Gamzeli Kız

  • ANA SAYFA
  • ÖNERİLER
  • RÖPORTAJ
  • GÜNDEM VAKTİ
  • İNCELEME
  • İLETİŞİM

Yeni bir yazı ile selamlar herkese. Ben Gamzeli Kız. Bloğuma hoş geldiniz.Umarım güzel ve sağlıklı bir gün geçiyordur sizin için. Hepimiz için her şeyin güzel olmasını diliyorum. Kendi adıma bu sıralar iyi hissediyorum. Sizler nasılsınız? Yorumlarda sohbet edebiliriz. 

Daha önce çok kez yazmış olduğum ve yazmaya devam etmeyi planladığım uygulama önerilerinin yeni yazısı ile beraberiz. Bugün yine farklı alanlarda beğendiğim ve faydalı olduğunu düşündüğüm uygulamaları topladım ve aşağıda detaylıca bir araya topladım.

Eğer paylaştığım uygulamalardan hali hazırda kullanıyor olduğunuz veya kullandığınız uygulama varsa aşağıda benimle kendi düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Böylelikle yüklemek isteyenlerin de daha çok ön bilgisi olmuş olur. Şimdi daha fazla uzatmadan yazıya geçmek istiyorum. Bu arada daha önce bu konudaki yazıları okumak isterseniz aşağıya linkleri bırakıyorum, göz gezdirebilirsiniz. 😊

Hadi okumaya devam edin 👀


  • SNAPSEED





Snapseed uygulaması, fotoğraf editlerini severler için. Yani fotoğrafını editlemek isteyenlerin kullanabileceği çok güzel bir uygulama. Uygulamanın üreticisi Google'dır. Ve detaylı seçenekleri ile güzel bir fotoğraf düzenleme uygulaması. 


  • INSTASQUARE


Fotoğraflarınızı editlerken güzel bir uygulama arayışına girmiş olabilirsiniz. Ben de çoğu zaman bu tür uygulama arayışlarına giriyor ama tam olarak istediğimi bulamıyorum. Bu uygulama fotoğraflarınızı editlemek için çok uygun.

 



  • ESOUND

İstediğiniz şarkıları kolaylıkla dinleyebiliyorsunuz. Çalma listesi yapmak da ücretsiz. Uygulama tamamı ile ücretsiz ama reklamları kaldırmak için premium özelliği alabiliyorsunuz. 
Genel itibari ile Spotify'a çok benziyor hatta çakması da denilebilir.  Yorumlarına baktığımda da ugulama hakkında kötü yorum neredeyse hiç görmedim. Kulnıcılar tarafından bayağı sevilmiş ve Spotify'ın yerini bile kapmış gibi. 







  • VSCO


İos ve Android için kullanılabilen bir fotoğraf edit uygulamasıdır. Bu uygulama da ücretsiz çok fazla seçenek sunuyor ama bazı özellikleri preimuma dahil. 


Umarım önerdiğim uygulamaları beğenmişsinizdir. Siz kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın ❤

Konu hakkındaki diğer yazılarım: Uygulama Önerileri

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog


Uzun zaman sonra yeniden selamlar sizlere :) Ben Gamzeli Kız. Bloğumu takip edenler biliyordur ki bir süredir hem burada hem Instagram'da hiç aktif değildim. Aynı zamanda siz blogger arkadaşlarımın yazılarına da uzak kaldım. Merak edenlere teşekkür ederim, çok şükür ki iyiyim. Sağlık bakımından bir sorunum yok. Sizlerin de olmamasını dilerim. Ben daha çok dijital anlamda, vakit anlamında sıkıntılar çekiyordum ki. Aslında baktığınızda ilk yazmaya başladığım zamanları çok özlüyorum; telefonumun, bilgisayarımın bir sorununun olmadığı ve zaman konusunda rahat olduğum. Ama zamanla özellikle bu yıl çok aksattım buraları. 




Önce bilgisayarımda sorun çıkması ile başladı .İlk zamanlarda yazdığım bir bilgisayarım vardı, onu annemin işleri için ona verdim. Ben de başka bir bilgisayar ile idare ediyordum. Ekranı gidip geliyor ve ilk açtığım zaman çok çok geç açılıyordu ve kapanmamaya kadar gitti. Bundan önce de telefonumda zaten bir sıkıntı vardı, kendi kendine şarjı varken kapanıyor ve donuyordu. Baktığımda bataryasının şiştiğini gördüm ve telefonu kapattım. Bir süre tamire gitmesini beklemek zorunda kaldım. Nihayet tamire gitse de geldiğinde düzelmediğini gördüm. Zaten ondan önce birkaç kişi yapamamıştı ve tam yapanı buldum derken böyle oldu. 

Şimdi ise burayı gerçekten çok özledim ve bir süredir aktif değilken taslak yazı biriktirdim. Eskisi gibi her gün yazı paylaşamasam bile yazılarımı  yayımlayıp araya mesafe koymamaya çalışacağım. 

Yeni yazılarımda birlikte görüşmek dileğiyle. Kendinize çok iyi bakın :)

 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bloğuma hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Yeni bir kitap yorumu yazısında beraberiz.  Bugün okumaktan zevk aldığım bu kitaptan bahsedeceğim sizlere. Yaptığım kitap alışverişinde indirimden almış ve bir şans vermek istemiştim.  Yazarı bu kitabı ile ilk kez duydum. Ama yazım tarzını beğendim açıkçası. Çok hoş bir anlatımı var. Yazdığı bu kitap da kadınlar için yazılmış. Hani derler ya "Bazı kitaplar kadınlar için yazılır" bu kitap da ondan diyebilirim. Daha detaylı kitap incelemesi için okumaya devam edin 👀

Üç kadın...

365 gün içinde tek bir gün...




Elimdeki kitap Novella yayınlarına ait. 207 sayfa. Diğer kitaplardan küçük bir ebatı var. 

Basım Yılı: Mayıs 2016

Çeviren: Laden İldeniz




Kitabın Konusu

Kitapta aynı gün doğan üç kadından bahsediliyor. Birbirlerinden habersiz üç mutsuz kadın doğum günlerinde yeni başlangıçlar için mumlarını üfler. Her birinin de dileği farklıdır. Hayalleri, atmak istedikleri adımlar farklı olsa da umutları aynıdır. 

Liz sevebileceği birini dilerken, Angela çocuk sahibi olmayı, Carole ise gerçek ailesini istiyor. Peki, dilekleri kabul oluyor mu? Okuduğunuzda ilerleyen 1 sene içerisinde bunu öğrenmiş oluyorsunuz.

Kitaptaki en büyük ders ise yaşınız kaç olursa olsun, nasıl bir hayata sahip olursanız olun, yeni başlangıçlara adım atmaktan korkmayın. Yeni başlangıçlar size yeni mutluluklar getirebilir. adım atmaktan çekinmeyin.  Yaşınız size asla bir engel olmasın. 



Alıntı Köşesi 📍


"Dilekler, gökyüzünü aydınlatan yıldızlar gibidir."

"Yaşlanmak mecburidir, büyümekse tercihe bağlı."

"Doğru zaman geldiğinde doğru insan da gelir..."

"O intihar ettiyse... Peki, ya benim çektiğim acı? Onun savaşmasına ihtiyacım vardı, vazgeçmesine değil. İntihar korkakça bir davranış."

"Eğer Yakışıklı Prens onu bulamıyorsa, belki de onun Yakışıklı Prens'i bulması gerekiyordu. Derin bir nefes alarak gizli bir dilek tuttu: Sevebileceğim biri.

"Sen izin vermediğin sürece kimse senin içini göremez."

"Hepimiz şanslı bir günde doğmuşuz."

 


Kitap Yorumu 

Kitabın anlatımı çok yalın ve anlaşılır. Büyük bir beklentiyle okumanızı tavsiye etmem ama kafa dağıtılabilecek çok hoş bir kitap. Çok akıcı ilerledi. Kapağına kesinlikle bayıldım çünkü o kadar güzel tasarlanmış ki, kitabın içini yansıtıyor diyebilirim. 

Ben en çok Liz ve John'un arasındaki iletişimi çok sevdim. Teras katındaki tanışmalarında kurdukları diyaloglar beni çok bağladı. Carole'u verdiği karardan dolayı tebrik ettim ve onun adına çok mutlu oldum. Eskiye dönüp yaptığı yüzleşmeler çok doğru bir karardı bence. Angela'nın ise anne olmamasına üzülmesinin ardından daha güzel bir şey yapıp evlatlık edinme kararına çok mutlu oldum. Kitap size çok basit gelebilir çünkü tesadüfler silsilesi adeta. Onun da bu kararı vermesi tesadüf eseri olmuştu. 

Sadece tek bir şikayetçi olduğum konu var, kitabın devamı yazılabilirdi. Yani sanki hızlı bitti gibi geldi. Bir de 1 yıl sonrasına hızlı bir geçiş oldu. O aradaki süre biraz daha anlatılabilirdi mesela. Örneğin John ameliyat olduktan sonra Liz'i görünce nasıl bir tepki verdi bunu okumayı çok isterdim. 

Puanım 10\9  💕

Bugünkü yazının sonuna geldik. Kitabı okumuş muydunuz? Cevabınızı benimle yorumlarda paylaşabilir, düşüncelerinizi belirtebilirsiniz. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın. yeni yazılarda mutlulukla görüşmek dileğiyle ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog

Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bloğuma hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Bir aradan sonra bir röportaj yazısı ile buradayım. Hayat gerçekten de sürprizlerle dolu ve ne zaman şapkadan tavşan çıkacağı belli olmuyor. Bazen pozitif geçen bir günüm bazen çok negatif geçebiliyor. Bu aralar oturtamadığım düzenim ile de çok fazla işim aksıyor. Bunlardan biri de blog yazmak. Sekmeyi ve yeni sayfayı açıyor ama bir türlü kendimde yazacak heyecanı bulamıyorum. Çünkü aklım yapmam gerekenlerin derdinde. bu yüzden de uzun zaman yazamayabiliyorum. bunun için kusura bakmayın.

Gelelim bugünkü yazımıza, röportaj serisinin çok tatlı bir konuğu var, Kitap Keşfi. Kendisi ile çok hoş bir röportaj geçekleştirdik, sorularıma özenle verdiği cevaplar için ona buradan çok teşekkür ederim. Kendisine blog hayatında başarılar ve bol okunmalar diliyorum.  Hadi hızla röportaja geçelim ve Kitap Keşfi'ni yakından tanıyalım  👀




 Soru 1: Merhabalar Öncelikle bize kendinizi tanıtabilir misiniz lütfen?

Merhaba, ben Kitap Keşfi. AÖF İşletme bölümünü bitirdikten bir süre sonra çalışma hayatına başladım. Mağazacılık sektöründe 10 yıl çalıştım, personel olarak girdim ve yöneticiliğe kadar yükseldim. 2018 yılında ayrıldım bazı ailevi problemler ve sağlık sebepleri yüzünden.  1 sene sonra bloğumu açtım ve yazmaya başladım. Daha sonra Blog Yazarlığı, İçerik Editörlüğü, SEO dersleri aldım kendimi daha fazla geliştirmek ve öğrenmek için. Öğrenmeyi, araştırmayı çok severim.
Çok neşeli, enerjik, duygusal biriyim. İyi kalpli olmanın mükemmel olmaktan çok daha güzel olduğuna inanırım. Gülümsemenin ve içtenliğin, iletişimin çok önemli olduğunu düşünürüm her zaman. Çocuk gibiyimdir, çizgi filmleri, dizileri, filmleri seyretmeye bayılırım. Disney kahramanlarını çok severim. Psikolojiye tarihe bayılırım.  Kitap okumak ve yazmak benim için bir tutku. Kitapçılarda bütün günümü geçirebilirim. Ayrıca kitap okurken çikolata yemeyi çok severim. Dışarıdan genelde soğuk biri olarak görünsem de çok sevdiğim insanlar ne kadar sıcak kanlı olduğumu bilirler.  Elimden geldiğince anı yaşamaya çalışıyorum arada bazı sorunlar olsa da geç kaldığım ve yapmak istediğim şeyler var, onlar için çabalıyorum. Çook uzun zaman kitap okumaktan ve yazmaktan uzak kaldım, şimdi o arayı kapatmaya çalışıyorum.

Soru 2: Sizi tanıdığımıza çok memnun olduk. Blog kullanmaya ne zaman başladınız?

Çok teşekkür ederim😊 Blog kullanmaya 1 Haziran 2019 yılında başladım ve o zamandan beri içimdeki heyecan her geçen gün arttı. Blog ismimi  ve temamı 2 defa değiştirdiğim  için profilimde Ekim 2020 olarak görünse de asıl tarih belirttiğim gibi😊

Soru 3: Blog sayfası açmaya nasıl karar verdiniz, neler paylaşmayı düşünüyordunuz?

Aslında çok uzun yıllardır düşünüyordum ama işteyken zaman bulamayacağım için açmadım. Tabii çalışma saatlerimin de etkisi çok büyük, günde 12 saat olunca kendime zaman ayıramıyordum. Bunların yanında cesaret de edemedim, çekindim önceleri. Sonrasında cesaretimi toplayıp açtım ve yazmaya başladım. Aslında bloğu ilk açtığım zamanlarda her şeyden paylaşım yapmayı düşünüyordum. Sonrasında kendimi kitaplarla daha iyi ifade ettiğimi düşündüm ve çok daha hakim olduğum bir konu üzerine olsun istediğim için kitap bloğu olmasına karar verdim.

Soru 4: Blogger dünyasını nasıl buluyorsunuz, hakkındaki düşünceleriniz neler? Ve ilk tanıştığınız Blogger kimdi?

Blogger dünyasını çok seviyorum. Sizlerin yazılarını okumak, yeni bir şeyler öğrenmek bana çok iyi geliyor. Ben blog için ''büyülü dünya'' derim hep😊 Ayrıca sizler gibi çok tatlı ve iyi arkadaşlar edindim, çok sevdiğim kişiler var. İlk tanıştığım blog Şule Uzundere Hayata Dair Her  Şey bloğudur. Sonrasında Kitap Eylemi ve Meczup Yazar.


Soru 5: Bloggerı bir iş olarak mı yoksa bir hobi olarak mı görüyorsunuz?

Blogger her şeyden önce tutku benim için, hobi olarak tanımlayamam. İş diyemem. Başka bir dünya benim için, kendimi mutlu hissettiğim, içimdekileri dışarı vurduğum çoook tatlı bir dünya. Her sabah heyecanla bloğumu açıp yeni yazılar okumak, yazmak bambaşka bir şey. 


Soru 6: İmzalı kitabınız var mı? İmzalı kitap hakkında bir anınız varsa bizimle paylaşırsanız çok seviniriz. 

İmzalı kitabım var, çok seviyorum imzalı kitapları, o konuda biraz takıntılıyım diyebilirim hatta😊
İlk imzalı kitabım Ayşe Kulin'dendir. Ben gitmemiştim ama annem ve kardeşim benim için kitap imzalatıp sürpriz yapmışlardı, çok mutlu olmuştum. 
Emre Kongar'ın imza gününde heyecanla beklediğimi hatırlıyorum, ama nasıl bir heyecan anlatamam. Ankamall AVM'de D&R önünde sıra hemen bana gelsin diye sabırsızlıkla bekliyordum. Sıra bana geldiğinde ne yapacağımı bilmez bir halde yanına yaklaştım, kitabımı imzalattım ve biraz sohbet ettik 10 dakika kadar. Yazdıklarımdan, hikayelerimden söz etmiştim ve bana ''her gün yaz, hiç bırakma yazmayı, zordur ama çok keyiflidir'' demişti. Kendi yazdığı kitapları da kısa sürede yazmadığını, uzun zaman sonra çıktığını söylemişti ve dilin akıcı olması gerektiğini anlatmıştı.  O günü hiç unutamam, çok güzeldi. 
Bunların dışında Canan Tan, Bircan Yıldırım'dan imzalı kitaplarım var.


Soru 7: Çok tatlı bir hatıra olmuş. Ayşe Kulin gibi bir yazardan imza almak da güzel bir histir eminim ki. Şu ana kadar en sevdiğiniz kitap ve yazar kimdi? Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sorular içinde sanırım benim için en zor olanı bu😊
En sevdiğim kitap Senden Önce Ben, Jojo Moyes en sevdiğim yazarlar arasında.  Etkilendiğim çok fazla kitap var; Bülbülü Öldürmek, Tünel, Hayat Cesurlara Torpil Geçer, Sahildeki Kulübe, Kral Kaybederse, Şeker Portakalı, Küçük Prens, Sıradan Bir Gün, Olağanüstü Bir
 Gece, Başucumda Müzik, İtalyanca Aşk Başkadır, Kürk Mantolu Madonna, Simyacı.... Bu kitap listesi uzar gider benim için...

Sabahattin Ali, Kürşat Başar, Ernesto  Sabato, Pauolo Coelho, Antoine de Saint-Exupery, Sarah Jio, Jojo Moyes, Harper Lee, Stefan Zweıg benim için biraz daha önde olan yazarlardır. Başka bir anlatımları var bence, bu yazarları okuduğunuz zaman çok başka yerlere gidiyorsunuz. Unuttuklarım olabilir, biraz uzun bir cevap oldu😊

Soru 8: Bu sorunun cevabını sizden de duymak istiyorum ve açıkçası görüşünüzü merak ediyorum.  Sizce yazmak bir yetenek işi mi yoksa herkes yazabilir mi?

Bu konuda  düşüncelerim çok net değil aslında. Yazmak yetenek işi diyorum ama yazı yazmayı seven biri de her gün yazarak kendini geliştirebilir ve çok güzel yazılar yazabilir.  Herkesin yeteneği ayrı, bazı insanlar belli alanda daha öne çıkar. Aslında şöyle bir şey de var; herkes yazabilir evet ama her yazılan okunur mu sanırım orada ayrılıyor bazı şeyler. 

Soru 9: Blogunuzda Gördüğümüz kadarıyla kitap okumayı da epeyce seviyorsunuz. Yazılarınızı zevkle okuyoruz. Peki, ilk okuduğunuz kitabı hatırlıyor musunuz? Bize biraz o kitaptan bahsedebilir misiniz?

Kitap benim için aşk, başka bir şey😍 Çok teşekkür ederim. İlk okuduğum kitap Küçük Prens, annemin hediyesiydi, o kitabın yeri bende ayrıdır. Küçük Prens çocuk kitabı gibi görünse de  büyüklerin okuması gereken, içinde mesajları olan bence ders niteliğinde bir kitap. Herkes okumalı, herkesin kütüphanesinde bulunmalı diyorum. Yaşam felsefesi diyorum bu kitap için ben hep. Zamansız kitaplardandır, her cümlesi başka bir anlam taşır.

Soru 10: Küçük prens çoğumuzun gönlünde taht kurmuştur. Bloggerda yazdığınız ilk yazıyı hatırlıyor musunuz? Bize biraz o yazıdan bahsedebilir misiniz?

Hatırlıyorum, nasıl heyecan doluydum, hala öyleyim o ayrı😊 Kısa, blogtan, kendimden bahsettiğim bir yazıydı. Blog yazmaya başlamamın heyecanını yazmıştım kısaca.

Soru 11: İlham aldığınız veya hayatınızda örnek aldığınız bir insan var mı?

Her zaman ilham aldığım ve örnek aldığım tek insan annemdi. Başkaydı onun hayat enerjisi, neşesi, hayata karşı bakış açısı, çocuklar gibi eğlenmesi, azimli olması, başarısı... Kendi mücadelesini veren ve ayaklarının üstünde duran kadınları ayrıca takdir ediyorum, bunu da eklemek isterim.

Soru 12: Her zaman kendine güvenen kadınların arkasındayız. Blog sayfanıza yazdığınız yazılarda nelere dikkat ediyorsunuz?

Öncelikle içten ve enerjisinin yüksek olmasına, okuyacak kişiyi heyecanlandırmasına dikkat ediyorum. Severek yazdığınız, enerjisi yüksek yazılar okuyucuya geçer, keyifle okunur. Bunların yanında olmazsa olmaz imla kuralları, noktalama işaretlerine dikkat ediyorum, etmeye çalışıyorum. 

Öyle kolay yazamam, defalarca üstünden geçerim yazdığım yazıların. Yazıyı bitirsem de ertesi güne bırakırım, tekrar okurum, bazen unuttuğum şeyler olabiliyor. Beğenmediğim cümleler olabiliyor, onları çıkarıyorum, ekleme yapıyorum. Gözümden kaçan yanlış bir şey varsa düzeltiyorum.

Soru 13: Blog sayfalarının popülerliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce blog sayfalarının popülerliği azaldı mı?

Blog sayfaları daha önceleri çok popülermiş, o zamanlar benim bloğum yoktu zaten. Yeniden o popülerliği kazanıyor diye düşünüyorum. Blog arkadaşlarımı seviyorum ve sayfalarından çok güzel bilgiler öğreniyorum. Bu zamana kadar bir bloggerla sorun yaşadım sadece. Blogların çok daha samimi olduğunu düşünüyorum. 

Soru 14: Röportajın sonuna yaklaşıyoruz. Sormak istediğim son soru da, Bloggerlara bir tavsiyeniz var mı?

Tavsiyem yok aslında. Sadece şunu söyleyebilirim; içlerinden geldiği gibi yazsınlar, kim ne der diye düşünmeden. Sırf takip etmiş olmak için kimseyi takip etmesinler, özellikle yorum yapmayan arkadaşlar var. Beğenmediğin, sevmediğin, yorum yapmadığın bir bloğu takip etmenin anlamı yok diye düşünüyorum. 

Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim, sorular çok güzeldi, içimden gelerek, keyif alarak cevapladım.  3 ay önce yapacaktık ama benim uygun olmamam yüzünden bu zamana kaldı ve bence daha güzel oldu diye düşünüyorum. Bu zamana denk gelmesinin bir hayrı vardır diye düşünüyorum. Bu büyülü dünyayı çok seviyorum, hem heyecanlanıyorum, hem de çoook keyif alıyorum. Çok sevdiğim insanlar tanıdım, güzel arkadaşlıklar kurdum. Şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum; yazılarını tatlı bir keyifle okuduğum ve bloglarını çok sevdiğim, kendime daha yakın bulduğum kişileri de izninle söylemek istiyorum :  Şule Uzundere (Hayata Dair Her Şey), Kağıttan Dünyam, Ent Meclisi, Hayat 40tansonra, Meczup Yazar, Kitap Eylemi, Bir Yıldızın Hikayesi, Murat Karakılıç, Konumuz Kitap, Kitaplık, Düş Tasarımcısı, Duygu'nun Mekanı ve Gamzeli Kız 😊

Bu yazdığım blog arkadaşlarıma ayrıca teşekkür etmek istiyorum, her zaman yapıcı ve destek oldular😊 

Anlayışın için ayrıca teşekkür ederim😊 Röportajlarından birinde bana yer verdiğin için teşekkür ederim😊  Tatlı geçsin günün, yeni ay çoook mutlu geçsin senin için😊😍

İyi Çalışmalar 

Evet, bu haftaki Röportaj yazımınızın da sonuna geldik. Bugün bizlere Kitap Keşfi eşlik etti. Onu daha detaylı tanımış olduk. Sizlerden ufak bir rica, aşağıya linkini eklediğim Kitap Keşfi'nin bloğunu ziyaret ederek bir de yorum bırakırsanız çok tatlı olur. Yazıyı okuyan siz blog okurlarına ve Kitap Keşfi'ne bugün bu yazıda bana konuk olduğu için çokça teşekkür ediyorum. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın. Yeni yazılarda mutlulukla görüşmek dileğiyle ❤

Kitapkesfi bloğuna ulaşmak için buraya tıklayın...




 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız bloğuma hoş geldiniz. Bugün ilk Kore dizileri izlemeye başladığım zaman çok severek izlediğim bir diziden bahsedeceğim sizlere. Bazen izlediğim film veya dizileri sevsem bile tekrar izlemiyorum ama bazen ise çok sevdiğim diziler oluyor ki bu da onlardan biri, bir kez daha izlemeyi istiyorum. Bir de YouTube'da kliplerini şarkılarla izlemeyi de seviyorum. Diziyi de tekrar izleyip şimdi yorumunu yazıyorum. Sizlere eğer bir Kore dizisi izlemek isterseniz tavsiye ettiğim bir dizi. Daha detaylı tanıtım için hadi okumaya devam edin 👀

Hakkında

Yönetmen: Jung Dae-yoon

Bölüm sayısı: 1 Sezon 16 Bölüm

Yapım Yılı: 2016 yılında MBC kanalında yayınlanmıştır. Güney Kore yapımlı televizyon dizisidir. 



Konusu

Oh Sung Moo tarafından yazılan çizgi roman "W" herkes tarafından çok ilgi görür. Çizgi romanda baş karakter, Kang Chul'un hayatı anlatılmaktadır. Kang, trajik bir geçmişe sahip olan başarılı ve yaşadığı dünyada çok sevilen bir Ceo olarak tanınır.

 Kang Chul  18 yaşındayken Olimpiyatlarda atıcılık alanında ülkesini ve ailesini temsil eden başarılı bir öğrencidir. Bir gün gizemli bir katil tarafından ailesi öldürüldüğünde her şey alt üst olur. Asıl amacı yıllar önce öldürülen ailesinin katilini yakalamaktır. 



Oyuncular

Baş roller: Lee Jong Suk, Han Hyo Joo

Kim Eui Sung, Lee Tae Hwan, Jung Yoo Jin, Lee Si Eon, Park Won-Sang, Cha Kwang-Soo, Lee Si-Un, Nam Gi-Ae, Heo Jung-Do, Kang Ki Young 


Yorum

Diziye sosyal medyada yapılan klipleri izleyerek başlamıştım. Hatta benim Kore dizilerine başlamam böyle olmuştu. İlk zamanlarda izlediğim dizilerden biriydi. Şimdi çok sevdiğim için tekrar izledim ve üzerine bir de buraya eklemek istedim.

Dizinin her bir bölümünde bu sefer ne olacak diye bekleyerek izledim. Bir kısımda dizide hiç beklemediğim şeyler oldu ve gerçekten üzüldüm. Baş roller olayların gelişimi ile birbirilerine yakınlaşmışlardı.  Fakat olaylar bu yakınlaşmanın seyrini tümünden değiştirdi. Kang, hafızasını silerek zamanı geri sardırdı. Yeon Joo ise dünyaya döndüğünde onun istediği gibi bir çizgi roman yazdı. Kang'ın hafızası silindi ve yaşananları unuttu. İşte bu dönemde Yeon Joo'nun her şeyi hatırlaması ve acı çekmesi beni çok üzmüştü. 

Genel olarak konusu ile ilgi çekici bir dizi. Kadın karakterin çizgi roman dünyasına girmesi, iki dünya arasında yapılan geçişler, bence diziye çekiyor. Bir ayrıntı eklemek istiyorum Lee Jong-Suk'un diğer dizilerini ve partnerlerini biliyorum. Hatta listemde diziler. Fakat onu bu dizide Han Hyo-joo ile izledikten sonra diğerlerini izleyemiyorum. Benim fikrimce en çok onunla yakışıyorlar. Aralarındaki o güzel uyum diziyi izlerken beni bayağı bağladı. 



Çevirenin yazdığı not çok iyi bu arada 😂


DİZİ FRAGMANI



Yazının sonuna geldik. Benim çok severek izlediğim bir dizi olduğundan sizlerle de paylaşmak istedim. Daha önce izlemiş miydiniz? cevabını benimle yorumlarda paylaşabilirsiniz. Dizi hakkındaki düşüncelerinizi de beklerim. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog


 Selamlar herkese ben Gamzeli kız. Bloğuma hoş geldiniz. Umarım güzel geçiyordur gününüz 😊 Bugünkü yazıda bir kitap yorumu ile buradayım. Öncelikle yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Ben genellikle Sherlock okumayı çok severim ve kitapların arkalarında hep Anna Katherine'in kitaplarının önerisini görüyordum. Ben de bu tarza yakın yazdığını ve seveceğimi düşünerek bu kitap ile bir açılış yapmak istedim. Korku, gerilim tarzı olduğunu düşünmüştüm aslında kapak ve isim ile. Ama arka kapakta içinden bir alıntı yerleştirmişler ve onu okuyunca polisiye, gizem tarzında olduğunu gördüm. Açıkçası bayağı bir merak da ettim. Şimdi daha ayrıntılı konuşalım, hadi okumaya devam edin 👀


"İNSANI EVDE TUTACAK KADAR KARA BİR GECEYDİ"


Hakkında 

Yazar: Anna Katherine Green

Türü: Polisiye

Basım Yılı: 2017

Mavi Çatı Yayınları, Derya Öztürk tarafından çevrilmiş. 


Alıntı Köşesi 

" İnsan mutlu olduğunda güzel elbiselere ihtiyacı olmaz. "

"Benim gibi geç kalmış bir yolcu , yolun açık olmasından başka bir şey istemezdi ."

..."Bana verdiğiniz şarabı kana kana içen ben, üç hafta yaşadım ama benim şarabımı içen sizlerin bırak üç saati, üç dakikası bile yok."

Biz iki yoksul yolcuyuz. İki kişi olunca zor yollar bile düz olurmuş...

"Hala iki yolcuyuz! Sadece yol artık daha zor değil ancak yoldaşlığa ihtiyacımız daha büyük. Birlikte yola devam edelim mi, siz, ben ve bebek?"


Yorum

Sisler Evi 4 bölümden oluşuyor. Ayrıca kitabın içinde bir öykü daha var. "Kayıp Yakut" 

İki öyküde gerçekten birbirinden şahaneydi diyebilirim. Anna'nın yazım dili bana çok hitap etti. Sade ve anlaşılır bir biçimde yazsa da cümlelerini etkileyici buldum. Öykülerinde kurduğu kurgu örgüleri ve bunları yansıtma şekli çok başarılıydı. Bazı kısımlarda özellikle Sisler Evi'nde anlayamadığım kısımlar oldu ama okudukça daha da rayına oturdu. İlk okuduğumda anlamamıştım ve tam anlamı ile odaklanamıyordum bu yüzden birkaç sayfa okuduktan sonra bırakıp başka zamana bıraktım. Bence iyi bir seçimdi. 

Öykü miras dağıtımını konu alıyor. Zengin bir amcanın mirası dağıtılırken akrabaları bir yerde toplanıyor. Avukat vasiyeti açıklarken içeride konunun dışında yabancı bir yolcu da yer alıyor. Yolcunun konu ile ilgisiz bir şekilde sığınmak için oraya girdiği anlaşılınca kendisini üst kata ziyaretçi odasına gönderiyorlar. Fakat yolcu ne olup bittiğini dinlemek için kapının arkasında bekleyerek onları dinliyor. 

En can alıcı nokta vasiyet açıklanırken paylaşamadıkları ve içmek için ölüp bittikleri şarap sahnesiydi. Zaten alıntıların içinde sahneden bir kısım da var. Bunu arka kapağa yerleştirmişler ve okuyunca bayağı heyecanlandım. 

    Kayıp Yakut, kitabın içinde yer alan ikinci öykü. Kaybolan bir yakutu arayan dedektif anlatılıyor. Bu yakutu balo günü, bulan gencin getirmesi planlanırken beklenilmeyen bir olay sonucu yakut kayboluyor. Bayan Ashley dedektifi arayarak bu olayı sessizce çözmesini istiyor. 

Polisiye kesinlikle çok severim ve bu öyküyü de çok beğendim. Dedektifin çözmesini bekliyordum ve açıkçası şaşırtıcı bir şey olacak zannettim ama beklediğimin aksine basit bir şekilde ortaya çıktı. Bu sırada da dedektif başka bir kadını suçlu zannediyordu.


Anna Katherine Green Kimdir?

Anna Katharine Green Amerikalı bir şair ve romancıydı. Amerika'daki ilk dedektif kurgu yazarlarından biriydi ve iyi planlanmış, yasal olarak doğru hikayeler yazarak kendini seçti. Green, "dedektif romanının annesi" olarak adlandırıldı.

İlk kadın polisiye roman yazarıdır. Brooklyn, New York'ta doğdu, ilk tutkusu romantik dizeler yazmaktı ve Ralph Waldo Emerson ile yazıştı. Şiirleri tanınması konusunda başarısız olduğunda, ilk ve en iyi bilinen romanı The Leavenworth Case (1878) 'ı yazdı. Yaklaşık 40 kitap yayınlayarak çok satan bir yazar oldu. Zamanında, erkek yazarların baskın olduğu bir türde başarılı olduğu için ilerici bir kadın olarak kabul edildi, ancak feminist çağdaşlarının çoğu onu onaylamadı.

Doğum
Brooklyn, New York, Amerika Birleşik Devletleri, 11 Kasım 1846
Ölüm
Buffalo, New York, Amerika Birleşik Devletleri, 11 Nisan 1935

*  

Yazının sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Kitabı okumuş muydunuz? cevabınızı benimle yorumlarda paylaşabilirsiniz. Düşüncelerinizi bekliyorum, kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın. ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog

 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bloğuma hoş geldiniz, iyi ki de geldiniz :) Bugün röportaj serimizin yeni yazısı ile beraberiz. Bu yazıda konuğum Sevil Çevirgen bizlerle! Kendisi ile çok güzel bir soru cevap gerçekleştirdik. Bu hafta sorularıma verdiği cevaplar ile onu tanımış olacağız. Öncelikle kendisine sorularıma verdiği cevaplar için size de yazıyı ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim.

Yakın bir dönemde yeni bir kitabı çıkmıştı, bundan yazıda daha detaylı bahsettik. Sevil'e yazı yolunda başarılar diliyorum ❤ Röportajın detayları için okumaya devam edin 👀




1)Merhaba! Öncelikle blog okurlarına biraz kendiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Tabii ki. Ben Sevil Çevirgen. Evli ve bir çocuk annesiyim. Ankara Üniversitesi Radyoloji mezunuyum. Yıllarca ilaç firmalarında çalıştıktan sonra oğlumun doğumuyla birlikte bu alandan ayrıldım. Ve hem çocuk büyütüp hem de yazı yazmaya başladım.

Yazı yazmayı, fotoğraf çekmeyi, yardım etmeyi, araştırma yapmayı çok severim. Tipik bir Terazi burcuyum. Sanatsal, estetik, felsefi konuları sever, kavgadan gürültüden hiç haz etmem.

Doğayla, hayvanlarla ve çocuklarla olmaktan çok keyif alırım. Hepimizin dünyaya katkı sağlamak için yaratıldığımızı düşünüyorum ve yüzden yaşamı layığınca yaşamaya özen gösteriyorum elimden geldiğince.

 

2)Seni tanıdığımıza çok memnun olduk Sevil. Blogger’da Düş Tasarımcısı ismi ile bir sayfanız var. Bize blog sayfanızdan bahseder misiniz?

Teşekkür ederim ben de sizleri tanıdığıma çok memnunum. Düş Tasarımcısı ismi birden aklıma gelen ve çok sevdiğim bir isim oldu ve insanlar bloğumu bu şekilde tanıyorlar.

Blogumda fotoğraf yazıları, fotoğraf teknikleri, kitap tanıtımları, dizi yorumları ve bazen de samimi içimden gelen gündelik kısa yazılar yazıyorum. Arada da anne olmak ile ilgili yazılarımı paylaşıyorum.

Sevdiğim bir blog arkadaşım sağ olsun genel şalon, tema düzenlemelerimi O yaptı. Genelde ayda iki ya da üç yazı yazmaya özen gösteriyorum. Daha sık yazmayı çok istiyorum ancak ilgilenmem gereken bir oğlum var, dergiye yetiştirilecek yazılar var, yeni kitap hazırlığım var. Ancak bu sıklıkta oluyor o yüzden. Ama bloğuma yazı yazmayı çok seviyorum. Bu sene daha çok blog yazısı yazmayı planlıyorum.

 

3)Başarılar diliyorum blog hayatınızda. Biraz da blog maceranız hakkında konuşmak isterim. Blogger ile nasıl tanıştınız ve hangi tarihte başladınız?

Blogger ile tanışmam şöyle oldu. İşten ayrıldığımda evde çocuk büyütürken sürekli bir şeyler okurdum. Milliyet blog vardı o dönemde çok popülerdi ve ben oradaki yazıları çok okurdum. Sonra bir gün dedim ki kendi kendime neden benim de bir bloğum olmasın ve yarım saat içinde blogspottan kendi bloğumu oluşturdum. Sene 2010'du. 

Her şey böyle başladı işte.

4)Bu yolculukta kendinize koyduğunuz başlangıç hedefleri neydi ve zamanla bu nasıl değişimlere uğradı?

Ooo olmaz mı çok hedefim çok hayalim vardı. İlk düşüncem diğer blog arkadaşları ile tanışmak ve en çok okunan bloggerlardan biri olmaktı. Çok arkadaşım oldu evet ama en çok okunan blog değilim tabii ki. Ama belli bir okuyucu kitlem var ve bu beni mutlu ediyor.

Sonrasında dergide yazmaya başladım “annebebek” te. Bu benim yazım hayatımda önemli bir değişim oldu.

Ardından da kitap çıkardım. Tüm bunlar yazı yazma arzumda oluşan değişimlerin tezahürüydü aslında.

 

5)Blog yazılarınızı yazarken dikkat ettiğiniz önemli unsurlar var mıdır? Varsa bizimle paylaşır mısınız ?

Yazılarım iki türlü oluyor genelde. İlki samimi, içimden gelen, okuyucuyu hafifleten kısa yazılar yazmak. Hayatın içinden kesitler bunlar.

İkincisi bilgilendirici tarzda olanlar; Mesela fotoğraf makinesi ya da teknikleri hakkında ya da bir kitabın, dizinin tanıtımı, yorumlanması şeklinde.

Ama ne yazarsam yazayım çok uzun olmamasına dikkat ediyorum bir de samimi, içten, sıcak olmasına özen gösteriyorum.


6)Hayatınızda ilham ve ya örnek aldığınız biri var mıdır?

İlham gibi değil belki ama tarzını beğendiğim, etkilendiğim insanlar oluyor. Bu kişiler gençliğimde başkaydı şimdilerde başka belki ama genelde üretken, pozitif düşünen kişileri beğeniyorum.

Mesela Betül Mardin ilerleyen yaşına rağmen her gün çalışan, aktif, kendine özen gösteren ve yaşlandım diye karamsar olmayan birisi. Bu özellikleri nedeniyle takdir ediyorum onu. Ve yaşlandığımda ben de aktif ve sağlıklı olmak istiyorum inşallah.

Bir de 25 ülke gezen Ayşe Teyze var bilenler vardır belki. Bayılıyorum ona. Kendisi kısıtlı imkanlarıyla dil bilmeden tek başına dünyayı gezdi. Kesinlikle örnek alınacak birisi. Aynısını yapmak istiyorum Allah’ın izniyle.

 

7)Biraz da yeni çıkarmış olduğunuz kitap hakkında konuşmak isterim. “Ya Başka Bir Hayat Mümkünse” isimli kitabınızı bize anlatabilir misiniz?

Tabii. Kitap çıkarmak hep çok istediğim bir şeydi. Ama doğru zaman bu zamanmış sanırım. Hayatımın  zor bir döneminde yazmaya başladım ben bu kitabı ve yazarken aynı zamanda iyileştim sanırım.

Yıllardır aldığım notlar, yazdıklarım, aklımdakiler hepsi bir anda birleşti ve kurduğum olay örgüsü ile harmanlandı. İki  senelik hazırlık ve bir sene boyunca yayınevi arayışımın ardından nihayet basıldı.

Başka bir gezegende mutsuz insanların arasında yaşayan Mira isimli genç bir kızın bu karanlıktan çıkışı var aslında özünde. Yazar Pirigori Garanarga ile tanışması ile hayatının değişmesi, gelişmesi ve farklı bir dünyaya açılan bir kapı. Yazarın notları ve önce Mira’nın sonra da etrafındakilerin şifa bulmasını konu ediyorum kitabımda.

Hepimizi anlatıyorum, yalnız olmadığımızı, farklı bakabileceğimizi ve sonunda sürpriz bir finalle de bitiriyorum. Bu sonu herkes kendince yorumluyor ve bu da benim çok hoşuma gidiyor.

Kitabım 92 sayfadan oluşan fantastik ve kişisel gelişim ögeleri içeren kurgusal bir roman. Umarım daha çok insana ulaşır zaman içinde.Şu anda aktif olarak birçok kitapçının internet sitesinde satışta.


 

8)Peki daha önce yazdığınız ve çıkardığınız başka kitaplarınız var mı? Bizlere onlardan bahsederseniz seviniriz.

Var aslında. Masal kitabım “Hayalci Cüce” var. Hayal kurmayı çok seven bir cücenin maceralarını anlatıyor.

2020 Haziran ayında e kitap olarak Publitory isimli bir e- yayıncılık sitesinde yayımlandı, çocuklar için ücretsiz yayınlamıştım kolayca ulaşabilsinler diye.

Sonra site kapandı maalesef. Şimdi masala ulaşılamıyor o nedenle yeniden baskılı bir kitap haline getirmeyi planlıyorum.

 




9)Sizin de bu konudaki fikrinizi merak ediyorum açıkçası. Sizce yazmak yetenek işi midir yani isteyen herkes yazabilir mi?

Aslında kimse bana kızmasın ama ben yazı yazmanın da, resim yapmanın da, heykel yontmanın da bir yetenek işi olduğunu düşünenlerdenim. Zaten yazı yazma isteği içten gelir, yazmadan duramazsın. Bazı insanların kelimeleri, cümleleri daha bir dokunur insana. İşte bu yetenektir.

Ancak geliştirilebilir de. Yani azimle, istekle her gün yazan ve bazı kuralları uygulayan herkes bir şeyler yazar ama işin yetenek kısmı hep özel, parlayan bir şeydir kişiye ait olan.

 

10)Bloggerlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok seviyorum blogger arkadaşlarımı. Kaliteli, dürüst, samimi, üretken insanlar hepsi de. Kendimi çok ait hissettiğim, içinde olmaktan gurur duyduğum bir topluluk.

Hepimizin ortak özelliği yazmadan duramamak, bu şekilde kendimizi ifade etmek ve iletişim kurmak. Yani bana göre Bloggerlar özel insanlar, iyi ki varlar.


11)Bloggerlara söylemek istedikleriniz veya vermek istediğiniz tavsiyeler var mı? Varsa buyurunuz…

Bazen yazılarını takip edip okumaktan keyif aldığım arkadaşlarım birden yazmayı bırakıyorlar. Buradan onlara sesleniyorum : “ Lütfen geri dönün, arada sırada da olsa bizleri yazılarınızdan mahrum bırakmayın!”.

Bir de yeni arkadaşlara sesleneyim buradan; “Pes etmeyin, hep yazın, konu bulamıyorum demeyin, kendinizi, hayatınızı, kuşları, çiçekleri, karıncaları yazın ama ne olur hep yazın! ”

Umarım biz bloggerlar birbirimizle iletişimimizi hiç kesmeyiz. Dilerim ki ilerleyen teknolojiye ve yitip giden zamana yenilip birer birer eksilmeyiz ve gelecekte de var oluruz…

Son olarak Sevgili Gamzeli Kız sana da çok teşekkür ederim bu güzel röportajı benimle yapmak istediğin için. Soruların birbirinden güzeldi ve cevaplarken çok keyif aldım. İyi ki varsın. Sevgilerimle…

*

Röportaj serisinin bu yazısında sevgili Düş Tasarımcısı bloğunun sahibi Sevil ile beraberdik. Umarım yazıyı beğenmişsinizdir, düşüncelerinizi yorumlar kısmında belirtebilirsiniz. Son olarak sizlerden bir ricam var, Düş Tasarımcısı bloğunu ziyaret ederseniz bir de yorum bırakırsanız çok güzel olur. 💛

Sevil Çevirgen'in bloğuna ulaşmak için; Buraya tıklayın



 24.01.2022

Selamlar herkese bloğuma hoş geldiniz, iyi ki de geldiniz. Bugün benim için çok mutlu edici bir gün. Gamzeli Kız'ın 1. yaşını kutlamak adına bu yazıyı yazacağım. Çok fazla heyecanlıyım. Nasıl oldu da bir yıl geçti ben bile şaşkınım. Ama iyi ki dediğim bir karar oldu benim için. Ve bu 1 yıl boyunca yorumlarını, okumalarını ve güzel dileklerini eksik etmeyen siz, blog okurlarıma sonsuz teşekkürler ve sevgiler. 💛 Veeee Gamzeli Kız 1 Yaşındaaaa!!!


1 yıl önce 2021'de  24 Ocak günü oturmuştum klavyenin başına ve bilmeden araştırmadan Dan diye açmıştım bloğumu. Hiç araştırmadım dediğim gibi ve karşıma çıkan bir video ile anlık heyecanımla başladım. Bugüne gelebileceğimi kesinlikle tahmin etmemiştim. Hiçbir bilgim yoktu. Ayrıca o dönem kesinlikle yazma konusunda beceriksiz olduğumun kanısına varmıştım. Düşünüp durdum, ne yazılar yayınlayabilirim? diye. Ama hiçbir şekilde yazı konusunda yeteneğim olmadığı için daha çok bilgi verici yazılar yayınlamak  istedim. İzlediğim dizileri, filmleri; okuduğum kitapları, yemek tarifleri ve öğrendiğim bilgileri sizlere aktarmak istedim. O dönem zaten korona olduğundan çok fazla izlemiş ve okumuştum. Birçok konuda da araştırma yapmayı sevdiğimden ben öğrenirken sizinle de paylaşacaktım. Aslında 2015 senesi zamanlarında blogların var olduğunu duymuş, isteklenmiş fakat nasıl olduysa başlamamıştım. İlk yazılarımda daha tam adapte olamadığımdan biraz kastığımı hissediyordum. Ama alıştıkça ve sizin yorumlarınızı gördükçe daha çabuk adapte oldum :)

Başladım, ilk zamanlar hiç görüntülemem yoktu. Hiç blogger tanımıyordum. İnstagramda önce Yazarix ile tanıştım ve o bana çok yardımcı oldu. Sağ olsun. Sonra İrem ile tanıştım. Yeni bloggerlar keşfederken izlenme ve yorumlar gelmeye başladı. Ve bu sayede yeni bloggerları öğrenebildim. 

İlk hafta Empati isimli kitabın yorumunu yazmıştım ve bu yazı bana inanılmaz bir şekilde özgüven vermişti. "Yapabilirim ben de." dedim "Yazmayı öğrenebilirim." derken bırakmadan düzenli her gün yazı yayımladım. Zaten o zamanlar kafa dağıtmak için kendime bir uğraş bulmak istiyordum. Bir İnstagram bloğu açmış ve onu sürdürememiştim. Bu nedenle blogger bana iyi geldi. Aldığım her yorum beni o kadar mutlu etmişti ki burayı hiç bırakmamaya karar verdim. Tabii o zamanlar henüz yapmama gereken işler sırtıma binmemişti ve vaktim boldu. Ama sonra çok fazla çalışmam gerektiğinden ve ev hayatı yoğun geçtiğinden daha az zaman ayırabildim. Tabii ertelediğim işler de üst üste binmişti.

Bu şekilde yeni bloggerlar ile tanışarak ilerledi bloğum. Çok güzel insanlarla tanıştım ve Blogger ortamının ne kadar samimi olduğunu fark ettim. Çok şey öğrendim ve ilk başladığım gün ile bugün arasındaki farkı kolayca ayırt edebildim. Öz eleştiri yapmam gerekirse o gün ile bugün arasında ne kadar geliştiğimi görebiliyorum. Belki bir pirinç tanesi kadar ama umut var, gelişme var :) Ve bloğumu çok seviyorum. Zahmet edip yorum yapan benimle düşüncelerini paylaşan ve okuyan blog okurlarımı da çok seviyorum. Bir süre daha birlikteyiz :) 

Hala inanamıyorum desem yeridir. O gün hiç bu kadar yükseleceğimi ve sizlerle tanışacağımı tahmin edemiyordum. Ve dediğim gibi hayatımda verdiğim en iyi karar bu bloğu açmaktı. Bana çok iyi geldi :)

O zaman kapanışı yapalım, kendinize iyi bakın sağlıcakla kalın. Yeni yazılarda tekrar görüşelim. Nice yaşlarda hep beraber yorumlarda buluşalım. 😃💛💛




 Selamlar herkese ben Gamzeli Kız. Bloğuma hoş geldiniz. Bugün çok sevdiğim bir yazar olan Victor Hugo'nun bir kitabı hakkında konuşacağım. Dediğim gibi çok sevdiğim bir yazar belki en sevdiğim bile olabilir. Yazarı, ilk çok bilinen Sefiller romanı ile tanımıştım. O kitaptan sonra da mutlaka diğer tüm kitaplarını okumam gerektiği kanısına vardım. Beni çok derinden etkilediği ve kitaba hayran kaldığım için buraya da bu yazıyı eklemek istedim. Kitabın içine doğru girelim. Hadi okumaya devam edin 👀

"Aslında ne zaman öleceğini bilmemek ne büyük nimettir."


Kitap Hakkında 

Yazar: Victor Hugo

Basım yılı: 1829

Çeviri Derya Akküç

Yayınevi: Aperatif Kitap 


Kitabın Konusu:

İdama mahkum edilen baş karakterin hapiste yazdığı sayfaların toplanması. İdam mahkumu, idamına 6 hafta kala yalnız başına bir hücrede kalıyor. Ve görevlilerden bir kalem ve bir kağıt isteyerek günlerini, hissettiklerini yazıyor. Böylelikle idam edilmek istemediğini, ailesini ve kızını, tüm hislerini okumuş oluyoruz. 


Alıntı Köşesi

"İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmlardır."

"Ölüm kararı verilene kadar, soluk aldığımı hareket ettiğimi, diğer insanlarla aynı ortamda yaşadığımı hissetmiştim ; şimdi dünyayla benim aramda bir sınır olduğunu kesin bir şekilde kavrıyordum."

"Manevi acının yanında fiziki acının ne önemi var?"

"Bilirsin hayatta her şeyin bir sonu vardır."

"Böylesine korkunç sözlerin, o kırmızı ve temiz dudaklardan dökülmesi ürkütücüydü. Adeta gülün üzerinde salyangozun sümük izi kalmıştı."

"Her zaman mutluydum hayal dünyamda. İstediğimi düşünebiliyordum, özgürdüm."

"-Hiç konuşmuyorsun, kederli bir halin var, dedi. Oysa yüreğimde cenneti taşıyordum. Bütün hayatım boyunca hatırlayacağım bir akşamdı."

"Ama artık aynı kişi değildim."


Kitabın Yorumu:

Dünya klasikleri arasına girmeyi kesinlikle hak ettiğini düşündüğüm bir kitap. O kadar alıntı bolluğu vardı ki. Okurken çok fazla his barındırıyor içinde ve bu kesinlikle size geçiyor. Mahkumun hissettiği çaresizlik, keder hissi çok etkiliyor. Kitabın çevirisini beğendim. ama aldığım tavsiyeler ve gördüklerim dahilinde dünya klasiklerini iş bankası yayınlarından okumayı tercih edeceğim yeni alışverişlerimde.  Bu arada Fransızcadan çevrilen kitaplar için Volkan Yalçın Toklu'nun çevirileri öneriliyor. 

Sadece tek bir şey söyleyebilirim kötü anlamda baş kısımda bir yer vardı. Tiyatro metni tarzında. O kısmı bir türlü anlayamadım. Onun dışında kitabı başından sonuna kadar çok sevdim. 

Benim de takıldığım bir nokta var ki zaten Victor yazarken bundan şikayetçiymiş. Sadece yönetim sistemi, yönetenler veya filozoflar hedef alınmıyor bu kitapta. Bu kitap birini hedef göstermek için değil bir problemin var olduğunu hissettirmek için yazılmış. Sokakta yaşanan idamı alkışlayan ve mutluluk kahkahaları atan insanları da eleştirmiş yazar. Ben de okurken mahkumun kulaklarına dolan bu şen seslerden rahatsız oldum. İnsanlar birinin gözleri önünde ölmesine seviniyor ve bu normal değil. Bu aksine çok tuhaf. 

Jan Valjanda da olduğu gibi insanların suçlarının farkına varıp bunu düzeltme şanslarının verilmediği, insanların dışarıdan bakılarak eleştirilmesi, o insanı anlamaya çalışmamak tüm bunları aslında işlemiş yazar.  

Bir de bir videoda kitabın yazılma amacını dinlemiştim. sizlere kısaca onu anlatmak istiyorum. İdamların yapıldığı Greve Meydanında bir genç asılır. Oradan geçerken buna şahit olan Victor Hugo derinden etkilenir. Ve bu duruma artık bir son verilmesi gerektiğini düşünür. Kağıdı kalemi alır ve bu eseri yazmaya koyulur. Eser ilk basıldığında Victor'un adıyla basılmamıştır. Çünkü dönemin insanları, halk ve yönetim, buna hazır değildir. 


Victor Hugo Kimdir?

26 Şubat 1802 de doğmuş 22 Mayıs 1885 de de vefat etmiştir.  En büyük ve ünlü Fransız yazarlarından biri olarak kabul edilir.  Romancı, oyu yazarı ve romantik akıma bağlı Fransız şairidir. 

1851 de 3. Napolyon un hükümet darbesini engellemeye çalışmış başaramayınca Belçika ya kaçmak zorunda kalmış. Fransa da her zaman sisteme ve döneme isyan etmiş. 


Bugünlük kitap yorumu yazımın sonuna geldim. Umarım beğenmişsinizdir. Kitabı okumuş muydunuz? Cevabınızı benimle yorumlarda paylaşın. Düşüncelerinizi de eklemeyi unutmayın. Sağlıcakla kalın, kendinize iyi bakın ❤

Instagram: gamzeli_kiz_blog

Twitter: Gamzelikizblog



Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Ne aramak istersin?

Hakkımda

Fotoğrafım
Gamzeli Kız
Herkese selamlar! Ben Gamzeli Kız bloğumda farklı kategorilerde önerilerimi sizlerle paylaşıyorum. Umarım burada kendinizden bir şeyler bulabilir ve burayı çok seversiniz. Yorumlar da ziyaretinizi belli etmeyi unutmayın. Sevgilerle :)
Profilimin tamamını görüntüle

INSTAGRAM

Bu gönderiyi Instagram'da gör

gamzeli kız 🌞 (@gamzeli_kiz_blog)'in paylaştığı bir gönderi

Sosyal Medya

Popüler Yayınlar

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • GÜNDEM VAKTİ 19 - 23 NİSAN
  • AĞAÇ EV SOHBETLERİ 121

Okurlar

Bloğumu ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :). Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

  • ▼  2022 (14)
    • ▼  Ağustos 2022 (2)
      • UYGULAMA ÖNERİLERİ #4
      • Yeniden Selam! Tekrar Başlıyoruuzz...
    • ►  Mart 2022 (2)
      • GECEYE FISILDANAN DİLEKLER| BARBARA FREETHY
      • KİTAPKEŞFİM İLE RÖPORTAJ
    • ►  Şubat 2022 (3)
      • DİZİ YORUMU W-TWO WORLDS
      • SİSLER EVİ | ANNA KATHARİNE GREEN
      • DÜŞ TASARIMCISI İLE RÖPORTAJ
    • ►  Ocak 2022 (7)
      • GAMZELİ KIZ 1 YAŞINDA!
      • Bir İdam Mahkumunun Son Günü | VİCTOR HUGO
  • ►  2021 (107)
    • ►  Aralık 2021 (14)
    • ►  Kasım 2021 (10)
    • ►  Ekim 2021 (3)
    • ►  Eylül 2021 (2)
    • ►  Ağustos 2021 (6)
    • ►  Haziran 2021 (4)
    • ►  Mayıs 2021 (5)
    • ►  Nisan 2021 (16)
    • ►  Mart 2021 (21)
    • ►  Şubat 2021 (19)
    • ►  Ocak 2021 (7)

Görüntüleme

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

-ÖNE ÇIKAN YAYIN-

UYGULAMA ÖNERİLERİ #2

-KATEGORİLER-

  • dizi önerileri 4
  • film önerileri 9
  • gündem vakti 4
  • kitap önerileri 16
  • kore dizi önerileri 3
  • röportaj 9
  • web site önerileri 2
  • yemek tarifleri 7
  • öneriler 6

-POPÜLER YAYINLAR-

  • ALACAKARANLIKTA BİR ÖYKÜ | STEFAN ZWEIG
  • RAMAZAN'DA DOĞRU BESLENME ÖNERİLERİ
  • RAMAZAN MENÜLERİ 1

Designed by OddThemes | Distributed By Gooyaabi Template