları, sahip oldukları potansiyel ve kapasiteyi göz önüne alarak bölgesel kalkınmanın sağlanmasında öncü, yönlendirici ve aktif bir rol oynamaları hedeflenmiştir. Yine bu programla üniversitelerin bölgesel kalkınmayı sağlamak üzere kendi hedeflerini ve stratejilerini bölgeleriyle ilişki kurarak yeniden tanımlamaları, vizyon ve misyonlarını bölgenin ihtiyaçları kapsamında farklılaştırmaları beklenmektedir" dedi.

Özvar, konuşmasına şöyle devam etti: "Halihazırda başkanlığımız tarafından yürütülmekte olan Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı kapsamında 2016 yılında 5, 2018 ve 2019 yıllarında ilave 5'er üniversite olmak üzere toplam 15 üniversite ile sürece devam edilmektedir. Bugün sürece 7 üniversitemizi de dahil ederek 22 üniversitemize bölgesel kalkınma odaklı misyon yüklemiş olacağız. Programa yeni katılan üniversitelerimizi de tebrik ediyorum.”




Bugünlük biraz hızlı hızlı girdim haberleri. Umarım hoşunuza gider. Düşüncelerini yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın. kendinize iyi bakın. Yeni yazıda görüşmek dileğiyle :)


Instagram: gamzeli_kiz_blog
Twitter : Gamzelikizblog 




















 Selamlar herkese bloğuma hoş geldiniz. Bugün blog temamdan çok farklı bir içerik yazıyorum. Yazılarını seve seve okuduğum Kelime Oyunu gibi serilerin bir tanesine de ben bir şey yazmak istedim. Bir baktım 50'nci yazıya kadar gelinmiş MaaşAllah diyorum 😃 Açıkçası çok fazla heyecanlıyım. Belki daha önce bahsetmişimdir yazma konusunda pek becerikli olmadığımdan. Ama tamamen heyecanıma verin. Fantastik, Gerilim türünde kısa bir hikaye paylaşmak istedim sizlerle. Bana daha çok hitap ettiğini düşündüğüm türler. İsterseniz oluşturduğum küçük evrenime bir göz atıverin. Bu arada düşüncelerinizi lütfen şeffaf bir şekilde paylaşın ki kendi eksiklerimi ve yanlışlarımı görebileyim 😊




Bu haftanın kelimelerini sevgili DeepTone belirlemiş kelimelerimiz; Dantel/Ceviz/Balo/Gizem/Kıyı


KAYBOLAN RUH 

Ellerime krem tonlarında, ince ve şık dantelli eldivenlerimi geçirdim. Üzerimde yerlere kadar kat kat uzanan kabarık ve tüllü siyah bir balo elbisesi vardı. Büstiyer kısmındaki beyaz işlemeli detaylarıyla gösteriş abidesi birçok insanın arasında parlayıp öne çıkacağımdan emindim. Dolabımın hemen ön kapağında yer alan aynamın önüne geldiğimde karşımdaki yarı açık camdan havanın git gide karardığını rahatlıkla görebiliyordum. Etrafı dağınık sisler kaplamıştı. Belli ki bulutlar bu gece yeryüzünün tadına varacaktı.

Bakışlarımı sağ tarafa kaydırdığımda sığ bir gölün kıyısında dolaşan geyikleri de görebiliyordum. Ormanın merkezinde, tam da hayvanların susama ihtiyaçlarını karşılamaları için çok iyi bir noktadaydı. Bir yavru ve bir yetişkin geyiğin gölün kıyısında gezinişlerine dalmışken saatin kaç olduğuna bakmak için odanın içine çevirdim bakışlarımı. Yatağımın tam üzerindeki duvar saati henüz 8' e çeyrek olduğunu gösteriyordu. Ben ise aynanın önünde durmuş elbisemi incelemeye doyamıyordum. 

Gece yarısına kadar özenle seçilen müziklerin arasında dansların sergilendiği yaz balosu için davetiyem ahşap masamın üzerinde duruyordu. Herkesin büründüğü maskelerin üzerine yapay olarak hazırlanmış ucuz maskelerle süslendiği sıradan ama esrarengiz bir balo olacaktı. Ama edilen dansların tadı asla klasik değildi. O ana doyulamaz ve o enerjinin içinde insan kendini kaybedebilirdi. Masanın üzerindeki davetiyeme ilerlerken kapının arkasına düşen gizemli bir gölge fark ettim. Ardından evin içerisinde tuhaf uğultular ve tıngırtı sesleri yükselmeye başladı. Ceviz kıracaklarının çıkardığı sesleri andırıyordu. Öylesine sert ve yüksekti sesi. Hemen geri dolabıma yürüdüm.

Kapının yüksek bir gıcırtı sesi ile açılmasının ardından bir dakika kadar bir süre arkamı dönmeden önümdeki dolap kapağına bakakaldım. Kimin geldiğini ve ne amaçla geldiğini bilmiyordum. Zira evin dış kapıları her gece düzenli bir şekilde gece saat bir de tam üç kez kilitlenir. Tüm camlar sıkı sıkı kapatılır, perdeler de örtülürdü. Mahremiyet benim en hassas noktamdı. Hatta kendimden bile sakladığım bir gerçek, yani küçük bir sır bu evin içinde benimle kalmalıydı. Bu evin kapısı asla çalmazdı, hatta önünden geçen insan bile pek nadir olurdu. Bu ev mahallenin lanetli kapısını taşıyordu. Usta bir marangozun elinden çıkmış olan büyük kapı tokmağı da hiç çalmadı bugüne kadar. Bugün bile çalmadı ki!

Eve girebilen iki ayaklı veya dört ayaklı bir canlı olamazdı. Bu ihtimaller dışındaydı. Sıkı kilitler nasıl açılabilirdi ki? Oysa şu an arkamda biri vardı. Bir canlı yahut bir varlık. Aynanın birkaç cm yanında kaldığım için arkamı göremiyordum.  Galiba hissettiğim bu korku tüm damarlarımda dolaşmaya başlamıştı. Yine de cesaretli davranmak zorundaydım. Ben bu zamana kadar bu lanet evin içerisinde sakladığım hiçbir şeyden korkamamışken bundan korkmam kadar anlamsız bir şey olmamalıydı. 

Belki de gelen her kimse, her ne canlı veya cansız bir varlık ise benden o şeyi almak istiyordu. Yıllardır beklediğim, sonunu asla tahmin etmediğim ve vicdanımı tüketen o şeyi. Lanet olası taşı!

Evin her bir yanından gelen tuhaf uğultular bir anda sustu. Hiç kimsenin sesi çıkmıyordu. Öyle ki aldığım nefesin sesini duyabiliyordum. Fakat başka bir nefes sesi yoktu. Ses yok, nefes yok, görüntü yok. Kendimi bir anda geçmişi hatırlatan düşünce bulutlarının arasına dalmış bir vaziyette buldum. Ama onların arasından çıkmam da pek uzun sürmedi. Bir an da derinden gelen bir ses ile karşılaştım ve hızla arkamı döndüm.

"Zaman geldi!"

"NE!"

Herhangi bir görüntü yoktu. Bir ruhla konuşuyordum sanırım. Fal taşı gibi açılmış gözlerimle etrafı taradım. Yatağım, masam ve yarım bırakılan kapı dışında hiçbir şey göremiyordum. Neyin zamanıydı? Zamanı geldi de ne demekti? aynı anda bunları sadece üç saniye içinde düşündüm. Ama cevap bulamamıştım. Kaygılarım daha fazla arttı.

"Ne istiyorsun benden!? O lanet olası taşı istiyorsan git, kilerdeki parkenin altında saklı. Git al!" Cevap gelmedi. Bekledim ama bu bekleyiş korku dolu bir bekleyiş haline dönüşmüştü. Odamdaki gerilim daha fazla artıyordu. 

"Ben senin ruhunu istiyorum!" 

Çok yüksek bir çığlık patlattım. Ses tellerim koparcasına titredi. Ayaklarım geriye gittiğinde dolabın kapağına yaslandım. Seslerim daha da fazla artıyordu. Yardım çığlıklarım kesilmiyordu ama sesimi duyan yoktu. Karabasan basmış gibi kurtulamıyordum buradan. Sonra saniyeler içerisinde anlık bir görüntü ile karşılaştım, bana doğru bir adım attıktan sonra tekrar kayboldu. Ben de aynı şekilde. Nefesim kesildi ve kalp atışlarım durdu. Ben artık yaşamıyordum. 

*


Başlayışım ve bitirişim çok farklı oldu en sonunda da düzenledim ve yayınlıyorum. düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim. Kelime Oyununa bir seride de ben eşlik etmek istedim. Eğlenceliydi yazmak. Elimden geldiğince bir şeyler yazdım. Tamam mı devam mı orası meçhul 😂


 Selamlar ben Gamzeli Kız bloğuma hoş geldiniz. Bugün sizlere severek takip ettiğim ve tavsiyelerini önerdiğim 3 youtube kanalından bahsedeceğim. YouTube da sosyal medya alanından ve internet aracılığı ile ulaşabildiğimiz bir uygulama. İnternetin ve teknolojinin zararlarından ne kadar konuşsak da önemli olan bir madde de onları doğru kullanmaktır. Bazen YouTube a girip de videolar arasında kaybolduğum, aradığım konudan başka videolara kaydığım ve zamanımı tükettiğim olabiliyor. Ben aslında en çok bu uygulamayı kullanıyorum genelde. Özellikle  bir de Short özelliği geldi. Onlara girince sürüklenip gidiyorsun. İşte değerli vakitlerimizi bu videolar da harcamak yerine bizi motive edebilecek, bize işimize yarayacak bilgiler ve tavsiyeler sunacak, bize iyi gelecek kanallara ihtiyaç duyuyoruz. 

Benim de ihtiyacını hissettiğim sizlere de tavsiye ettiğim kanalları aşağıda linkleri ile beraber konularını da vererek paylaştım. Umarım işinize yarayan ve beğendiğiniz kanallar bulabilirsiniz. Hadi okumaya devam edin 👀

1) Hikmet Anıl Öztekin

https://www.youtube.com/c/HikmetAn%C4%B1l%C3%96ztekin

Kendi hayatınızda değiştirmek istediğiniz bir şeyler olduğunda, yeni başlangıçlara adım attığınızda size yol gösterecek bir pusula ihtiyaç duyuyorsunuz. Örneğin artık verimli bir hayat geçirmek istediğiniz zaman kendinize bazı sözler vermeniz gerekiyor. Kendinize güzel bir plan hazırlamak daha verimli olmanıza yarar sağlayabilir. Ve bunların devamlılığı da çok önemli. Motive olmanız açısından Hikmet Anıl'ın videoları çok yararlı olacaktır. 

Farkındalık videoları, metodlar, motivasyon videoları, verimlilik gibi konular üzerine videoları var. Verdiği tavsiyeler arasından size uygun olacak olanı bulacağınıza eminim. Ya da başarılı insanların rutinlerini ne yaptıklarını da paylaştığı video içeriklerinden bulabilirsiniz. Kendisi aynı zamanda da bir yazar. Belki duymuşsunuzdur Fesleğen isimli kitabını. En çok duyulan kitabıdır. 





2) Berk Md

https://www.youtube.com/c/BerkMD

Benim çok severek izlediğim bir kanal kesinlikle. Berk MD bir üniversite öğrencisi ve YouTube da motivasyon içerikli videolar çekiyor. Bunun da dışında verdiği çok güzel tavsiyeler var. Özellikle Bilimsel kanıtlarıyla diye bir tabiri var ki üzerine konuştuğu bir konuyu kanıtlayarak anlatıyor. Ayrıca kendisi tıp okuduğu için kanıtlarını açıklayarak ilerliyor. Ve insan psikolojisi, insan vücudu için yararlı olabilecek şeylerden de bahsediyor. Kullandığı kavramlar çok ilgi çekici.

Verimli bir hayata sahip olmak isterken mutlaka bu kanala da uğramanızı tavsiye ederim. Sizi motive edecek, ders çalışmaya teşvik edecek, erken kalkmaya yardım edecek. Çok bilinen videolarından bir tanesi de 1 ayda dil öğrenmek. Bakmanızı tavsiye ederim. Kanal linkini bırakıyorum. 




3) Gelişim Okulu 

https://www.youtube.com/c/Geli%C5%9FimOkulu

Hayatlarında bir başarı elde etmiş insanların Tedx gibi yaptığı konuşmaların çevrisi ve video haline getirilmiş halleri yayınlanıyor. Başarıya ulaşmak için tavsiyeler de bulunuluyor. Özellikle bunları başarılı insanlardan dinlemek farklı bir etkiye sahip oluyor. motivasyon konusunda kesinlikle çok başarılı olduğunu söylemeliyim. 

İnsan gelişiminde de çok faydası olacağını düşünüyorum. Mesela erken kalmak isteyen biri için neden erken kalkmak istediğinin farkına varması çok önemlidir. Bunu cevabını bulmak da sizin yaşam tarzınıza bağlıdır. Peki başarılı insanlar neden ve nasıl kalkar? işte bunun cevapları da videoların içinde.


Umarım yazıyı beğenmişsinizdir. Her kanal için de örnek bir video ve linkini de bıraktım 😃 Düşüncelerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz :) Genellikle beğendiğim ve takip ettiğim kanalları sizlerle paylaştım. Hepsinin ortak yönü hayatımıza motivasyon ve verimlilik katacak videoları olması. Çünkü bazen motivasyona ve bizi ayağa kaldıracak bir şeyler izleme ihtiyacı hissedebiliyoruz. Kendinize iyi bakın, Sağlıcakla kalın :)

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog

 Selamlar herkese:)  yeni bir haftaya başladık ve elbette ki yeni bir aya girdik artık. Umarım hedeflerinizi gerçekleştirir, bu ayı sağlıklı geçirirsiniz 😄 Bugünkü yazımda sizlerle çok kısa bir zamanda izlediğim bir filmi paylaşmak istedim. Daha önce hiçbir yerde duymamıştım, izleyecek bir şeyler ararken buldum. Filmin hem ismi hem de afişi çok ilgimi çekti ve merak ederek izledim. Başlarken ilerleyen sahnelerde ne olacağını az çok tahmin etsem de filmi bitirdim. Şimdi bu filmi sizlerle tanıştırayım. Okumaya devam edin  👀




Film hakkında

Yapım yılı: 2020

Yönetmen:  John Hyams

Senarist:  Mattias Olsson

Tür: Gerilim

Oyuncular: Jules Willcox (Jessica)

Marc Menchaca (The Man)

Anthony Heald (Robert)

Jonathan Rosenthal (Eric)




Film Konusu

Alone, kocasını kaybettikten sonra yeni bir başlangıç için taşındığı yeni şehirde kaçırılan Jessica'nın, tutulduğu insanlıktan uzakta kulübeden kaçma çabasını anlatıyor.

Jessica kocasının ölümünden sonra şehri terk edip kendine yeni bir hayat kurmak ister. Yeni taşındığı şehirde tanımadığı gizemli bir adam ile karşılaşır. Adamdan biraz korktuğu için olabildiğinde uzak durmaya başlar. Ama bir gün o adam tarafından kaçırılır. Boş bir kulübe ve ıssız bir ormanda uyanır. Kilitli kaldığı bu yerden kaçmak için uğraşırken aynı zamanda doğada da hayatta kalmaya çalışır. 




Film yorumu

Film listemin dolu olmasına rağmen bu filmin afişini görüp izlemeye başladım. Afişi ve ismi ilgimi çekti ve sonra da internetten konusuna baktım ve izlemeye devam ettim. Aslında çok tahmin edilebilir bir konusu var. Bir kadın evinden uzaklaşıp başka bir yere taşınıyor. Yolda da bir araba sürekli onu takip ediyor. sonra arabadaki adamın yüzünü falan görüyor. Fakat adam normal bir şekilde yaklaşıyor. Kadın ise ondan şüpheleniyor ve uzak durmaya çalışıyor. Adamın bulunduğu yerlerden hızla kaçıyor. Fakat adam kadını bir yerde yakalayıp ıssız ormana kapatıyor.  


Gerilim doluydu. Mükemmel değildi ama ortalama bir filmdi. Kadının adama görünmeden kaçmaya çalışma macerasını izledik. ayrıca tıkıldığı yerden kaçtıktan sonra doğa da hayatta kalmak çabalarını da gördük. Yalnız sonunu pek beğenmedim. Film iki kişi arasında geçiyor ve pek olaylı değil. Yani bana fazla uzadı gibi geldi. Açıkçası izlerken de biraz sıkıldım. Ne kadar gerilimli olsa da.

10\5 puan verebilirim sanırım. Sonuçta emek var :D


Selamlar herkese ben Gamzeli Kız, bloğuma hoş geldiniz. İyi ki de geldiniz. Sizlerin yazımı okuduğunu bilmem için yorumlarda fikirlerinizi belirtirseniz orada buluşabiliriz. Eğer ilk defa sitemi ziyaret ediyorsanız sizi sağ ayak ile içeri alalım. :D bloğumda farklı türlerde yazılar yayınlıyorum, aslında burayı tam hobi olarak kullanıyorum. Okuduğum kitapları, izlediğim dizi ve filmleri, öğrendiğim tavsiyeleri sizlerle beraber paylaşıyorum :) Umarım burada kendinizden bir şeyler bulabilir ve burayı çok seversiniz. Düşüncelerinizi her daim benle paylaşabilirsiniz, sizleri seviyorum 💛

E o zaman gelelim bugün sizlerle paylaştığım bu yazımıza, bloğumda daha önce Güney Kore dizilerinden yazılar yayınlamıştım. Geçen sene çok fazla bir şekilde izliyordum. bu sene biraz fazla yoğunluktan dizilere daha az zaman ayırabiliyorum. Bu dizi de geçen sene izlediğim diziler arasında. Aslında genelde Kore dizileri 16 bölümden oluşur, yani bizim gibi 2 sezon kadar entrika ile diziyi uzatmıyorlar. Bu yüzden de hemen izlenebiliyor. Ama mesela bu dizi gibi ve 50 bölümü gördüğüm diziler de var. İzlendiği ve sardığı sürece sıkıntı yok. 

Ben de bugün sizlere bu diziden bahsetmek istedim. Bu arada da diziden birkaç görsel de bıraktım aşağıya ;)  Çok fazla sizi de meşgul etmeden aşağı doğru kayarak yazımıza geçelim. Okumaya devam edin 👀

 EXTRAORDİNARY YOU 



DİZİ HAKKINDA

  • Bölüm sayısı: 32
  • Tür: Romantik, Komedi, Fantastik Film
  • Oyuncular:  Kim Hye-yoon; Rowoon; Lee Jae-wook; Lee Na-eun; Jung Gun-joo; Kim Young-dae; Lee Tae-ri
  • Yayın Yılı: 2019 \ Güney Kore






KONUSU



Extraordinary you, bir çizgi roman karakteri olduklarını öğrenen ve kendileri için yazar tarafından belirlenen hikâyeyi değiştirmeye çalışan lise öğrencileri hakkında bir dizidir. Bu karakterler kendi kaderlerinin iplerinin kendi ellerinde olmasını istemektedirler. Bu süreçte de yaşadıkları ve 







DİZİ YORUMUM 

Dizi 32 bölüm sürüyor, normalde sıkılma gibi bir ihtimalim olurdu ama dizinin konusu ve karakterleri beni inanılmaz bir şekilde bağladı. Bir hafta bile sürmemiştir belki bitirmem. Gece gündüz izliyordum çünkü :D Ben genelde Kore dizileri izlemeyi seviyorum çünkü basit konulu olmuyor çoğu. Bu dizi de öyle bir dizi.

Çizgi roman senaryosu içinde olan gençlerin bunu fark etme olayları anlatılıyor. ilk önce bunu Dan Oh yani baş kadın karakterimiz fark ediyor. Kendisinin bir hastalığı var ve yazar onu kontrol ediyor. ama dizide iki durum var biri romanın içinde oldukları an biri de dışında oldukları. İçindeyken kendi istediklerini yapamıyorlar çünkü yazar kurduğu senaryoya göre onları kontrol ediyor. Ama çizgi romandan çıkınca istediklerini yapabiliyorlar. ilk bölümlerde karakter birtakım farklılıklar fark edip olayı çözmeye başlıyor.

Bir de bizim yakışıklı bir başrol erkeğimiz var ama bu çizgi romandaki başrol değil maalesef. Dizi senaristinin belirlediği karakter. Kendisini birkaç bölüm sonrasında keşfediyoruz. İlk bölümlerde yüzü görünmüyor ve son derece gizemli bir şekilde görünüyor. Dan Oh'un hayatını falan kurtarıyor birkaç kez. Yani onun ihtiyacı olduğunda ortaya çıkıyor. Bu karakter de Haru kendisi gerçekten çok yakışıklı ve çok da kibar birisi :D Dizinin klip yorumlarında okumuştum birçok kişi "Haru varken diğer herkesin istekleri artıyor" diye yazmış ama gerçekten de bir bakıma öyle :D Sadece yüz olarak da değil dizideki hoş hareketleri de etkiliyor.
Dizi bazı kısımları dışında çok güzel ilerlerken birden işler karmaşık bir hal alıyor. Haru değişiyor ve bu kısımlar benim çok sinirim bozuyordu. Neyse ki tekrar düzeldi. O zamanlar da ona gerçekten de sinirlensem de sonra tekrar işlerin yoluna girmesine sevinmiştim.

Baek Kyung'u tabii ki de asla sevmedim. Kendisi aslında Çizgi roman yazarının baş karakteri ama dizi senaristimizin değil 😂 Yaptığı hareketler falan zaten sinirimi bozuyorken bir de Dan Oh'a yaptıkları işleri çığırından çıkardı. Maalesef Çizgi romana girdiklerinde kızımız da ona bayılıyormuş gibi bir role girmek zorunda kalıyordu. Sahne dışında da gözlerini devirip ondan uzaklaşıyordu. Yine bir klasik bu çocuk kızımızın değerini çok geç anladı ama hiç de fayda etmedi.

Baş rollerimizin ikisinin de izlediğim ilk dizisiydi. Sonra başka farklı dizilerini de gördüm. Ama bu dizideki uyumları ve karakterleri bambaşkaydı. 




Bir de Fragman bırakayım izlemek isterseniz bakarsınız :)


Çok doğru bir tespit :D


Evet bir dizi önerisinin daha sonuna geldik. İzlediyseniz ya da izlemediyseniz bunu yorumlarda belirtebilirsiniz. Umarım yazıyı beğenmişsinizdir, fikirlerinizi ve düşüncelerinizi yorumlarda bekliyorum. Sağlıcakla kalın kendinize iyi bakın.❤❤


INSTAGRAM: gamzeli_kiz_blog

TWİTTER:  Gamzelikizblog

"Sonsuz uykuda olan ölü değildir!"

Selamlar herkese yeni bir kitap yorumu ile beraberiz. Ben Gamzeli Kız, bloğuma hoş geldiniz sefalar getirdiniz. 😃 Bugün sizlerle çok severek okuduğum bir kitaptan bahsedeceğim. Daha önce başladığım fakat o zamanlar da yarım bıraktığım bir kitaptı. Pek sarmamıştı fakat şimdi tekrar okudum ve birçok şeyi unuttuğumu ve kitabın farkına varamadığımı anladım. Aşırı mükemmeldi. Her bir sayfayı heyecanla çevirdim diyebilirim. 

Elimde olan kitap Doğan Kitap tarafından basılmış. Tasarımını da ben çok beğendim. Şimdi sizlere derince kitabın içeriğinden bahsetmek istiyorum. Okumaya devam edin 👀


Gemi 






Sayfa sayısı: 417

Bölüm sayısı: 40

Yazar: Stefan Mani

Basım Tarih: 2013

Türü: Gerilim

Konusu;

Per se isimli geminin Surinam'a yaptığı bir yolculukta gemiye binen tayfanın planları ve içeri giren yanlış kişiler ile bu yolculuk akıl almaz bir şekilde değişir. Tehlikeli bir mafya olan Şeytan ve eşini öldüren bir katil olan Jonas'ın içine binmesi içeride yanlış anlaşılmalara yol açar. Gemiye binen mürettebatın bir grubu da şirket tarafından yapılan bir plan ile işten atılacağını duyduğu için içeri gizlice silah sokar. Gemi yolculuğunda yaşanan aksilikler ile işler çığırından çıkar. 

Kitap Yorumu ; 

Roman, şimdiki zaman ile yazılmış. Hep -yor ekini görüyoruz genellikle. Başladığım da ilk bölümler de hatta birçok bölümde olayları tam kavrayamadığım anlar oldu. Okudukça her şey yerine oturdu ben de. Sorun bende mi bilemiyorum 😂 ama kurgu gerçekten de düzenli bir şekilde ilerliyor.

Yazarın hayatını okuduğumda gerçekten böyle bir roman yazıyor olması aslında çok farklı gelmedi. Çünkü kendisinin balıkçılık yaptığını okumuştum. Gemideki her bir kavram detaylı ve yerindeydi. Kısaca Gemiyi çok güzel ve açıklayıcı anlatmıştı. Betimlemeler de kesinlikle kıvamındaydı yani çok fazla sıkacak şekilde değildi. 

Ama yazarın kendisi balıkçılıkla uğraştığı için romanın her detayının kaliteli olması gerçekten harikaydı.  Anlamadığım ve bilmediğim kelimeler vardı ve birçoğunu öğrenmiş oldum. Gemi seyahatinin içindeymiş gibi hissederek okumak her sayfayı daha heyecanla çevirmeme neden oldu. Zihnimde anlatılan her yeri hayal etmeye çalıştım ve bazı zamanlar karışsa da zihnimdeki gemi gerçekten de güzeldi. Ayrıca karakterlerin isimleri de çok hoşuma gitti. 

Sevdiğim karakterlerin aksine sevmediğim diyemem ama ısınamadıklarım da oldu. Özellikle bazılarına yaptıklarından dolayı bayağı sinirlendim. Fazla bağlandım sanırım. :D 

 Selamlaaar huhu! burada mısınız bakalım? Biraz aşırı enerjik bir giriş yaptım özellikle yazarken bunu çok fazla hissediyorum. Hayatımda beni mutlu eden şeyler olunca böyle bir anda enerjim fırlayıveriyor. Bugün ayrıca uzun zamandır yazmadığım Röportaj serimizin yeni yazısında çok tatlı bir Blog arkadaşımız ile beraberiz. Bundan dolayı da çok mutluyum tabii.

 Sevgili DeepTone ile tatlı bir röportaj yaptık. Ben sordum o da çok güzel yanıtlar verdi. Bu yazıda da biraz onu tanımış olacağız 😃 Buradan tekrar verdiği yanıtlar için ona ve bu yazımı ziyaret eden sizlere teşekkür etmek istiyorum ❤ Ve yavaştan röportaja giriş yapıyoruz, Hadi okumaya devam edin 👀




Soru 1:

Merhabalar Öncelikle bize kendinizi tanıtabilir misiniz lütfen?

Üniversite ve yüksek lisanstan sonra bir süredir çalışıyorum. İngilizce yazılı sözlü çeviri yapıyorum, çeşitli İngilizce dersleri veriyorum. Yalnız yaşıyorum. Sessiz, utangaç, ürkekim. Kitap, müzik, sinema, yabancı dil, dört merakım. Bunlar hep birbirini besliyor. İzmirliyim, eğitim için Ankara, A.B.D.’ye gittim, iş için de İstanbul’a geldim. Su sporları, masa tenisi, satranç, doğada gezmek severim. Yemek yapmayı seviyorum. Oyuncakları, abur cuburu da. Sürekli yeni oyuncaklar alıyorum. Hayalim ise Avrupa’yı bol bol gezmek.


Soru 2:

Blog kullanmaya ne zaman başladınız?

2011 yılı idi. Pucca’nın kitabını okudum. Blogundan söz ediyordu. Onun blogunu okudum. Bloglardan haberim yoktu hiç. Okuyunca açtım blogumu. Pucca’nın blogunu okumadım bir daha ama kitaplarını okudum.


Soru 3:

Blog sayfası açmanızın sebebi neydi?

Çok heyecanla açtım, halen çok heyecanlıyım blogumda, çok seviyorum. Öyküler, sanat yazıları yazmak için açtım. İnsanları mutlu etmek, faydalı olmak için yazıyorum, bu beni mutlu ediyor. Blog açtığım zamanlarda açan Kitap Eylemi, Klio’nun Şarkısı, Kiremithanem gibi birçok arkadaşım da halen yazmaya devam ediyor.


Soru 4

Blogger dünyasını nasıl buluyorsunuz, hakkındaki düşünceleriniz neler? ve ilk tanıştığınız Blogger kimdi?

Blogger dünyasını heyecanlı, keyifli, neşeli, eğlenceli buluyorum. Blogcular iyi eğitimli, özel bir grup. Blog yazmak kolay değil çünkü. Yazmak, okumak, paylaşmak, bunu severek yapmak, düzenli, sürekli yapmak kolay değil. Insta, twit kolay. Blog çevremiz çok tatlı, yazarken, yorum yanıtlarken, blog okurken çok mutlu oluyorum, çok gülüyorum, hüzünlü yazılarda çok duygulanıyorum. Bir aile gibiyiz. Herkes hoşgörülü, ölçülü, zeki, esprili bence. Mutlu olmak için yazıyoruz.

Her yeni gelen blogcu daha iyi oluyor. Eskiden blogcular arasında kıskançlık, rekabet filan oluyordu, tartışanlar vardı. Ama hırslı olanlar başka ortamlara geçti. Bizler daha alçakgönüllüyüz. Blogumu ilk okuyan ZeyOzey adlı bir arkadaşımızdı. Sonra Anji, Mia Wallace, Hazellova, Çokomel gibi arkadaşlarım geldi. Yazmıyorlar şimdi. Zaman içinde blogunu bırakan birçok arkadaşımız ile instagram, twitter’da konuşuyoruz.


Soru 5

Bloggerı bir iş olarak mı yoksa bir hobi olarak mı görüyorsunuz?

İş değil tabi. Hobi, mutluluk, keyif, hatta yani hobi bile diyemem, tutku diyebilirim. Blog yazarken çok heyecanlanıyorum, okurken de genelde çok gülüyorum, o yüzden çoğunlukla neşeli, enerjik oluyor yorumlarım. Herkesi motive de ederim bu yüzden. Blogdan para kazanmayı düşünmedim hiç, düşünmem. Reklam da almam.


Soru 6

Blog sayfanızdan da gördüğümüz üzere 5 tane kitabınız bulunuyor bize kitaplarınız hakkında kısa bilgiler verebilir misiniz?

Blog yazılarım sevilince blog arkadaşlarım kitap istediler. Sonra yayınevleri ile konuşmuşlar. Onlar önayak oldular ve ilk kitabım Sade ve Derin yayınlandı onlar sayesinde. Bu kitapta blog yazılarımdan seçme yapmıştım. Sonra birkaç kitap daha yazdım. Yeni öyküler, denemeler, anı yazıları, şiirler yazdım kitaplarım için. Derin Mavi adlı şiir/öykü kitabım edebiyat dergisine, televizyona çıktı. Kitaplarımı blog arkadaşlarım için çıkarıyorum, halen alıp okuyorlar, blogda, instada paylaşıyorlar.


(Sade Ve Derin)
DeepTone kitabı


Soru 7

Peki yazmaya ne zaman başladınız?

Yazmaya blogumda başladım. Bundan önce ise günce tutuyordum, lisede başladım, halen günce tutuyorum, anı defterleri yazıyorum, her şeyin defterini tutuyorum. Sanırım günlük yazmakla alıştım öykü yazmaya. Gündelik yaşamın sıradan kesitlerini yazmayı seviyorum.



Soru 8

Yazmak hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce yazmak bir yetenek işi mi yoksa herkes yazabilir mi?

Yazmak bence özel bir yetenek değil, özel bir şey de değil, diğer her şey gibi bir şey işte, bazıları yazar, bazıları resim yapar filan, ancak doğuştan deha olanlar var tabii, Mozart, Leonardo Da Vinci gibi, onlar ayrı, onlar sayılmaz. 

Yazmak yetenek değil, hatta yetenek diye bir şey de yok, yeteneği insanlar bahane olsun diye öne sürüyor, yetenek yok, öğrenme hırsı var, tutkusu var, yazma isteği var, veya başka sanatlarda da öyle, sevmek var, istek var, isteyen yazar, kendisini kaptırması lazım ve sonuç beklememesi lazım.


Soru 9

Blogunuzda Gördüğümüz kadarıyla kitap okumayı da epeyce seviyorsunuz Peki ilk Okuduğunuz kitabı hatırlıyor musunuz? Bize biraz o kitaptan bahsedebilir misiniz?

Kitap okumak en büyük tutkum ve en çok yaptığım şey tabii. Beş yaşında okuma yazma öğrendim, dergi gazete kitaplar okudum, çocuk kitapları tabii, babamların çok kitabı var, ordan okuyordum, ilk okuduğum ve halen en sevdiğim Küçük Deniz Kızı, sonra Pal Sokağı Çocukları oldu. İlkokulda ise Jack London, Agatha Christie, Yaşar Kemal okudum ilk. İlk okuduğum kitaplar, Agatha’dan Beş Küçük Domuz ve On Küçük Zenci oldu. Agatha işte, kolay gibi görünen gizemli cinayetler, katili bulmaya çalışmak, bazen bulmak bazen yanılmak, klasik polisiye, biraz da dehşetli cinayetler.


Soru 10

Hiç imzalı kitabınız var mı ilk imzalı kitabınızın ismi neydi?

Yok. Kitap imzalatmam hiç. Böyle bir merakım yok, imza günlerinde yazarlara uzaktan bakar, seyrederim. Örneğin, Asude’yi çok izledim imzalarken, hep gülümseyip kibarca imzalıyordu, o kadar uzun ki imza kuyruğu, yani ne zor öyle sürekli imza atmak, birçok Wattpad yazarını izledim böyle, kuyrukta kavgalar, camlar bile kırıldı. İmza için kim bekliycek o kadar?


Soru 11

5 kitabınız olduğundan bahsetmiştik Peki yazmaya şu an devam ediyor musunuz ara mı verdiniz? başka Kitaplarınızı da çıkartmayı düşünüyor musunuz, devam eder misiniz

Yazıyorum tabii. Blogda yazmak dışında yine kitaplarım çıkacak inşallah. Birkaç farklı türde yazmayı düşünüyorum. Ama yine anı, öykü, deneme, anlatı, en sevdiğim türler. Devam ettiğim çalışmam var zaten de pandemi girince vazgeçtim yayınlamaktan. Daha sonra inşallah, birkaç kitap yayınlamayı düşünüyorum, normal hayatımıza dönünce.


Soru 12

Bu haberi duyduğumuza sevindik. umarım yeni kitaplarınızı da okuma şansımız olur.  Bir diğer soru, Genç yazarlara bir tavsiyeniz var mı?

Valla tavsiyem, yani, çok kitap okumak, çok yazmak, her an her yerde yazmak, telefona not almak, yanında defter kalem taşımak, bıkmadan usanmadan yazmak, kendini adamak, çok istemek, yazıp yazıp atıp yeniden yazmak, aynı paragrafı defalarca farklı şekilde yazmak, bol hayal kurmak, bir de başkalarının ne dediğine bakmamak, yani bizde insanlar insanın hevesini kırabilirler, dinlemeyeceksin.


Soru 13

Çok haklısınız kesinlikle. İlham aldığınız veya örnek aldığınız bir insan var mı?

Hımm, okuduğum yazarlar ilhamım. Rollo May var, Yaratma Cesareti, o kitabı okuyunca, yazayım bari ben de, dedim, Hermann Hesse romanları ise en sarsan oldu, sonra da Tezer Özlü, Sevim Burak, Nazlı Eray, Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar, Pınar Kür, Leyla Erbil, Ayfer Tunç, Sevgi Soysal ve tabii Jane Austen, Bronte’ler. Bu yazarlar ilhamım, tabii onların hayatları da, Buket Uzuner, Aslı Erdoğan, hem yazıları, hem de hayatları ile. Yani yazarların hayatları aslı ilhamım oldu. Bir de bunun tam tersi olan İngiliz, A.B.D’li yazarlar var. Onlar ise yazmayı bir iş olarak görüp disiplinli çalışıyorlar. Planlı çalışıyorlar, bol araştırma filan yani. Bu yaklaşım da çok hoş. Jane Casey gibi yani.


Soru 14

Blog sayfanıza Yazdığınız yazılarda nelere dikkat ediyorsunuz?

Öncelikle kısa olması. Genelde beş altı paragrafı geçmem. 500 kelimeyi geçmem. Alıştırdım kendimi. O anda neler hissediyorsam onu yansıtması lazım yazının. Gündelik yaşamda gözlemlediklerimden öyküler çıkarıyorum . Gündüz ne görüp hissettiysem akşam onu yazarım. Onsekiz aydır evdeyim, alışveriş, Mİgros, BİM, A101’de ne görüyorsam öykülerim bunlardan çıkıyor veya yolda geçtiğim parklardan, alışverişe gidip dönerken. Bir de olumlu, çocuksu, iyimser, heyecanlı, neşeli olduğum için yazılarım da öyle oluyor, hüzünlü bir şey bile yazsam sonunu neşeli veya olumlu bitiriyorum ister istemez.


Soru 15

Blog sayfalarının popülerliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce blog sayfalarının popülerliği azaldı mı?

Azalmadı, sürekli olarak aramıza yeni blogcular geliyor. Yazmayı sevenler hep olacak, paylaşmak isteyenler hep olacak, yüzlerce binlerce blog var, sonu gelmez yani. Ama instagram ve twitter daha popüler tabii, ama onlar bloga benzemiyor, onlar kısa ve kolay, orda popülerlik çabası var, bizler ayrı bir türüz. Yani yazmayı paylaşmayı sevenler oldukça bloglar popüler olur.


Soru 16

Bloggerlara bir tavsiyeniz var mı?

Valla bir tavsiyem yok. Blogdan, blog çevremizden çok memnunum, mutluyum, keyifli, heyecanlıyım. Herkes böyle olsun, birlikte bir aile olarak mutlu olalım. Blogger, blogların teknik olarak, dizayn olarak ise bir şikayetim yok. Teknik kısımlara pek önem vermiyorum.

Gamzeli Kız’a çook teşekkür ederim. O da zaten şirinlerden, cicilerden, İrem Can, Aleyna Can gibi. Blogu da çıtır çıtır, yemelik.

Sorularıma cevap verdiğiniz için ve serinin bu yazısında bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın 😇


Güzel bir yazının daha sonuna geldik yorumlarda buluşalım! Düşüncelerinizi bekliyorum ❤

DeepTone blog linki : https://www.blogger.com/profile/05023763781049278946


INSTAGRAM: gamzeli_kiz_blog

TWİTTER: Gamzelikizblog






 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız bloğuma hoş geldiniz. Bugün çok istediğim bir kitabın yorumunu sizlerle paylaşıyorum. Benim çok merak ettiğim bir kitaptı 'Yeşilin Kızı Anne'. Ve serinin her kitabını da mutlaka okumak istiyordum. Altta resmini gördüğünüz bu kitaptan aldım ve merakla okudum. Şimdi de sizlere kitap yorumunu paylaşıyorum. Hadi okumaya devam edin 👀



YEŞİLİN KIZI ANNE

Konusu : Anne, yetim olan ve yetimhanede kalan bir kız çocuğudur. Yalnız, kitabı okuyanlara umut olacak hep hayallerini canlı tutan ve hayal etmeyi seven bir kızdır. Green Gables' da yaşayan Cuthbert kardeşler kendilerine yardım edecek bir erkek çocuğu isterken yetimhanede çıkan bir yanlışlık sonucu Anne ile karşılaşır. Bir süre onlarla yaşadıktan sonra o ailenin arasında kendine bir yer bulur.


ARKA KAPAK :

Anne Shirley, Green Gables adı verilen çiftlik evine gelir gelmez, hayatının sonuna dek burada kalmak istediğini anlamıştı.

Peki Cuthbert kardeşler onun kalmasın izin mi vereceklerdi yoksa onu tekrar yetimhaneye mi göndereceklerdi? 

oldukça zayıf, kızıl saçlı ve hareketli bir kız olan Anne, Cuthbertlerin karşılaşmayı umduğu çocuk olmadığını biliyordu. 

Bu yetim kızın en büyük hayali bir gün Green Gablesli Anne olabilmekti.


Yorumum :

Kitap hakkında şunları söyleyebilirim; öncelikle küçük bir kızın hayal gücü ile bezenen bir hikaye okumak çok zevkli. Hikayeyi yazarın anlatımıyla okuyoruz ama genellikle yaşanılanları bize Anne anlatıyor. Onun Marilla'ya anlatışından dinliyoruz. Sade ve anlaşılır bir dilde yazılmış. 

 Çoğu yerde Anne için çok üzüldüm.  Marilla her ne kadar onu sevmiş de olsa bunu göstermemesi çok üzücüydü. Matthew çok sakin bir karakterdi ve çok düşünceliydi. Çok fazla rolü olmasa da çok bağlanmıştım ve onu çok sevmiştim son sayfalarda yaşanan olay içinde çok üzüldüm. Gözlerim falan doldu. Daha henüz ilk kitabı okudum ama bu sondan sonra diğer kitapları aşırı merak ediyorum ve bir an önce okumak istiyorum. Elime aldığımda dalıp gittiğim bırakmak istemediğim bir kitaptı. Hayallere dalmak çok mutlu ediciydi. Anne'in hayal ettiği her bir yeri ben de kafamda canlandırıp hayal ettim. Kendi koyduğu isimler çok güzeldi.

Gilbert için başında yaptığına kızmış olsam da Anne'in onu affetmesini bekledim. Sonradan pişman oldu ama özür de diledi. Aynı yer de yıllarca hiç konuşmadılar. Ama kitabın sonu çok güzeldi ikisi açısından. Ben çok iyi arkadaşlar olacaklarına inanıyorum. Diana ile arkadaşlıkları da çok tatlıydı. Birbirlerine Canciğer arkadaşım demeleri çok hoşuma giden bir detaydı. Birbirleri ile sohbet etmeleri, dertleşmeleri ve hep beraber olmaları da gerçekten çok hoştu.

Anne'in başarılarını okuduğumda da çok mutlu oluyordum. Karakterlere inanılmaz bir şekilde çok bağlandım :D yaptığı hatalarda  ben de hüsrana uğruyordum. Neyse ki çoğu hatasını düzeltebildi. :) Anne gerçekten ilk geldiği günden sonra çok değişti ve Green Gablese çok alıştı. Kendini herkese sevdirdi. 


ALINTILAR

  • "Bu sabah derin bir umutsuzluk içinde değilim. Sabahları asla derin bir umutsuzluk içinde olamam... Sabahların olması harikulade değil mi? Ama üzgün hissediyorum. ,aslında istediğiniz çocuğun ben olduğumu ve böylece burada sonsuza kadar sizinle kalabileceğimi hayal ediyordum. Hayal ederken her şey çok güzeldi, kendimi gayet iyi hissediyordum. Ama hayal etmenin en kötü yanı da budur, öyle değil mi? Durmanız gereken zamanın gelmesi ve bunun acıtıyor olması."

  • "Bir de büyük kelimeler kullandığım için insanlar bana gülüyor. Fakat büyük fikirlerimiz varsa onları ifade etmek için büyük kelimeler kullanmanız gerekir, öyle değil mi?"

  • "Ben inci kolyemle Green Gableslı Anne olmaktan memnunum."

  • "Canciğer, yani yakın. Çok samimi. Bilirsin işte, kalbinin en derinlerindekileri bile paylaşabileceğin candan bir arkadaş. Ruhumu ona emanet edebileceğim, gerçekten kibar başka bir ruh...

  • "Sevgili yaşlı dünya, öyle güzelsin ki senin içinde yaşadığım için çok mutluyum."

Yazı hakkındaki görüşlerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Sağlıcakla kalın.

İNSTAGRAM: https://www.instagram.com/gamzeli_kiz_blog

TAKİP ETMEYİ UNUTMA!!!/

Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bloğuma hoş geldiniz, iyi ki de geldiniz. 
Genelde sizlere fayda sağlayacak site ve uygulama önerileri versem de bugün biraz farklı olsun istedim. Bu yazımda sizlere eğlenceli siteleri önerdim. Kesinlikle sitelere bakmanızı öneririm. İlginizi çeken siteleri benimle yorumlarda paylaşabilirsiniz. Siteleri incelemek isterseniz okumaya devam edin 👀




  • Thetruesize.com




Ülkelerin büyüklüklerini karşılaştırabileceğiniz bir sitedir.  Arama kısmına yazdığınız bir ülke ile diğer ülkeler arasında büyüklük karşılaştırması yapabilirsiniz.


  • Autodraw.com

Zevk alacağınızı düşündüğüm bir site. Ben kullanırken aşırı eğlendim. Sitenin amacı, yapay zeka ile resim çizmek. siz resmi çizerken yukarıda ne çizdiğinizi tahmin edip objeler beliriyor. Şekiller ve yazı da kullanabiliyorsunuz. Boş zamanlar da vakit geçirip eğlenebileceğiniz bir site.


  • Framesynthesis.com



Oturduğunuz yerde araba sürerek dünyayı gezmek ister miydiniz? İşte bu sitenin de amacı bu, Google harita da araba sürmek.  Klavye tuşları ile seçtiğiniz şehri gezebiliyorsunuz. Ayrıca oyun kolunuz varsa park simülatörünü de kullanabilirsiniz.


  • Flightradar24.com


Dünya üzerindeki tüm uçakların geldikleri ve gittikleri yerleri, şu anda nerede olduklarını canlı bir harita üzerinden takip edebilirsiniz. Örneğin; Türkiye'de ki herhangi bir uçağı seçiyorum ve nereye gittiğine bakıyorum. Kaçta hareket ettiğini, ne zaman varacağını ve ne kadar sürede uçağın uçtuğunu da yine görebiliyorsunuz.


  • Localingual.com


Dünyadaki seçtiğiniz her ülkenin aksanını sesli bir şekilde dinleyebiliyorsunuz. Belirli bir ülkeye tıkladığınızda pencerenin sağ tarafında bir panel açılıyor, tıkladığınız ülke ve başkentin ismini dünyanın her yerinden farklı aksanlar ile duyuyorsunuz.

Umarım siteleri beğenmişsinizdir. Düşüncelerini bekliyorum. En çok hangi site ilginizi çekti?

Yazı hakkındaki görüşlerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Sağlıcakla kalın.
İNSTAGRAM: https://www.instagram.com/gamzeli_kiz_blog
TAKİP ETMEYİ UNUTMA!!!/


Haftanın sonundan selamlar herkese, bloğuma hoş geldiniz. Bir haftayı daha geride bıraktık. Haftanın özetini yaptığımız yazı serim yeni yazısı ile karşınızda. Bakalım bu hafta genel olarak neler olmuş? Gündemde neler var? sizler de konular hakkındaki düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın.Hadi okumaya devam edin 👀 

KORONAVİRÜS TABLOSU

Vakalara genel bakış

Türkiye

Toplam vakalar
6,29 Mn
6.290.000
İyileşen
5,77 Mn
5.770.000
Vefat sayısı
55.469
55.469Tüm dünyada

Toplam dünyada
Toplam vakalar
215 Mn
215.000.000
İyileşen
-
Vefat sayısı
4,48 Mn

Tarih Bugünkü Vaka \ Bugünkü Hasta \Bugünkü Test \Bugünkü Vefat\ Bugünkü İyileşen 
27 AĞUSTOS 18.340 295.647 244 14.528
26 AĞUSTOS 19.616 297.068 257 15.205
25 AĞUSTOS    19.970 296.711 217 16.651
24 AĞUSTOS 19.191 293.037 230 15.373
23 AĞUSTOS 18.857 282.528 232 15.833

Selamlar herkese ben Gamzeli Kız bloğuma hoş geldiniz. Yine çok sevdiği türlerden biri olan gizem üzerine yazılmış bir kitap Sherlock Holmes hakkına konuşacağız. En sevdiğim kitaplardandır kesinlikle. Elime alığı gibi heyecanla okumaya başladım ve bırakamadım da. Aslında biraz gecikti bu yazı ama geç olsun güç olasın diyip başlayalım. Kitap kısaydı 120 sayfaya tekabül ediyor ama kesinlikle içindeki her bir hikaye farklı ve etkileyiciydi.  

Bir önceki Sherlock Holmes kitabında yazar ile ilgili bilgiler vermiştim. Buraya da koymalı mıyım acaba? iye tereddütte kaldım. Gerçekten de kurgusu ile ilgili çok arklı düşünceleri öğrendim. Aşağıya kısa bir özet koyarım. Eğer daha detaylı kitap yorumu ile okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. 

Bu arada geçen hafta yazı yayımlayamamıştım çünkü internet sorunu yaşadık. Bilgisayarın internetini açamıyordum. En sonunda operatör değiştirdik de hallettik ama bir haftamızı aldı yani. Biri diyor şuraya gidin diğeri şöyle yapın diyor. Bizi bayağı uğraştırdılar anlayacağınız.

Yavaştan kitabın içeriğine doğru yol alalım, hadi okumaya devam edin 👀


İçerisinde birden fazla hikaye bulunuyor. Benim elimdeki kitap Mavi Çatı yayınlarına ait. Ucuzkitapal.com'dan uygun fiyata almıştım. Dediğim gibi ince bir kitaptı. Bir günde rahat bitirilebilir. Gizem, Suç, Macera gibi türleri seviyorsanız sizi de sarabilir.Biraz da içeriğinden bahsedelim. Toplam 4 tane hikaye var;

Birincisi; Beş Portakal Çekirdeği, Konusu da bir adamın evine içinde KKK yazan ve  5 tane de portakal çekirdeği bulunan bir zarf geliyor. Ada yeğeninin anlamadığı bir şekilde bir strese kapılıyor ve deliriyor. Ancak yeğeni bu duruma anlam veremiyor. Adam ise en sonunda intihar olarak düşünüldüğü bir şekilde ölüyor. Yeğeni de yıllar sonra aynı olayın tekrarı ile Sherlock'a başvuruyor.

İkinci hikaye; Çarpık Dudaklı Adam, bu hikaye de ise gerçekten şaşıracağınız bir son sizi bekliyor. Kocasının öldürüldüğünü düşünen kadın, katilini ve cesedini bulması için Sherlock ile konuşuyor. 

Üçüncü hikaye; Mavi Yakut Serüveni, merak ve heyecan dolu okuduğu bir hikaye idi kesinlikle. Bir otelde çalındığı düşünülen Mavi Yakut'un yolculuğu gibi aslında 😂 Ve tam da bu işi çözecek olan kişinin eline düşüyor. Bir gece Sherlock ona getirilen bir kazın boğazında Yakutu buluyor. Peki kaz kime ait ve yakut oraya nasıl geldi?

Dördüncü ve son hikayemiz; Benekli kurdele, bu hikaye de bir başkaydı. Gerçekten benim de bir an önce çözülmesini istediği bir olaydı çünkü çok merak ediyordum 😂 Kimsenin girmesinin mümkün olmadığı bir odada bir kadın ölü bulunuyor. Kız kardeşi de nasıl öldüğünü öğrenmek istiyor. Olay çözüldüğüne ise herkes bir dehşete düşüyor. Ben de dahil.

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Ne aramak istersin?

Hakkımda

Fotoğrafım
Gamzeli Kız
Herkese selamlar! Ben Gamzeli Kız bloğumda farklı kategorilerde önerilerimi sizlerle paylaşıyorum. Umarım burada kendinizden bir şeyler bulabilir ve burayı çok seversiniz. Yorumlar da ziyaretinizi belli etmeyi unutmayın. Sevgilerle :)
Profilimin tamamını görüntüle

INSTAGRAM

Bu gönderiyi Instagram'da gör

gamzeli kız 🌞 (@gamzeli_kiz_blog)'in paylaştığı bir gönderi

Sosyal Medya

Popüler Yayınlar

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • GÜNDEM VAKTİ 19 - 23 NİSAN
  • AĞAÇ EV SOHBETLERİ 121

Okurlar

Bloğumu ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :). Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

  • ▼  2022 (14)
    • ▼  Ağustos 2022 (2)
      • UYGULAMA ÖNERİLERİ #4
      • Yeniden Selam! Tekrar Başlıyoruuzz...
    • ►  Mart 2022 (2)
    • ►  Şubat 2022 (3)
    • ►  Ocak 2022 (7)
  • ►  2021 (107)
    • ►  Aralık 2021 (14)
    • ►  Kasım 2021 (10)
    • ►  Ekim 2021 (3)
    • ►  Eylül 2021 (2)
    • ►  Ağustos 2021 (6)
    • ►  Haziran 2021 (4)
    • ►  Mayıs 2021 (5)
    • ►  Nisan 2021 (16)
    • ►  Mart 2021 (21)
    • ►  Şubat 2021 (19)
    • ►  Ocak 2021 (7)

Görüntüleme

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

-ÖNE ÇIKAN YAYIN-

UYGULAMA ÖNERİLERİ #2

-KATEGORİLER-

  • dizi önerileri 4
  • film önerileri 9
  • gündem vakti 4
  • kitap önerileri 16
  • kore dizi önerileri 3
  • röportaj 9
  • web site önerileri 2
  • yemek tarifleri 7
  • öneriler 6

-POPÜLER YAYINLAR-

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • RAMAZAN'DA DOĞRU BESLENME ÖNERİLERİ
  • RAMAZAN MENÜLERİ 1

Designed by OddThemes | Distributed By Gooyaabi Template