KELİME OYUNU 50

 Selamlar herkese bloğuma hoş geldiniz. Bugün blog temamdan çok farklı bir içerik yazıyorum. Yazılarını seve seve okuduğum Kelime Oyunu gibi serilerin bir tanesine de ben bir şey yazmak istedim. Bir baktım 50'nci yazıya kadar gelinmiş MaaşAllah diyorum 😃 Açıkçası çok fazla heyecanlıyım. Belki daha önce bahsetmişimdir yazma konusunda pek becerikli olmadığımdan. Ama tamamen heyecanıma verin. Fantastik, Gerilim türünde kısa bir hikaye paylaşmak istedim sizlerle. Bana daha çok hitap ettiğini düşündüğüm türler. İsterseniz oluşturduğum küçük evrenime bir göz atıverin. Bu arada düşüncelerinizi lütfen şeffaf bir şekilde paylaşın ki kendi eksiklerimi ve yanlışlarımı görebileyim 😊




Bu haftanın kelimelerini sevgili DeepTone belirlemiş kelimelerimiz; Dantel/Ceviz/Balo/Gizem/Kıyı


KAYBOLAN RUH 

Ellerime krem tonlarında, ince ve şık dantelli eldivenlerimi geçirdim. Üzerimde yerlere kadar kat kat uzanan kabarık ve tüllü siyah bir balo elbisesi vardı. Büstiyer kısmındaki beyaz işlemeli detaylarıyla gösteriş abidesi birçok insanın arasında parlayıp öne çıkacağımdan emindim. Dolabımın hemen ön kapağında yer alan aynamın önüne geldiğimde karşımdaki yarı açık camdan havanın git gide karardığını rahatlıkla görebiliyordum. Etrafı dağınık sisler kaplamıştı. Belli ki bulutlar bu gece yeryüzünün tadına varacaktı.

Bakışlarımı sağ tarafa kaydırdığımda sığ bir gölün kıyısında dolaşan geyikleri de görebiliyordum. Ormanın merkezinde, tam da hayvanların susama ihtiyaçlarını karşılamaları için çok iyi bir noktadaydı. Bir yavru ve bir yetişkin geyiğin gölün kıyısında gezinişlerine dalmışken saatin kaç olduğuna bakmak için odanın içine çevirdim bakışlarımı. Yatağımın tam üzerindeki duvar saati henüz 8' e çeyrek olduğunu gösteriyordu. Ben ise aynanın önünde durmuş elbisemi incelemeye doyamıyordum. 

Gece yarısına kadar özenle seçilen müziklerin arasında dansların sergilendiği yaz balosu için davetiyem ahşap masamın üzerinde duruyordu. Herkesin büründüğü maskelerin üzerine yapay olarak hazırlanmış ucuz maskelerle süslendiği sıradan ama esrarengiz bir balo olacaktı. Ama edilen dansların tadı asla klasik değildi. O ana doyulamaz ve o enerjinin içinde insan kendini kaybedebilirdi. Masanın üzerindeki davetiyeme ilerlerken kapının arkasına düşen gizemli bir gölge fark ettim. Ardından evin içerisinde tuhaf uğultular ve tıngırtı sesleri yükselmeye başladı. Ceviz kıracaklarının çıkardığı sesleri andırıyordu. Öylesine sert ve yüksekti sesi. Hemen geri dolabıma yürüdüm.

Kapının yüksek bir gıcırtı sesi ile açılmasının ardından bir dakika kadar bir süre arkamı dönmeden önümdeki dolap kapağına bakakaldım. Kimin geldiğini ve ne amaçla geldiğini bilmiyordum. Zira evin dış kapıları her gece düzenli bir şekilde gece saat bir de tam üç kez kilitlenir. Tüm camlar sıkı sıkı kapatılır, perdeler de örtülürdü. Mahremiyet benim en hassas noktamdı. Hatta kendimden bile sakladığım bir gerçek, yani küçük bir sır bu evin içinde benimle kalmalıydı. Bu evin kapısı asla çalmazdı, hatta önünden geçen insan bile pek nadir olurdu. Bu ev mahallenin lanetli kapısını taşıyordu. Usta bir marangozun elinden çıkmış olan büyük kapı tokmağı da hiç çalmadı bugüne kadar. Bugün bile çalmadı ki!

Eve girebilen iki ayaklı veya dört ayaklı bir canlı olamazdı. Bu ihtimaller dışındaydı. Sıkı kilitler nasıl açılabilirdi ki? Oysa şu an arkamda biri vardı. Bir canlı yahut bir varlık. Aynanın birkaç cm yanında kaldığım için arkamı göremiyordum.  Galiba hissettiğim bu korku tüm damarlarımda dolaşmaya başlamıştı. Yine de cesaretli davranmak zorundaydım. Ben bu zamana kadar bu lanet evin içerisinde sakladığım hiçbir şeyden korkamamışken bundan korkmam kadar anlamsız bir şey olmamalıydı. 

Belki de gelen her kimse, her ne canlı veya cansız bir varlık ise benden o şeyi almak istiyordu. Yıllardır beklediğim, sonunu asla tahmin etmediğim ve vicdanımı tüketen o şeyi. Lanet olası taşı!

Evin her bir yanından gelen tuhaf uğultular bir anda sustu. Hiç kimsenin sesi çıkmıyordu. Öyle ki aldığım nefesin sesini duyabiliyordum. Fakat başka bir nefes sesi yoktu. Ses yok, nefes yok, görüntü yok. Kendimi bir anda geçmişi hatırlatan düşünce bulutlarının arasına dalmış bir vaziyette buldum. Ama onların arasından çıkmam da pek uzun sürmedi. Bir an da derinden gelen bir ses ile karşılaştım ve hızla arkamı döndüm.

"Zaman geldi!"

"NE!"

Herhangi bir görüntü yoktu. Bir ruhla konuşuyordum sanırım. Fal taşı gibi açılmış gözlerimle etrafı taradım. Yatağım, masam ve yarım bırakılan kapı dışında hiçbir şey göremiyordum. Neyin zamanıydı? Zamanı geldi de ne demekti? aynı anda bunları sadece üç saniye içinde düşündüm. Ama cevap bulamamıştım. Kaygılarım daha fazla arttı.

"Ne istiyorsun benden!? O lanet olası taşı istiyorsan git, kilerdeki parkenin altında saklı. Git al!" Cevap gelmedi. Bekledim ama bu bekleyiş korku dolu bir bekleyiş haline dönüşmüştü. Odamdaki gerilim daha fazla artıyordu. 

"Ben senin ruhunu istiyorum!" 

Çok yüksek bir çığlık patlattım. Ses tellerim koparcasına titredi. Ayaklarım geriye gittiğinde dolabın kapağına yaslandım. Seslerim daha da fazla artıyordu. Yardım çığlıklarım kesilmiyordu ama sesimi duyan yoktu. Karabasan basmış gibi kurtulamıyordum buradan. Sonra saniyeler içerisinde anlık bir görüntü ile karşılaştım, bana doğru bir adım attıktan sonra tekrar kayboldu. Ben de aynı şekilde. Nefesim kesildi ve kalp atışlarım durdu. Ben artık yaşamıyordum. 

*


Başlayışım ve bitirişim çok farklı oldu en sonunda da düzenledim ve yayınlıyorum. düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim. Kelime Oyununa bir seride de ben eşlik etmek istedim. Eğlenceliydi yazmak. Elimden geldiğince bir şeyler yazdım. Tamam mı devam mı orası meçhul 😂


12 Yorum

  1. Gamzeli Kız bayağı gizemli ve gerilim dolu olmuş, ben beğendim.Cok güzel bir hayâl gücün var.Bence yazmaya devam etmelisin;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncelerini benimle paylaştığın için çok teşekkür ederim Gülten :) Beğenmene sevindim, elimden geldiğince bir şeyler yazdım. :D

      Sil
  2. heey çok sevindim yazmanaa, yarın gelcem okumaya, şimdi koydum linkini yorumlara, diğer yazılarını da okuycam tabisi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim deep :D Bir yazıda da ben eşlik edeyim istedim sizlere :)

      Sil
  3. Bence akıcı ve güzel bir öykü olmuş. Gizemli, merak uyandırıcıydı. Betimlemeler de kararında olmuş. Karakteri daha yakından tanımak isterdim. Sonunu güzel bağlamışsın. Kalemine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet eksiklerim elbette vardı. Güzel düşüncelerin için teşekkür ederim Duygu. Bir şeyler yazmak çok keyifliydi. Kısa ve öz oldu :D

      Sil
  4. Yorumunuz için teşekkür ederim :) Çok doğru.

    YanıtlaSil
  5. Selamlar, hikayeyi heyecanla okudum. Okurken herkeste böyle mi olur bilmiyorum ama okuduğum sahneler gözümde bir film gibi canlandı.
    Kalemine sağlık arkadaşım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncelerini paylaştığın için çok teşekkür ederim öncelikle. Normalde betimleme konusunda pek iyi değilim onda sorunum var ama gözünde canlanmasına çok sevindim. Teşekkürleer :)

      Sil
  6. ya çok heyecanlı ki bu, nolcak diye diye sonuna geldim, bir yaratık çıkacak diye düşündüm, şey gibi bak bu yazı, gerçekten de gerilim korku fantastik gibi, X Files var, dizi onun gibi, alacakaranlık kuşağı gibi, bir de mor sokağı cinayeti var, edgar allan poe, yaratıktan sonra b ir alien sonra da bir vampir ve hayalet bekledim ama belli olmadı bilemedim, şeytan da değil herhalde :) ruhunu alcak, niyeee :) görüntü nasıldı acaba, siyah mıydı ki, hortlak mı :) ya evet bak bir ara bunun devamını yaz ama, o taş ne, nolmuş bunun ruhuna, nasıl kurtuldu, yoksa o da mı hayalet oldu :) ya böyle hikayeler yazsana sen :) dark stories :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet söylediğin gibi kısa oldu. Uzatıp sıkmak istemezken sanırım anlaşılır yazamadım :D Düşüncelerini benimle paylaştığın için teşekkür ederim. Senin isteğin üzerine bunun devamını biraz yazarken hem kendimi de geliştirmek istiyorum :)

      Sil
  7. Çok beğendim yazını:))) Bence daha sık yazmalısın. Gizemli bir hikaye, merak ederek okudum, çok başarılı bence:))) Kalemine sağlık:)))

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :)