Gamzeli Kız

  • ANA SAYFA
  • ÖNERİLER
  • RÖPORTAJ
  • GÜNDEM VAKTİ
  • İNCELEME
  • İLETİŞİM

 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bugün Röportaj serimizin yeni yazısına hoş geldiniz. Her yazıda bir bloggerın bize eşlik ettiği yazıda bugün sevgili Sibel Yıldız ile beraberiz. Bir Yıldızın Hikayesi isimli bloğuna üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Öncelikle Sibel Yıldız'a bu yazıda bana konuk olduğu için sizlere yazıyı ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. yıldızla beraber çok güzel sohbet tadında bir röportaj yaptık. Sorduğum sorulara gerçekten çok güzel cevaplar verdi. Kendisi aynı zamanda Anne Bebek dergisinde de köşe yazarlığı yapıyor orada paylaştığı hikayelere de bakabilirsiniz. Bloğunu ziyaret edip yorum bırakırsanız çok hoş olur. Hadi röportaja geçelim, okumaya devam edin 👀



1) Öncelikle merhaba Yıldız 😊 Blog isminle hitap ediyorum umarım bir mahsuru olmaz. Seni Bloggerdan az çok tanıyoruz ama bize biraz kendinden bahsedebilir misiniz?

Merhaba Gamzeli Kız. Blog ismimle hitap etmenin elbette bir mahsuru yok. Karadeniz’in incisi Ordu’da doğdum. İlk orta ve lise tahsilimi Ordu’da tamamladıktan sonra okuduğum üniversitede akademik kariyer yaptım. Halihazırda aynı devlet üniversitesinde öğretim üyesi olarak görevime devam etmekteyim. Evli ve bir çocuk annesiyim.

 

2) Blogger ile nasıl tanıştınız?

Sen sorunca bu sorunun cevabını biraz malumatfuruşluk yaparak yanıtlamak istedim. Blog fikri, ilk olarak 1994 yılında bir üniversite öğrencisinin (Justin Hall – Kişisel Blog) aklına gelmiş. O yıllarda daha ziyade günlük tutmak şeklinde başlayan bu akım, ticari markaların işin içerisine girmesiyle daha da büyümüş. Google’ın, Blogger'ı satın aldığı dönemlerde (2003) blog yazma-okuma sanırım çok daha popülerdi. Hatta 2004 yılında “blog” kelimesi nette en çok aranan kelime olmuş. Bugün yalnızca ABD'de 31,7 milyondan fazla blog yazarı, internette ise 440 milyondan fazla blog olduğu söyleniyor. Bunca şey olup biterken blog dünyasını uzun zaman uzaktan ve yüzeysel takip etmiş olduğumu hayıflanarak itiraf ediyorum.

O dönemlerde blog deyince benim aklıma daha ziyade kitap ve yemek bloggerları geliyordu. Bir de adını sıkça duyduğum Pucca vardı. Hatta blog yazarlığı onu Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığına kadar getirmişti. Bu arada yeğenimden sonra takibe aldığım ilk blog sevgili DeepTone’dur (Sade ve Derin). 


3) Blogger hesabı açmaya nasıl karar verdiniz?

Ablamın küçük kızının günlük tarzında açtığı bir bloğu vardı.  İzmir’e onları ziyarete gittiğimde tam da bu konuları konuşurken kafamın bir köşesinde bekletmekte olduğum blog açma fikri, sevgili yeğenimin de katkılarıyla bir anda vücut buldu. Amatör bir formatla uzunca bir süre yazdım. En son, sevgili Zeynep (Kayıp Fısıltı) çekip çevirdi, güzelleştirdi blogumu, daha profesyonel bir hale getirdi. Buradan kendisine bir kez daha çok teşekkür ediyorum.

Nasıl karar verdim sorusuna dönecek olursak; derler ki “Yazmak zamanı durdurmaktır. Yüzyıllar sonra hiç tanımadığınız biri, yazdıklarınızı okuduğunda sizin durdurduğunuz zamanda yaşayacaktır.” Öncelikle geleceğe, sevdiklerime küçük notlar, hatıralar bırakmak istedim. Ne demişler söz uçar, yazı kalır. Bunlar da benim dijital ayak izlerim olsun.


4) Hesabınızı açtığınız ilk tarihi hatırlıyor musunuz? Hesabı açarken neler hissettiniz?

2017 yılının Ağustos ayında bloğumu açıp, bu mecrada fiilin yer aldım. Blog için özel bir tema seçmedim. Kendimi kısıtlamadan özgürce her konuda yazabilmeyi hayal ettim. Kültür sanat, edebiyat, bilim teknoloji, güncel, yaşama dair her şeyi kapsayan bir blog oldu. Çok heyecan vericiydi. Çok mutlu oldum.


5) Bizlere ilk yazdığınız yazıyı biraz anlatabilir misiniz?

İlk paylaşımlarımı çok kısa kısa ve biraz da ürkekçe yapmışım. Sanki ortamın nabzını yoklamak istercesine. 2 Ağustos 2017 yılında Mevlana Hazretlerinin şu sözü ile merhaba demişim: “İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme, duydukları senin sesin fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir.”


6)  Bloggerlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çoğu bloggerın oldukça seviyeli, kültürlü, donanımlı, gelişmeye çok açık olduklarını, eleştirilerini bile oldukça nazik bir üslupla dile getirdiklerini düşünüyorum. Bugüne kadar iletişimde olduklarımla olumsuz bir tecrübe yaşamadım. Pek çoğundan harika şeyler öğrendim, kendimi devamlı güncelledim. Çok güzel dostluk kurduklarım da oldu. İnsanın yüz yüze hiç tanışmadan, sözlü iletişim kurmadan gönül bağı kurabilmesinin en canlı örneği bloggerlar. 

 

7) Hesabınızda gördüğüm kadarı ile bir kitabınız var. Bizlere hakkında bilgi verir misiniz? Kitabın konusu nedir?

Öykü kitabı çıkarmak, çocukluk hayalim olmasa da son yıllarda gerçekleşmesini çok çok istediğim bir dilekti. Evlere kapandığımız pandemi sürecinde öykülerimi bir araya toplama, edit etme ve yayınlama fırsatı buldum. Bir nevi krizi fırsata çevirdim.

“SOLMAYAN ÜMİT” adını verdiğim kitap, uzun, kısa 17 adet öyküden oluşmakta. Öykülerin üçü komedi tarzında, diğerleri ise biraz daha duygu yoğunluğu yüksek kıvamda. Kitapla ilgili kendimi övercesine bir şeyler yazmayı çok doğru bulmuyorum. Ancak sadece şu kadarını söyleyebilirim ki her bir öyküyü çok hissederek yazdım, “yazarken kendi yüreğime defalarca dokundum, karakterlerimle yoğruldum, onlarla ağladım, onlarla güldüm. Bazen onlar beni sürükledi, bazen ben onları aldım götürdüm, birlikte diyar diyar dolaştık, acı-tatlı yol aldık ve okuyucunun huzurunuza geldik. Blog ailem de beni bu konuda çok destekledi. Çok güzel yorumlar aldım. Kitabı alıp okuyanlar, kendi sayfalarında paylaşanlar, sosyal medyada tanıtımına katkı sağlayanlar, heyecanıma, sevincime ortak olanlar o kadar çok oldu ki unutup üzmekten korktuğum için isimlerini tek tek anmaya çekiniyorum şu an. İşin en güzel yanı ise birlikte sergilediğimiz duyarlılıktı bence. Zira kitabın geliri başarılı ve dar gelirli çocuklarımızın eğitim hayatına katkı sağlamak üzere Darüşşafaka Eğitim Kurumuna bağışlandı. Kitapsever/hayırsever gönül dostları sayesinde toplamda 8215 TL’lik bir bağış kurumun hesabına yatırıldı. Kitabın basım masrafı Yıldız ailesi tarafından karşılandı ve bu kalem, toplanan bağış yekününden düşülmedi.

 

8) Anne bebek dergisinde ayrıca köşe yazarlığı yapıyorsunuz. Biraz bahseder misiniz, Ne tür yazılar yayınlıyorsunuz?

Bu güzel derginin üyesi olmamda en büyük itici gücüm, güzel vesilem blog arkadaşım; sevgili Sevil Çevirgen’dir. Namıdiğer Düş Tasarımcısı, benim düşümü de tasarladı diyebilirim. Bildiğiniz gibi Sevil blog yazmak dışında usta bir fotoğraf sanatçısı, Hayalci Cüce kitabının ve Başka Bir Hayat Mümkün mü kitaplarının yazarı, Anne Bebek dergisinde uzun zamandır köşe yazarı… Kısacası on parmağında on sanatsal marifeti olan nadide bir insan.

Yazı yazma ile haşır neşir kişilerin pek çoğunda gözlemlediğim gibi ‘köşe yazarlığı’ düşüncesi epeydir benim de hayallerimi süslemekteydi. Ama hangi mecrada, ne zaman, nasıl olur pek bir fikrim yoktu. Sevgili Sevil’in Anne Bebek dergisindeki paylaşımlarını büyük bir beğeni ile okuyor, zaman zaman da dergiyi takip ediyordum. Bu derginin, kendi kumaşıma uygun içerikler üretebileceğim harika bir platform olduğunu idrak etmem fazla uzun sürmedi.

Sevilciğim ile blog takipleşmesinin yanı sıra yayınevi arayışları süreçlerimizde birkaç kez telefonda konuşmuştuk. Sosyal medyadan da takipleşiyorduk. Kendisine mesaj atıp “Sevilciğim söz konusu dergiye gönüllü olarak ben de bir şeyler karalasam acaba ne düşünürler?” diye sordum. O da sağ olsun beni cesaretlendirdi. “Özgeçmişinle birlikte meramını anlat, mutlaka geri dönüş yapacaklardır” dedi. Sevil’den aldığım güçle dergiyle iletişime geçtim. Özgeçmişime blog adresimi de ekledim. Derginin kıymetli editörü Berna Hanım, blogda yazdığım öykülerden iki tanesini okumuş. Beğenmiş olmalı ki "Bir hikâyenizi gönderin" dedi. Hikâyeyi de beğenmiş olmalı ki bana bir köşe ismi bulmamı söyledi. Yani süreç öyle hızlı ve öyle büyülü bir şekilde aktı ki ben hala rüyada gibiyim. Özetle şu anda Anne Bebek dergisinde “YILDIZLI HİKAYELER” adında bir köşem oldu. “Tuna Nehri” isimli ilk öyküm Nisan-2021 sayısında yer aldı. On aydır dergiye düzenli olarak yazı gönderiyor, bazılarını blog sayfamda da paylaşıyorum.

 

9) Blog yazılarınızda nelere dikkat ediyorsunuz?

Her ne yapıyorsam yapayım, işimi ciddiye alır, elimden geldiğince özen gösteririm. “Haydi bakalım yazdım gitti, oldu bitti” diyemiyorum. O yüzden çok sık paylaşım yapamıyorum. Çok da hoşuma gitmeyen bu hal ve yoğun çalışma tempom beni epeyce frenliyor. Blog yazarlığında süreklilik çok önemli oysa. Ayrıca istatistiklere bakarak şunu da fark ettim ki uzun yazıların taliplisi pek fazla olmuyor. Bunu bilsem de riayet etmeden uzun yazılar yazdığım olabiliyor hala.

Bir de benim yaptığımın tersine sanırım sadece tek bir tema üzerinden gitmek (sadece yemek, sadece kitap, sadece gezi bloğu olmak gibi) okurun kafasında daha iyi yer ediyor. Onun dışında içeriklerin orijinal olması önemli. Kullanılan dil önemli. Samimiyeti karşı tarafa geçirmek önemli. Ziyaretçilere farklı bir renk katabilmek, küçük bir bilgi kırıntısıyla da olsa onları elleri boş döndürmemek önemli diye düşünüyorum. Bilmem bütün bunların ne kadarını başarabiliyorum. 

 

10) Sizin de bu konudaki fikrinizi merak ediyorum. Sizce yazmak yetenek işi midir?

Bana göre, sadece yazmak bir yetenek değildir, ama iyi yazmak bir yetenektir. Yazmak, salt kelimeleri bir araya getirip alt alta cümleler, paragraflar sıralamak olmamalı. Bu kadarı bir prospektüs yazarken, bir ürünün kullanım kılavuzunu hazırlarken, bilimsel bir makale yazarken yetebilir. Ancak safi bir edebi eser yazmaksa niyet; işin içerisine duygu, kurgu, hayal gücü de girer. Bir mantık çerçevesinde, estetik bir bütünlük içerisinde ve en önemlisi çarpıcı bir özgünlükle meramınızı anlatabilmeniz gerekir. Eğer yazdıklarınızla karşı tarafı etkileyebiliyorsanız, hislendirip empati kurdurabiliyorsanız, içsel sorgulama yaptırabiliyorsanız, okumadan önceki halinden daha farklı hissettirebiliyorsanız, hatta okurda bir yazma dürtüsü uyandırabiliyorsanız yazmaya karşı kabiliyetiniz vardır denebilir. Ama şunu da unutmam gerekir ki yoğun emek sarf edilip, kaliteli zaman harcandığında kapasiteyi/yeteneği geliştirmek pek ala mümkün.  Günümüzde yazma atölyeleri, bu eksiklikleri telafi etmede etkin kanımca.


11) Yazdıklarınızı kimse okumasa yine de yazar mıydınız?

Yazmak şifadır, bir nevi terapidir. Kimse okumasa da kendimizi rehabilite etmek için yazdığımız vakidir. Ya da sadece aile üyelerine miras bırakmak üzere kağıda döktüklerimiz vardır. Bunlar genelde kendi güncelerimizdir. Bize özeldir ve öyle kalması gerekiyordur. Ama bir de, bir iş çıkarmak, ortaya bir eser koymak adına yazdıklarımız vardır ki bunları paylaşmaktan genellikle mutluluk duyarız. İnsan doğası gereği beğenilmek, onaylanmak ister; paylaştıkça çoğaldığını hisseder. Yazdıklarının okunmaya değer bulunması ruhunu okşar. Güzel yorumlar, yapıcı eleştiriler motive edicidir ayrıca. Dürüst olmak gerekirse, okunmasını istediğim halde okunmayan içerikler üretiyorsam eğer, kendimi sorgulardım. Ve aynı heyecanla, aynı aşkla yazmaya devam eder miydim işte orası kocaman bir soru işareti…

 

12) Genç yazarlara verebileceğiniz tavsiyeler var mı?

Tavsiye verebilecek kadar çok uzun yollar kat etmesem de tecrübelerime dayanarak şunları söyleyebilirim ki; iyi yazmak için öncelikle çok okumak ve çok iyi bir gözlemci olmak gerekir. Genci yaşlısı bir şeyler karalayan herkesin yaptıkları işe tutkuyla sarılmaları, anlattıkları konu hakkında yeterli bilgi ve derinliğe sahip olmaları, hayatın içinde olmaları, etraflarında olup bitenleri dert etme duyarlılığına sahip olmaları,  topluma ayna tutmaları, insanların yolunu aydınlatmaları, rol model olduklarının farkında olmaları ve üretimlerini tüm bunların sorumluluğunu alarak yapmaları gerekir.

Yazma eylemini geliştirebileceğimiz, okuyarak güncelleneceğimiz, yorum alıp görüş bildireceğimiz en düzeyli ortamlardan biri de blog sayfaları. Burası bizim arka bahçemiz. Burada kendimizi mayalıyor yeni hayallere, yeni hedeflere yelken açıyoruz. Yazmaya devam ettikçe gelişmemek imkânsız zaten. Bunu giderek artan okunma-tıklanma sayımızdan, giderek artan takipçi sayılarımızdan da görebiliyoruz. Şu an kendime ve yazı geçmişime dönüp baktığımda blog yazmaya başladıktan sonra ne kadar güzel kazanımlarımın olduğunu görüyor ve bunun için her zaman şükrediyorum.

 

13) İlham aldığınız biri var mı?

Şair ve yazar Ali Ural der ki "İlham gelmez, ilhama gidilir. İlhama gitmek demek, sizden önceki ustaları okumak demektir. Zira kitaplar birbirlerini doğurur."

Öncelikle dünya klasiklerini; Türk, doğu, batı, Rus klasik eserlerini, mümkünse yazarlarının (Dostoyevski, Vitor Hugo, Tolstoy, Maksim Gorki, …) hayatı ile birlikte okumakta fayda vardır. Farklı birçok yazarı okuyup kendi özgün sentezimizi oluşturmak adına bu önemlidir diye düşünüyorum. Yerli yabancı ilham alınası o kadar çok ki isim var ki, etkilenerek okuduğum güzel ülkemin, önemli üstatlarından bazılarının ismini sıralamam gerekirse eğer; Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Peyami Safa, Refik Halit Karay, Ömer Seyfettin, Sabahattin Ali, Haldun Taner, Bilge Karasu, Tomris Uyar, Nursel Duruel, Feyza Hepçilingirler, Ayfer Tunç, Adalet Ağaoğlu, Şermin Yaşar...

Nursel Duruel’in küçük bir kız çocuğunun dilinden anlattığı “Geyikler, Annem ve Almanya” adlı öyküsü çok eski yıllardan beri unutamadıklarım arasındadır örneğin.

İlham, sadece yazarlar ve onların eserlerinden alınmaz elbette. Hayatın her anı bir ilham kaynağı olabilir. Güzel bir resim, hisli bir müzik, çarpıcı bir film, etkileyici bir cümle, düşen bir yaprak, solan bir gül, gülen bir bebek…

“İlham gelse de yazı yazsam” diye beklememek gerekir ayrıca. Kalemi kâğıdı elimize almadıkça, bilgisayarın başına oturmadıkça, yani konsantre olmadıkça kolay kolay ilham gelmez. Zira ilham, okuduklarımızın, öğrendiklerimizin, duyduklarımızın, gördüklerimizin, dinlediklerimizin, izlediklerimizin, yaşadıklarımızın ve hatta yaşayamadıklarımızın cümlesidir. Büyük bir potansiyel olarak içimizde durmaktadır. Tek şey onu harekete geçirmektir.


14) Sizce blog sayfalarının popülerliği azaldı mı?

Evet, eskisi kadar popüler olmadığını düşünüyorum. İnstagram ve youtoube gibi daha ziyade görselliği pompalayan medya kanalları daha çok tercih edildiği müddetçe, okuma zahmetine katlanmak yerine hızla akan resimlerle beslenmeye devam edildikçe tekrar yükselişe geçeceğine ne yazık ki pek ihtimal veremiyorum. Bu ortamdan kopanlar ile yeni girenlerin oluşturduğu dengeyle benzer bir seyirde, uzunca bir süre devam edeceğini tahmin ediyorum.

Bu harika sorularla beni sayfana konuk ettiğin için sana çok teşekkür ederim Gamzeli Kız. Sevgilerimle…

Verdiğin güzel ve açıklayıcı cevaplar için sana çok teşekkür ediyorum Yıldız. Seni daha yakından tanımak beni daha mutlu etti. :) 


 Bir röportaj yazısının daha sonuna geldik. Sizlere yazımı okuduğunuz için Yıldız'a da bana konuk olduğu için çok teşekkür ediyorum. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın :)

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: gamzelikizblog







 


Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bloğuma ve yeni yazıma hoş geldiniz. Bugün sizlerle bulduğum hem pratik hem sağlıklı hem de lezzetli yemek tarifleri paylaşmak istedim. Daha önce böyle yazılar paylaşmıştım onlara da bloğumdan ulaşabilirsiniz. Hadi yazıya geçelim okumaya devam edin👀





TAVUK PİZZA

Malzemeler:

  • 250 gr Tavuk göğsü
  • 2 adet yumurta 
  • 50gr (yarım paket) kaşar peynir 
  • sosu için Domates
  • Tercih ettiğiniz baharatlar ve 1 tutam tuz
  • Üzeri için kapya biber ve roka

Tarif: 

Tavukları yatay biçimde julien doğruyoruz. sonra bıçakla ezerek düz bir hale getiriyoruz. Pizzanın tabanı burası olacak. Bir kaseye alıyoruz ve üzerine 2 yumurta ve baharatalar ekliyoruz. Karıştırdıktan sonra tavaya güzelce seriyoruz. Üzerine domates sosumuzu sürüyoruz. Biraz piştikten sonra üzerine rendelediğimiz kaşarları serpiyoruz. Onlar da üzerinde erirken kapya biber ve roka ekliyoruz üzerine. Tercihe göre malzeme ekleyebilirsiniz.


📌 90 gr Protein 600 Kcal 





PATATES MANTI 


Malzemeler:

  • 4 adet patates 
  • yumurta 1 adet
  • 1\2 çay bardağı zeytinyağı
  • Tuz, tercih ettiğiniz baharatlar
Üzeri için;
Yoğurt, acı sos

Tarif: 

Patatesleri haşlayıp eziyoruz, üzerine yumurta ve baharatları ekleyip karıştırıyor ve şekil hazırlıyoruz. 180 derecede üzerini kızarana kadar fırına veriyoruz. Üzerine de yoğurt ve acı sos gezdirip afiyetle servis ediyoruz. İster ana isterseniz de ara öğünde tüketebilirsiniz. 

📌 Toplamda 4 porsiyon çıkıyor. 1 porsiyon 150 kalori 




SEMİZOTU YAZ SALATASI

Malzemeler:

  • Semizotu ve nane yaprağı
  • Nektari ya da şeftali
  • Ceviz
  • sos (balsemik sirke, limon suyu, tuz)
  • Keten tohumu 


Tarif: 

Semizotu ve nane yapraklarını bir kaseye ekliyoruz. Zaten yaprakları küçük olduğu için doğramanıza gerek yok. Fakat isterseniz doğrayabilirsiniz. 

Sonra içine doğradığımıza nektarileri atıyoruz. küp şeklinde ya da elma dilimi şeklinde kesebilirsiniz. 

Cevizleri de içine attıktan sonra sirke, tuz ve limon suyu ile hazırladığımız sosu üzerine döküyoruz. 

Afiyet olsun 


Tarifleri deneyecek olursanız şimdiden Afiyet Olsun 👅 Umarım beğenmişsinizdir. En çok hangi tarifi beğendiniz? Yorumlarda buluşmayı unutmayalım. Kendinize iyi bakın ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog


KELİME OYUNU 54

Haftanın kelimeleri; Kuzey/Pelerin/Çilek/Yemin/Feda





ENKANTOS ORMANI 

    Ağaçların arasında yerlere saçılmış olan kurumuş yapraklar ve kuru dallar bastığı her adımında çıtırdıyordu. Adımları büyük ve sertti. Kendisi sessizdi. Ağzından akan büyük bir damla salya yere döküldü. Üzerinden geçti ve geride bıraktı. Yerin üzerini yeşilden beyaza dönen asitli bir sıvı kapladı. Toprağın üzerinde açan bitkiler solmaya ve çürümeye başladı. Büyük cüssesini dolaştığı ağaçların arasından geçirip inine doğru yürüdü. Ormanın bu tarafına ayak basmayan şehirli bir insan burada neler olduğunu asla tahmin edemezdi. Onlar için ne büyü ne de bir mucize vardı. Ama onun içinde devasa bir mucize yeşermişti. Sadece yaratıklar bundan habersizdi. Yaratık aslında ta kendisiydi. 

 ...

Gece yarısı kış mevsiminin dudakları çatan, ayaz gibi sert esen ve dişleri gıcırdatan soğuğu tüm şehre ve ormanlara inmişti. Küçük kare evlerin içerisinde harıl harıl yanan sobaların çıtırtı sesleri içeriyi doldururken dumanlar da bacalardan dışarıya üflüyordu. Sokakların boşluğu, evlerin içlerinde yankılanan neşeli kahkahaların tecellisiydi. Şehrin kuzeyinde yer alan bir orman vardı. Şehirli insanlar sadece orman kelimesini kullansalar da o ve diğerleri bu ormana "Enkantos" ismini vermişti.

Bileğinde takılı olan siyah dijital saat tam gece 1'i gösterdiğinde gözlerinde, bulunduğu yeri aydınlatan bir ışık parladı. Bedeni ve ruhu aynı anda çekildi. Elleri, ayakları ve başı dikleşti. Kulağına fısıldanan yemin sözleri yankılanmaya başladı. Yıllar önce ettiği yeminlerin geçerliliği silinip gitmişti. Evren onu çepeçevre sarıp sıkıştıran bir lanete boyun eğmişti. Şimdi ise her şeyin yok olup onların devrinin başlama zamanıydı. 

Sarınıp dünyaya ulaştığı siyah, geniş ve parlak pelerinini çıkardı ve elinde sıkıca kavradı. Bu pelerin onu buraya getiren cesaretin en büyük sebebiydi. Çok kısa bir süre içinde elinde tuttuğu pelerin siyah kara bir girdabın içinde kayboldu. Kararlı adımlarını sürdürerek büründüğü sihrin altında Enkantos ormanının gizli girişine ulaştı. Tek eli ile kapıya dokunduğunda anında zihninde kapının gördüğü alanın görüntüleri oynamaya başladı. Tam burada çilek ağacının altında yürüdüğünü ve salyasını akıttığını gördü. Hızla arkasına döndüğünde birkaç adımda geniş bir yere yayılmış olan zehirli salyasının önünde durdu. Lanet olası yaratık her zaman böyleydi. Onların kalbinde yer eden öfkeye o neden olmuştu. 

Kılıcını tam kalbine sokup onu öldürdükten sonra boynunu kesip akan ilk kanı aldığında evrene vermiş olduğu sözü yerine getirecekti. Zehire eğilip salyanın ortasına duran gümüş bir nesne fark etti. Ellerini kaplayan zırh ile gümüş nesneyi eline aldığında aslında bunun bir yüzük olduğunu anladı. Üzerinde yeşil kristaller vardı. Yüzüğü incelerken üzerinde durduğu yerin sallantıya uğradığını hissetti. Ayağa kalkıp kapıya koştu. Son saniye de kapıyı açıp içeri girebildi. 

Ormanın başka bir bölümüne açılan kapıdan geçtiğinde karşısında onun inini buldu. İnin etrafı sessiz ve boştu. İçeride uyuyor olma ihtimali vardı. Adımlarını tek tek atarken beline yerleştirdiği kılıcı da sıkıca tuttu. Kafasını arkasına çevirerek ormanda, ağaçların arkasında veya büyünün etkisinde olan başka bir yaratık olup olmadığını kontrol etti. Sağ ayağını ileri attığında bastığı kurumuş bir dalın çıtırtı sesi ile inin içinde bir gölge hareket etti. Yavaş yavaş ona doğru yaklaşırken şu an zamanı olduğunu düşünüp büyülü kılıcı yerinden çıkardı ve tam karşısında ona doğru tuttu. İnin içindeki sesler yükselmeye başladı, hırıltılar ve adım sesleri duyuldu. Gözlerini kısıp dışarı çıkmasını beklerken bir anda hızla dışarı çıkması ve devasa ağzını havaya doğru yükseltmesi ile gözleri büyüdü, ağzı açık kaldı. Kendi evrenin de bu lanetli yaratığın bir kurda benzediği söylenmemişti. Gerçi onlar hiçbir şeyden tam olarak bahsetmemişlerdi. Hep bir sır kelimesi çıkardı ağızlarından ve herkes de susardı. Kimse bunu ne araştırır ne de merak ederdi. 

Joseph, kendisine büyükleri tarafından verilen bu görev için hayatında birçok şeyden vazgeçmişti. Verdiği yemini tutmak zorundaydı yoksa ölmeye mahkum olurdu. Eğer bu laneti kırar ve evrenin üzerine çöken rehavet bulutlarından onları kurtarabilirse kendi ile guru duyacaktı. Vazgeçtiği şeylerden biri de biricik sevgilisi Eliza'ydı. Bakmaya doyamadığı o narin gözlerine, yüzüne ve görmekten memnun olduğu gülüşlerine veda etmek zorundaydı. 

Karşısına çıkan ve gözlerindeki nefret kırmızıları ile bakışlarını ona diken, cüssesi onun iki-üç katı olan, sivri dişleri ve zehirli salyası ile bu yaratığın ölüm vakti gelmişti. Boğazından akan ilk kan lanetin kırılmasına yeterli olacaktı. Joseph kılıcını da da yükseğe kaldırdı. Yaratık hiç etkilenmedi, çenesini ona doğru uzatarak göğe doğru sertçe uludu. Ağzını kocaman açarak kükrediğinde havanın şiddeti Joseph'in birkaç adım geriye sendelemesine enden oldu. Saatinin üzerindeki bir noktaya basarak kılıcını daha da güçlendirdi. Öfkesi süren yaratık keskin pençeleri ile ona doğru koşmaya başladı. Joseph ilk ve son kez kılıcını ona yaklaştığında tam kalbine sapladı. Kılıcı geri çektiğinde dişleri birbirine sürten yaratık sağa devrildi.

Joseph cebinden çıkardığı cam küçük bir şişeye boğazını kestiğinde akan kanı doldurdu. Pelerinini tekrar giyindiğinde son kez yaratığın gözlerinin mora dönüşerek kapandığını gördü. Saniyeler içinde pelerinin üzerindeki büyü ile evrenine geri döndü. İçinde laneti kırmanın gururu olmak yerinde bir huzursuzluk vardı. Nedenini bilmiyor ama kötü hissediyordu.


Tüm evren yaptığının haberini almıştı. Ona alkışlarla tezahürat ederken aynı anda da gururla bakıyorlardı. Sevgilisi Eliza'nın yüzünü görmek için yorgunluğunu umursamayıp direkt kulenin merdivenlerini çıktı. Kapısının önünde durduğunda içeride hıçkırık seslerin duydu. Kapıyı çalmadan hızla açıp içeri daldı. Eliza kapının açılması ile ayağa kalkıp ona döndü. 

"Sevgilim, ne oldu sana?"  Gözlerinden kopan yaşlar yanağından süzülüp düşüyordu. Ona karşı sinirliydi ama o fark edememişti. 

"Sen bir vahşisin! Onu öldürdün." Sesi sert ve öfke doluydu. Beklemediği bir hareket karşısında dumura uğradı. Şaşkınlığını sakladı. 

"Ben sadece yeminimi yerine getirdim." dedi sakince. Ona doğru yaklaştı ve zarif, ince parmaklarını tuttu. Elize anında elini alıp geriye çekildi. 

"Eliza..." dedi yalvarır bir sesle. Gözleri dolmuş ve içinde oluşan hüznü tutmaya çalışıyordu. "Sevgilim ne oldu sana böyle? Ben evrenimiz kurtardım, laneti kırdım. Artık huzur içinde yaşayacağız. " Durdu ve derin bir nefes aldı. Zihnini temizlercesine nefesi tuttu ve bıraktı. 

"Sen kendini feda ettin Joseph! Beni neden hiç düşünmedin? Laneti kırdın ama kimi öldürdüğünü bilmiyorsun. Asırlar boyu hep senden, benden, hepimizden sakladılar. Evrenimizin kurtulduğunu zannediyorsun ama böyle değil. Laneti kırdın ama o laneti üzerine çektin. Sen, sen öleceksin Joseph. Ben ne yapacağım sensiz? " ses tonundaki yüksek hüzün her kelimesinde Joseph'in kalbine dokunuyordu. Eliza daha fazla hıçkırıklarını tutamadı. Dizlerinin bağı çözüldü ve yere düştü. 

Joseph ona eğildi ve çenesini kaldırıp gözlerini gözlerine sabitledi. "Ben... ben bu evren için kendimi feda ettim, hem de aptal bir lanet uğruna. Ve ben şimdi o lanetin altında esir olacağım. Ama sen kurtuldun Ell. Sen ben olmadan da huzur içinde yaşayacaksın."

Eliza ağlayarak Joseph'in boynuna sıkı sıkı sarıldı. Ondan ayrıldığında geride ona kalacak olan kokusunu son kez içine çekti. Joseph son kez Eliza'dan gülmesini istedi, son kez gülüşünü görmek ve aklına kazımak istedi. Eliza ona sıkıca sarılırken elinin boşluğa düştüğünü hissetti. Joseph yavaşça bir toz bulutu gibi yok oldu. Bir lanet Eliza'dan Joseph'ini aldı. 

*

Ben bugün çok geç kaldım maalesef. Yeni sayıya geçti bile Deep. Bu sefer pas geçmeyi düşünüyordum ama kelimeleri ve yazılanları okuduktan sonra aklıma bir şeyler geldi. Ama birkaç gündür çok hastaydım, havalar da soğudu malum. Bir türlü bitiremedim. Yazmıştım ama yarım kalmıştı. Her türlü burada yayımlamasam bile yazacaktım. Ben de yazmışken yayımlamak istedim. Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın. ❤


 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Öncelikle yeni yazıma hoş geldiniz, sefalar getirdiniz 😊 Çok sevdiğim ve bana okuma alışkanlığını kazandıran yazar Jules Verne'in öykülerinin toparlanılarak hazırlanmış olan bu kitabını sizlere tanıştırmak istedim. Dediğim gibi Jules benim çok fazla okuduğum ve her bir eserine hayran kaldığım bir yazardır. Özellikle macera konsepti ile yazıyor oluşu da çok ilgimi çekiyor. Neredeyse tüm hikayelerini okumaya çalıştım, bu kitapta iki kez okuduğum kitabı oldu 😅 Neyse sizi fazla tutmadan kitabın içeriğinden bahsetmeye başlayayım. okumaya devam edin 👀

Kitap, Jules'in yazdığı kısa öykülerin birleştirildiği bir kitap. Birinci kitabı da var fakat onu okuyamadan elime ilk bu geçti. İçerisinde toplamda 9 öykü bulunuyor. Ayrıca öykülerde içlerinde kısa bölümlere ayrılıyor. 



Saatçi Zacharius Usta

Yaşamın sırrını ve sürekliliğini, ihmal ettiği saatlerin çark ve yaylarında bulan bir saat ustasının şeytanla yaptığı anlaşma…

İnsan kendini yaratıcının yerine koyabilir ya da kurulu düzenin şartlarını zorlayabilir mi?

 

Alıntılar;

“…Dünya üzerinde her şeyin bir sonu vardır. İnsan elinden, ebedi kalıcılığı olan hiçbir şey çıkmamıştır…”

“…Saatlerimden herhangi birinin duruşunda kalbimin de durduğunu hissederim. Ben onları kalbimin atışlarına göre ayarladım… onların durması benim ölümüm demektir.”

“Her kim kendini Tanrı’yla bir tutarsa ebediyen cehennemlik olmaya mahkumdur!”

 

Marki Anselme des Tilleus’ün Evliliği

Zenginlik dışında hiçbir şeyden nasibini almamış bir Marki ve onun akıl hocası! Soyunun kuruyacağı korkusuna kapılan Marki, artık yeter diyerek bir gün evlenmeye karar verir ama bu iş o kadar da kolay olmayacak ve hocasına sıkıntılı anlar yaşatacaktır.

Alıntılar;

“Vides quantum te amen, seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun!”

“Multus annos utor familiariter patre tuo, uzun süredir babanıza bağlıyım!”

“…Ortaya esas metni koymadan önce birbirinizi kelimesi kelimesine iyice anlamalısınız. Duo in cuna carne!”  (Bir bedende iki kişi)


Meksika'da Bir Facia\ Meksika Donanmasının İlk Gemileri

Denizde başlatılan bir isyan, iki İspanyol savaş gemisinin ele geçirilerek Meksika hükümetine satılmasına yol açar... Ancak hainleri cezalandırmak isteyen birileri vardır ve isyancılar bu hareketlerinin cezasını çok ağır ödeyeceklerdir...

Alıntılar;

"Vicdan azabı mı? Hayır böyle bir şey yok,"

"Çılgınlık istemez Teğmen!"

"Hem Kaptan Don Orteva'nın hem de İspanya'nın intikamı alınmıştır, dediler."


Avda On Saat 

Daha önce yaşamadığımız bir av macerasına davet edilseniz ve bu arada, avlanmaktan ziyade nasıl büyük bir avcı ve atıcı olduklarından bahseden bir grubun arasına katılsanız, ardından sakarlıklar ve bazı ufak kazalar peş peşe gelmeye başlasa... Ne yaparsınız? 

Bounty İsyancıları 

Pasifik Okyanusu'nun ortasında bir İngiliz gemisi ve kaptanlarına isyan eden tayfalar... bir tarafta denizde kaderlerine terk edilmiş mürettebat, diğer tarafta hadisesinden sonra kendilerine saklanacak daha güvenli yerler arayan asiler...


2890'da Bir Amerikan Gazetecisinin Günü

İçinde bulunduğumuz yılın 100 yıl sonrasını düşünebilir misiniz? Geleceğinizi oluşturacak olan buluşları, yeni yaşam tarzlarını, ortaya çıkacak yeni oluşumları bugünden hayal edebilir misiniz?  Hayal ettiklerinizi birtakım bilimsel verilerle destekleyip olabilirliğini şimdiden kanıtlayabilir misiniz? 


Ablukadan zorla Geçiş

Bir tarafta satılması ve satın alınması gereken çok kıymetli ticari mallar, diğer tarafta genç ve güzel bir kızın hapisten kurtarılması arzusunu yerine getirebilmek için deniz ablukasını yarmayı ve müthiş bir mücadeleye girmeyi göze alabilecek mi? 

Alıntılar;

"Yapacağını bu kahramanca davranış sadece zavallı bir adamın hayatının kurtarılmasını sağlamayacak, bir genç kızın ebedi dostluğuna doğru atılmış güzel bir adım olacaktır." 

"Delphin, Bay Halliburt'u almadan Charleston limanından hareket etmeyecektir.


Yorum:

Kitap hakkında genel bir yorum yapmak istiyorum. Jules, beni okumaya alıştıran bir yazardı. Kitaplarını, öykülerini ve yazım dilini hep çok sevdim. Tam bana hitap eden türde yazan bir yazar. Çok güzel maceralar kurguladığını ve heyecanı ile birlikte çok başarılı yansıttığını düşünüyorum. Bu kitap da tüm öykülerinin bir arada olması ile bir harikaydı. Daha önce iki kez okuduğum halde yeniden okumak istedim. Normalde kitapları tekrar okumam ama Jules'in kitapları ve çok etkilendiğim kitapları yeniden hissetmek isterim. 


Kitabı ayrıntılı anlatmak istedim. Umarım beğenmişsinizdir. Hiç Jules Verne okumuş muydunuz? Benimle yorumlarda paylaşın. Kendinize iyi bakın.❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter:  Gamzelikizblog


  Elinizde olsa kitap, film, anime, dizi vs. herhangi birinin finalini ya da belli bir bölümünü değiştirmek ister miydiniz? Nedenleriyle birlikte nasıl bir değişiklik yapmak istediğinizi yazınız.



Selamlar ilk kez bu seriye katılıyorum. Bu yazının konusunu Duygu verdi. Benim de ilgimi çektiği için aklıma gelen ilk ürün ile bir şeyler yazmak istedim. 

Ben Victor Hugo'nun Sefiller kitabını okumuştum bu yıl. Dünya klasiklerinden en beğendiğim bu kitaptır net. Okurken çoğu kısımda duygulandım ve kitaba da çok fazla bağlandım. Kitap normalde çok kalın ve üç ciltten oluşuyor ama ben kısaltılmış kitabını okumuştum yaklaşık 500 sayfaydı. 

Baş karakter Jan Valjan'ın hayatı beni ilk sayfalardan itibaren fazlasıyla içine çekti. Yaptığı hatalar bile olsa sonrasında yaptıklarını hep takdir etmiştim. Ve asıl konumuza yaklaşayım. Ne yapmış olursa olsun hayatını değiştirme kararı aldıktan sonraki dönemlerinde mutlu olmayı fazlasıyla hak etmişti. 

Küçük bir kız çocuğuna bakmıştı hatta kendi evladı gibi. Yine de bazı zorluklar yaşadı. Seneler geçerken kaçak durumuna kadar geldi. Ama sırf yaptığı bir hata yüzünden genç kız evlenirken bunun pişmanlığını yaşayıp onlardan uzak durdu. Genç kızın babası bildiği Valjan'ın ondan uzak kalmasına olan üzüntüleri beni de üzmüştü. Keşke geçmişi bıraksa her şeyi çıkıp anlatsa demiştim. Ama bazen bizlerin düşündüğü gibi gelişmiyor bazı şeyler. Yazar her bir karakteri hissederek yazmış ve kendi belirlediği bir son ile kitabı sonlandırmış. 

Yine de biz okurlar o karakterleri zihnimizde başka yerlerde taşıyoruz. Bazen çok bağlanıyor ve hayatlarını biz hayal etmek istiyor bile olabiliriz. Benim okuduğum birçok kitapta böyle olmuştu açıkçası. 

Sefiller kitabında da ben Jan Valjan'ın genç kızın ellerinde son nefesini vermesindense onlarla beraber mutlu bir hayat yaşamasını isterdim. Çünkü gerçekten hak etmiştim. Yanlış anlaşılmalara göre yargılanacak bir adam değildi. damadının gösterdiği tavrı da hiç hoşuma gitmemişti. 

Evet bugünlük bu kadar Ağaç Ev Sohbetleri çok sevdiğim herkesin fikirlerini açıkça sunduğu ve okumaktan zevk aldığım bir seri. bu seriyi hazırlayan ve yazanların hepsinin eline sğaaık. Bu arada Duygu'nun yazının görüm bugün ona da bakarsanız sevinirim. O da çok hoş şeyler yazmıştı. Linki aşağıya bırakayım. Sağlıcakla kalın, kendinize iyi bakın ❤

Duygunun yazısı:  https://duyguemanet.blogspot.com/2021/12/agac-ev-sohbetleri-121.html


  Selamlar Blog dünyası, Gündem Vakti köşemizden yeni gündem haberlerini okumaya hazır mısınız?



Twitter Gündemi 

Türkiye konumunda gündemde

#VakalarArtmadanEğitimUzaktan

26,4 B Tweet


Türkiye konumunda gündemde

#SağlıkçıMaaşı10bintl

16,7 B Tweet



KORONAVİRÜS

TürkiyeTürkiye
Toplam vakalar
9 Mn
9.000.000
+18.561
+18.561
Vefat sayısı
78.778
78.778
+176
+176
Tüm dünyadaTüm dünyada
Toplam vakalar
269 Mn
269.000.000
+618 B
+618.000
Vefat sayısı
5,3 Mn
5.300.000
+7.984


                               Bugünkü Vaka      Bugünkü Test       Bugünkü Vefat     Bugünkü İyileşen 

10 ARALIK 2021 18.561   347.232                   176              25.129

9 ARALIK 2021 19.696 350.522                    195               27.263

8 ARALIK 2021 20.874 356.254                      192      29.883

7 ARALIK 2021 22.687 355.317                    198      24.366

6 ARALIK 2021 20.033 354.269                     187             25.611


5 Bölgede sağanak!  Trakya için önemli uyarı! 

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre ülkemizin kuzey, iç ve batı kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Trakya kesimi, Kıyı Ege, Çanakkale, Afyonkarahisar, Antalya ve Isparta çevrelerinin sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

DHA'da yer alan son dakika haberine göre Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), İstanbul Bölge Tahmin ve Erken Uyarı Merkezi'nce yapılan açıklamada, bu gece saatlerinde Trakya´da başlayacak sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışların, yarın sabah saatlerinden itibaren Trakya çevrelerinde (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ), zamanla İstanbul ve Yalova çevrelerinde yerel olarak kuvvetli (21-50 kg/m2) olmasının beklendiği bildirildi.


AppStore Türkiye fiyatlarına dolar zammı kuru geliyor!

TL’nin dolar karşısında hızla değer kaybetmesine bağlı olarak Kasım ayının sonunda iPhone, iPad ve MacBook’lar başta olmak üzere Türkiye’deki tüm ürünlerinin fiyatlarında yüzde 30 seviyesinde artışa giden Apple, şimdi de uygulamalarına zam yapma kararı aldı.

ABD’li teknoloji devi, Türkiye’deki App Store üzerinden sunulan oyun, uygulama ve uygulama için satın almalarda fiyat artışına gidiyor.

Apple, “​​Türkiye'deki App Store'da yaklaşan fiyat değişiklikleri” başlığıyla yaptığı duyuruda, “Vergiler veya döviz kurları değiştiğinde, bazen belirli bölgelerde App Store'daki fiyatları güncellememiz gerekiyor. Bu kapsamda, önümüzdeki günlerde Türkiye'de App Store'da uygulama ve uygulama içi satın alma (otomatik yenilenebilir abonelikler hariç) fiyatları artacak” 


Belçika mahkemelerinde başörtüsü yasağı kaldırıldı

Müslüman bir kadın, 2018 yılında başörtüsünü çıkarmadığı gerekçesiyle mahkeme salonuna alınmaması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmuştu.

Strasbourg'daki mahkeme, Belçika'yı "inanç özgürlüğünü ihlal ettiği" gerekçesiyle mahkum etti. Bu kararın ardından mahkemelere bu konuda AİHM kararına işaret eden bir genelge gönderildi.

Bunu "tahammül edilemez bir durum" olarak değerlendiren Belçikalı yetkili, bu nedenle UNIA'nın, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin, gerekli yasal değişikliğin yapılması konusundaki uyarısını hükümete hatırlatmaya devam ettiğini belirtti.

Bu uyarıların ardından Belçika hükümeti, 19. yüzyıldan kalan ceza yasasının 759'uncu maddesinde değişikliğe gitti.

Fırsat Eşitliği Merkezi yöneticisi Kelstman, "Yasa değişikliği nihayet gerçekleştirildi. İnsan hakları alanındaki bu ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz" dedi.


İstanbul'un bazı ilçelerinde ekmeğe zam!

İstanbul Fırıncılar Odası'nın İstanbul'da ekmek fiyatlarının 2 TL'den 2.5 TL'ye çıkmasını öngören ağustos ayındaki zam talebi, İstanbul Ticaret Odası'nca (İTO) 10 Kasım'da kabul edildi. Kararın üzerinden 1 ay bile geçmemesine rağmen birçok fırın ekmeğe zam yaptı. Geçtiğimiz hafta gramajı 210'a düşürülüp 3 liraya satılan ekmek, yeni bir zamla 3.5 TL'den satılmaya başlandı.
Fırıncılar da bu konuda kendi ellerinden bir şey gelmediğini ve onlarında zor durumda kaldığını söylüyor. Un fiyatları da artınca ekmeğin fiyatının daha da fazla olması gerektiğini düşünüyor fakat tüketicinin tepkilerinden geride kalmak için kendilerinin de üretim konusunda sıkıntı çektiğini belirtiyor. 

İstanbul halk ekmeklerinden genellikle ekmek alıyorum. Şu an fiyatı 1.25 İnşaallah zam gelmeden devam ederiz. İçine koyulan malzemeler konusunda da İHE'ye güvendiğim için oradan alıyorum.  


Tayvanda Omicron vakası

Merkezi Salgın Komuta Merkezinden yapılan açıklamada, 8 Aralık’ta Güney Afrika ülkesi Esvatini’den Tayvan’a dönen 30’lu yaşlardaki Tayvanlı kadında Omicron vakasına rastlandığı belirtildi.

Sağlık yetkilileri, genç kadının karantinaya alındığını ve uçakta yanında gelen kişilerin COVID-19 test sonucunun negatif çıktığını belirtti.

Tayvan adasında, son 24 saatte yurt dışı kaynaklı 10 yeni COVID-19 vakası tespit edildi. Bugüne kadar 16 bin 731 vaka tespit edilen Tayvan'da 848 kişi hayatını kaybetti.


Merkez Bankası dolara müdahale etti

Dolarda bugün yaşanan yükselişin ardından Merkez Bankası yeniden doğrudan satış yoluyla kura müdahalede bulundu.

Merkez'den yapılan açıklamada "Döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle piyasaya satım yönünde doğrudan müdahale edilmektedir" denildi.

Müdahalenin ardından dolar 13.95 liradan 13.74 liraya geriledi. Ardından yeninden 13.90 liranın üzerine çıktı.


ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, "Bu yılın sonunda cari açığın milli gelire oranının yüzde 2,6'nın altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Cari açığın milli gelire oranı noktasında yıl sonunda inşallah müjdeli rakamları paylaşacağız" açıklamasında bulundu. Bütçe görüşmelerinde konuşan Nebati, "2022 yılı için asgari ücrette herkesin beklentilerini karşılayacak bir artış yapmayı planlıyoruz" ifadelerini de kullandı


Asgari ücrette üçüncü toplantı yapıldı

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2022'de geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında üçüncü kez toplandı. Taraflar baz alınacak enflasyon rakamlarında anlaşamadı. TİSK, TÜİK'in enflasyon rakamlarının baz alınmasını isterken, Türk-İş yaşanan enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu gerekçesiyle buna itiraz etti. Asgari ücret 4. toplantıya kaldı. TÜİK asgari geçim tutarı açıklamadı. Hacettepe Üniversitesi'nin bir işçinin günlük dengeli beslenme parametresine göre hesaplama yapıldı. Çalışma Genel Müdür Nurcan Önder, "TİSK asgari geçim tutarını 3.100 TL, Türk-İş 3.579 TL öngörüyor." dedi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun hesaplamasında asgari geçim tutarı hafif işte 2.979 TL, ağır işte 3.567 TL oldu. TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, "3161 TL gibi bir teklifimiz söz konusu değil. Orta yolu bulacağız" dedi. Taraflar 3 konuda mutabakata vardı: SGK işçi primlerinin 5 puan olarak revize edilip, yüzde 14'ün yüzde 9 olarak düzenlenmesi. Birinci vergi diliminin yıllık brüt asgari ücret miktarına çekilmesi. 5 yıldır uygulanan asgari ücret işveren desteğinin toplu iş sözleşmeli yerlerde yüzde 6 olarak uygulanması toplu sözleşme olmayan yerlerde yüzde 3 olarak uygulanması.

 Selamlar Blog dünyası, Gündem Vakti köşemizden yeni gündem haberlerini okumaya hazır mısınız?

Ben Gamzeli Kız, yazıma hoş geldiniz. Bu hafta ve özellikle son dönemlerde Türkiye'nin gündemleri bayağı bir yoğun. Seçtiğim en kritik birkaç konu üzerinde konuşacağım. Bu haftanın haberleri ve önemli gündemleri yazımıza geçiyorum. Hadi okumaya devam edin 👀

Twitter Gündemi !

Politika · Gündemdekiler

#MilletinSesiMersinde          -47,3 B Tweet

Türkiye konumunda gündemde

#inanamıyorum                -5.889 Tweet

Politika · Gündemdekiler

Made in Türkiye           -10,1 B Tweet


Şu anda Twitter da yukarıda gördüğünüz üç konu gündemde ve binlerce tweet atılıyor. Gördüğümüz üzere de özellikle iki konu politika içeriyor. Yalnız gündem sırası her geçen dakika yer değiştirebiliyor.

İlk tweet hakkında bugün Mersin de yapılacak olan Chp mitinginden bir sürü fotoğraflar paylaşılıyor. Atılan tweetlerden alınan bilgilere göre de Mersindeki miting alanının dolduğu söyleniyor. 

Son tweet de ise #Madeinturkey yer alıyor. cumhurbaşkanlığından açıklanan karara göre artık ihraç ürünlerde Made In Turkey ibaresi yerine Made In Türkiye yer alacak. Kararın genelgesi Resmi Gazete de yayınlanarak duyuruldu. 


KORONAVİRÜS LİSTESİ !

Türkiye de Genel Durum

Toplam Vaka

8.863.356

Toplam Ölüm

77.417


Zam Konuları!

Keskinoğlu markalı 30'lu yumurta şu anda bazı marketlerde 57.75 olarak görünüyor. Yağların  5ltsi en ucuz markalı olanı bile 80 liranın üzerinde ve kısa zamanda 100'e yükseleceği söyleniyor. Türk lirası değer kaybederken dolar kurunun artması ile ülkede birçok şeye zam gelmiş durumda. Bu zamdan etkilenen kitaplar da var. Kitap sayfalarına gelen zam nedeni ile takip ettiğim birkaç genç yazarın kitap sayfa sayısını düşüreceğini duydum.

Halk doğal olarak bu fiyat artışlarına çok tepkili. kiraların fiyatları bile bin liradan aşağı görmezken faturalar yiyecek masrafları, kişisel eşya masrafları derken insanlar asgari ücreti yettirme çabası içerisinde. Asgari ücret demişken onun hakkında da konuşalım. 

ASGARİ ÜCRET!

2022 Asgari ücret zammı için yapılacak toplantı 1 Aralık'ta gerçekleşti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, yapılan çalışmalar neticesinde işçi tarafının 3750-4000 lira arasında, işveren tarafının ise 3500-3750 lira arasında asgari ücret istediğini belirtti. Asgari ücrette ikinci toplantı 7 Aralık Salı günü, 3. toplantı 9 Aralık Perşembe günü yapılacak.

TÜRKİYEDEKİ  DEPREMLER! 

30 Kasım Salı günü İzmir'in Urla ilçesinde 5.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

3 Aralık Cuma günü Van'ın Tusba ilçesinde 3.0 sıfır büyüklüğünde deprem meydana geldi. 

Afad ve Kandilli Rasathanesi son verileri ve nerede deprem görüldüğünü açıkladı. Linki bırakıyorum. tıkla!


Meteoroloji'den haritalı uyarı! 6 bölgede sağanak!

Geçtiğimiz bu hafta içerisinde ülkede birçok yerde şiddetli rüzgar yerini lodosa bıraktı. Hatta sırf bu nedenle de 30 Kasım Salı günü okullar tatil edildi. Meteoroloji'den hava durumu ile ilgili haberler geldi. 

Son dakika hava durumuna göre bugün altı bölgemizde sağanak yağış bekleniyor. Yağışların Marmara’nın batısı, Kıyı ve Güney Ege ile Antalya ve Burdur çevrelerinde kuvvetli, Güney Ege kıyılarında çok kuvvetli, Muğla çevreleri ile Aydın’ın kıyı kesimlerinde yer yer şiddetli ve aşırı olması tahmin ediliyor. Sıcaklık, Marmara ve iç Ege'de 3-5 derece azalıyor. İşte illerimizde sıcaklıklar ve hava durumu

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; ülkemiz genelinin parçalı, yer yer çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz ile Malatya, Elazığ, Tunceli ve Erzincan çevrelerinin yağmur ve sağanak, Kıyı Ege ile Batı Akdeniz kıyılarının yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.


YURDUN BATISINDA ŞİDDETLİ SAĞANAK

Yağışların Marmara’nın batısı, Kıyı ve Güney Ege ile Antalya ve Burdur çevrelerinde kuvvetli, Güney Ege kıyılarında çok kuvvetli, Muğla çevreleri ile Aydın’ın kıyı kesimlerinde yer yer şiddetli ve aşırı olması bekleniyor.


MARMARA VE EGE'DE SICAKLIK DÜŞÜYOR

Hava sıcaklığının Marmara ve İç Ege'de 3 ila 5 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı ve yurt genelinde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor.

RÜZGARIN HIZI 60 KM'Yİ BULUYOR

Rüzgar kuzey ve batı kesimlerde batı ve güneybatı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvete, Marmara ile Ege’de güney yönlerden kuvvetli (40-60 km/sa) olarak esmesi bekleniyor.

MARMARA

Parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların batı kesimlerinde yer yer kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgarın güney yönlerden kuvvetli (40-60 km/saat) olarak esmesi bekleniyor.

EGE

Parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların Kıyı ve Güney Ege'de kuvvetli, Güney Ege kıyılarında çok kuvvetli, Muğla çevreleri ile Aydın’ın kıyı kesimlerinde yer yer şiddetli ve aşırı olması bekleniyor. Rüzgarın güney yönlerden kuvvetli (40-60 km/saat) olarak esmesi bekleniyor.

İÇ ANADOLU

Parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin yerel olmak üzere yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

DOĞU ANADOLU

Parçalı ve az bulutlu, kuzey ve batı kesimlerinin yer yer çok bulutlu, Malatya, Elazığ, Tunceli ve Erzincan çevrelerinin yerel olmak üzere yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

GÜNEYDOĞU ANADOLU

Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

KYK BURSLARI

İlk defa burs/ kredi alacak öğrencilere, müracaat ettikleri öğretim yılı başı itibariyle (ekim) normal öğrenim süresince ödeme yapılmaktadır. Bu öğrencilere, T.C. kimlik numaralarının son rakamına göre her ayın 6-10. günleri arasında ödeme yapılmaktadır.


AÇIKÖĞRETİM SINAVLARI

Açıköğretim lise sınavları içinde girecek olanlara belirtmek istedim. Sınav bugün 4 Aralık itibari ile başlayıp 10 Aralık tarihine kadar sürecek. Sınav online yapılacak, siteye girdiğiniz de önünüze çıkacak olan sınav videosunu dikkatle izleminizi öneririm. eğer sınav esnasında yeni bir sekme açarsanız, sınavınız iptal sayılır. Dikkatli olun. 

Herkese başarılar dilerim, girecek olanlara,. 


Yarın 5 Aralık Dünya Kadın Hakları günü. Tüm kadınlarımızın emeklerine sağlık. 💛

 

Gündemler ve Türkiye'nin günümüzdeki durumları için neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda belirtin beraber konuşalım :) Sağlıcakla kalın. Kendinize iyi bakın. 

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog

 

 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız, bloğuma hoş geldiniz. Bugün, yeni bitirmiş olduğum bir kitabın incelemesi için  buradayım. Emine Şenlikoğlu'ndan okuduğum ikinci kitaptı ve yazma amacını az çok biliyordum. İlk okuduğum kitabından sonra merak edip kendisini de  araştırmıştım. İdamlık Genç kitabını duymuşsunuzdur belki. Ağlaya ağlaya okudum özellikle son sayfalarını. Çok duygulu bir kitaptı.

Sonra da elime bu kitabı geçti. Neden bilmiyorum fakat isminden dolayı bana aşk romanı gibi gelmişti. Ama okudukça alakası olmadığını anladım. Ben biraz tadında Spoiler seven biriyim. Biraz alınca daha heyecanla okumaya veya izlemeye devam ediyorum. Kitabın da sayfalarını çevirirken ama bakın kesinlikle yanlışlıkla oldu 😂 Çok kritik bir Spoiler' a denk geldim. Sayfalar akıp gitti ben o sayfaya gelmek için çabalarken. Okuduktan sonra hem hayal kırıklığına hem de şaşkınlığa uğradım.

 


Hakkında

Yayınevi: Mektup Yayınları 

Yazar: Emine Şenlikoğlu 

Baskı yılı: Nisan 2006

Konusu: Musa ve yıldırım adındaki iki gencin dini öğrenme arayışları anlatılıyor. Aynı zamanda arkadaşlıkları ve arlarındaki bağlarda anlatılıyor. Yazar, gençlerin harcanmasına tepki göstererek birçok kısamda da bundan bahsediyor. 


Yorum 

Genel olarak kitaptan bahsetmem gerekirse kitaplıktan buldum yani yeni almadığım için fiyatı hakkında bilgim yok. Elimdeki baskı da 2006 yılına ait. Yazarın "Sevginin Sesi" isimli serisinden ikinci kitabı. Kitapta yoğun olarak arkadaşlık işleniyor. Arkadaşlık bağları fazlasıyla yoğun. Ve gençlerin yaşamları ele alınıyor. İstekler, önlerine serilenler ve onları çekenler. 

Yazarın kitaplarındaki nihai amaç dini mesajlar vermek. Yalın bir anlatım dili var ve kurgusu pek güçlü değil. Yazım hataları çok vardı kitapta. Ama verdiği mesajlar anlamlıydı. sürükleyici bir kitap olmasa da yarım bırakmak istemediğim için bitirdim. Verilmeye çalışılan mesajlar ve yaptığı benzetmeler hoştu. Çok ters köşe bir son ile karşılaştım ve hiç beklemiyordum. Şok oldum. Aslında sonunu pek sevmedim de denilebilir. Beklentimi karşılamadı.

Yıldırım ve Musa'nın arasındaki git gelli arkadaşlık da güzeldi. Yıldırım karakteri için fazlasıyla üzüldüm. Babasının tavırları çok üzücüydü. O kısımlar da gözlerim doldu. yazar verdiği mesajların yanı sıra duyguları da güzel işliyor. 

Rahatsız olduğum bir nokta var ki hastane kısmı. Bence çok fazla uzadı. Bir an kitap bununla bitecek falan sandım. Kurgu yönünden kitabı düşünmemeliyim aslında çünkü kitabın amacı mesajlar vermek. Benim ilgimi çeken bir kitap olmasa da yazım hataları dışında başarılıydı. 

📍 10\7 Vermek istediği mesajlar çok güzeldi. 

Bolca alıntı yazmaya çalışacağım çünkü hepsi bana çok anlamlı geldi. Sizlerle bu alıntıları paylaşmak istiyorum. 

Alıntı Köşesi 📌

"Arkadaşına minnetsiz olana kimse minnet etmez." 

"Zaten zalimler cesaretini cesaretsizlerden almazlar mıydı?" 

"Konuşmak insanın kendini yansıtır." 

"Babamsız olsaydı köyüm

O zaman gülerdi göğüm," 

"Çiçek sevmeyen, ağacın önemini bilmeyen öğrenciler yetiştiren bir okul, aslında insan harcayan bir fabrikadır." 

"Hayalimi bilmediği ve de oraya ulaşamadığı için kimse onu yıkamıyor." 

"Zaten sır yabancıdan değil, tanıdıktan saklanır."

"Sivri sinekleri öldürmekle, sinekler yok olmaz. Bataklığı kurutmak lazım."

"Gerçekten bir insan, insanlıktan yılanın derisinden sıyrılıp çıktığı gibi çıkar mıydı?"

"Ne demiş şair;

'Haksızlık karşısında rahatsa yüreğin!  içindeki düşmanı gör derim dostum."

"İnsan ne zaman yalnız kalır? Bütün insanlar ölünce mi? Hayır! Sevdiği ölünce yalnız kalır. Bana öyle geliyor ki, benim sevdiğim yoksa, dünya insanla dolu bana ne?" 

"Allah'tan ölürken bile ümit kesmeyin. en büyük ölümdür umutsuzluk."

"İstersen hiç uyumayalım ha? Belki ölürüz. Dünyaya daha çok bakalım. Biraz doyalım dünyaya."

"Ne demişler; Sevginin en güzel anlaşıldığı an ayrılık anıdır."

'Bu kitap kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır' diyor. Bakara suresinin 2. ayetinde."

"Mavis B. Jolly 'İslam'a karşı koymak istediğim zaman her noktada direnişim kırıldı.' demiş"

"Dünyanın en derin sevincini belirten şeydir sevinçten ağlamak..."


Emine Şenlikoğlu kimdir?

1953'te Giresun'un Dereli ilçesine bağlı Anbaralan köyünde dünyaya geldi.  Gençlik yıllarında din arayışına girdi.  Eşi Recep Özkan ve özel hocalardan dersler aldı. Akaid, hadis usulü gibi ilim dallarında kendini yetiştirmeye çalıştı. 

İlk kez 1978'de yazmaya başladı. Bursa Marmara Gazetesi, Milli Gazete, Yeni Asya Gazetesi ile Sur ve Ribat Dergisinde yazdı.  1985 yılında eşi ile beraber aylık Mektup Dergisini çıkardı. 

Yirmi kadar kitap yazdıktan sonra, Türkçe ve Edebiyat dersleri aldı ve ilk kitaplarını gözden geçirmeye başladı. Yazarın üç şiir kitabı var. Aynı dönemde çıkan şiir kitapları arasında Mahkum Duygular isimli şiir kitabı Türkiye rekoru kırdı. Şenlikoğlu'nun yazdığı bir piyes sahneye kondu ve sahasında rekor sayılan izleyici kitlesine ulaştı. 

Yazar, yirmi yaşından sonra İlkokulu, kırk yaşından sonra da ortaokulu ve İmam Hatip lisesini dışarıdan okudu. Kırk sekiz yaşından sonra Üniversiteye gitmek istediğinde, başörtü yasağına takıldı.

Yazarın toplam 6 serisi var.

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Ne aramak istersin?

Hakkımda

Fotoğrafım
Gamzeli Kız
Herkese selamlar! Ben Gamzeli Kız bloğumda farklı kategorilerde önerilerimi sizlerle paylaşıyorum. Umarım burada kendinizden bir şeyler bulabilir ve burayı çok seversiniz. Yorumlar da ziyaretinizi belli etmeyi unutmayın. Sevgilerle :)
Profilimin tamamını görüntüle

INSTAGRAM

Bu gönderiyi Instagram'da gör

gamzeli kız 🌞 (@gamzeli_kiz_blog)'in paylaştığı bir gönderi

Sosyal Medya

Popüler Yayınlar

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • GÜNDEM VAKTİ 19 - 23 NİSAN
  • AĞAÇ EV SOHBETLERİ 121

Okurlar

Bloğumu ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :). Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

  • ▼  2022 (14)
    • ▼  Ağustos 2022 (2)
      • UYGULAMA ÖNERİLERİ #4
      • Yeniden Selam! Tekrar Başlıyoruuzz...
    • ►  Mart 2022 (2)
    • ►  Şubat 2022 (3)
    • ►  Ocak 2022 (7)
  • ►  2021 (107)
    • ►  Aralık 2021 (14)
    • ►  Kasım 2021 (10)
    • ►  Ekim 2021 (3)
    • ►  Eylül 2021 (2)
    • ►  Ağustos 2021 (6)
    • ►  Haziran 2021 (4)
    • ►  Mayıs 2021 (5)
    • ►  Nisan 2021 (16)
    • ►  Mart 2021 (21)
    • ►  Şubat 2021 (19)
    • ►  Ocak 2021 (7)

Görüntüleme

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

-ÖNE ÇIKAN YAYIN-

UYGULAMA ÖNERİLERİ #2

-KATEGORİLER-

  • dizi önerileri 4
  • film önerileri 9
  • gündem vakti 4
  • kitap önerileri 16
  • kore dizi önerileri 3
  • röportaj 9
  • web site önerileri 2
  • yemek tarifleri 7
  • öneriler 6

-POPÜLER YAYINLAR-

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • RAMAZAN'DA DOĞRU BESLENME ÖNERİLERİ
  • RAMAZAN MENÜLERİ 1

Designed by OddThemes | Distributed By Gooyaabi Template