KELİME OYUNU 55

 Haftanın kelimeleri: İmaj/Psişik/Hasta/Rüya/Ruhsal



SİLÜET

"Geri döneceksin!" dedi derinden gelen hırslı ama bir o kadar da sakin ve kararlı bir ses. Ortamda oluşan sis buğuları ile birlikte kısmen görünen yüz hatlarının kırıştığı görüldü. Elinde tuttuğu uzun bir değneği sertçe yere iki kez vurdu. Önce yer hafif bir sallantıya uğradı sonra ise çatlaklar oluştu ve açılan yarıkların içerisinden çıkan garip kara sisler yükselmeye başladı. Yükselen sisler gözlerin üzerine perdeler indirirken ahenk içinde etrafa yayılıyordu. Artık görünürde somut herhangi bir şey yoktu. Kara dumanlar birleşip şekiller almaya ve teninin üzerinde farklı hislere neden olunca geri çekilmeye çalıştı. 

"Yeniden burada var olacaksın!" her yer kapkaranlık iken tekrar gelmişti bu ses kulaklarına. Nefeslerinde burnuna temiz hava dolmak yerine kara dumanlar doluyor, beynine zarar veriyordu. Dumanlar iç vücudunda özgürce dolaşıp onu etkisi altına almaya başlamıştı. Yine de zihnini korumaya çalışıyor ve buna direniyordu. Ayaklarının çevresini saran belli bir kıvamdaki bu sis, yavaşça dolaşarak bacaklarına, gövdesine, göğsüne ve boynuna ulaştı. Boyun çevresinde nefesini sıkıştıran kara duman vücudunun içinde çoktan kanına karışmış ve onu ele geçirmişti. 

"Artık her şey çok değişti!" dediğinde kulağına aşina olan bu ses, ruhunun çekildiğini hissetti. Ve son kez vücudunun kontrolünü ele aldığında bilincini kaybetti. Gözleri kapkara bir karanlığa büründü ve tam göz bebeklerinde yeşil bir ışık boy gösterdi. Kırışan yüzünde iğrenç bir gülümseme peyda oldu. 

...

Elleri üzerinde serili olan ince pikenin uçlarına sıkıca tutunmuş sanki koparılmak istemezcesine avuçlarını sıkıyordu. Kafası durmadan yastığın üzerinde ufak hareketlerle bir sağa bir sola yatıyor, yüzü dehşetin somut hali ile bezeniyordu. Dudakları aralandığında zar zor aldığı nefeslerin arasında sadece "Kara..." kelimesi duyulmuştu. Sanki devam ederken biri onu susturuyormuşçasına direniyordu.

Üzerinde mavi tondaki bir önlük bulunan kadın koşarak odaya girdiğinde önce hayati fonksiyonlarını gösteren üniteyi kontrol etti. Hızla genç kızın koluna sarılıp içinde bulunduğu rüyadan onu uyandırmak istedi. Sabit tutmak isterken bilinci burada olmayan genç kız daha fazla direnerek esir olmaktan kurtulmaya çalışıyordu. Mavi önlüklü kadın sessizce kulağına onu sakinleştirici kelimeler fısıldadı. 

Genç kız daha fazla direnemediğinde derin bir nefes ile yatakta doğrulurken gözleri irice açıldı. Etrafına neyin içinde olduğunu anlamak ister bakışlarla bakarken biraz daha sakindi. Kadın yatağın yanında duran komodinin üzerindeki su doldurduğu bardağı genç kızın sırtını sıvazlarken ona uzattı.

"Sakin ol. Hadi bir yudum iç." Genç kızın sessiz direnişleri sırasında ağzı kupkuru olmuştu. Dudakları ve yüzü bembeyazdı. Üzerinde hala bir şaşkınlık olsa da kadının elindeki bardağı ellerinin titreyişini umursamadan alarak yavaşça içti. Kadın bardağı yerine bırakıp serumunu kontrol ederken genç kızın aklında bir olay belirdi. Üzerindeki pikeyi bacaklarından çekip ayağa kalktığında karşısında hemşire kadını buldu.

"Lütfen sakince uzanır mısınız? Hastasınız siz!"  ellerini kızın kollarına sarıp onu yatağa yatırmak istediğinde sertçe kolları geri ittirildi onun tarafından.

"Yanılıyorsunuz. Hasta falan değilim ben!"

Hemşire genç kızı sakinleştirdiğini düşünüp odadan çıktığında çok yanılmıştı. Genç kız hızla altına siyah kotu ve üzerine de deri ceketi çekip odadan çıkarken koridor sonuna kadar boştu. Büründüğü imaj onu gören herhangi bir kimsenin ilgisini çekebilirdi.  Kolonların arkalarında saklanarak en alt kata kadar inmeyi başardı. Dağılan siyah uzun saçları ile yüzünün beyazlığı birini korkutabilecek derecedeydi. En alt kata indiğinde bekleme koltukları, koridorlar ve giriş çıkış kapısı insanlarla doluydu. Güvenlik ve hemşireler koridorlarda volta atıyordu. Buradan çıkması imkansızdı. Kafasını arkasına çevirdiğinde gözleri yangın çıkışını buldu. Hızla kapıya kadar koştu ve ancak sertçe kendine doğru çektiğinde kapıyı açıp dışarı çıkabildi. Neyse ki şanslıydı ve kimse onu görmemişti.                      

Hastanenin arka çıkış kapısından çıktığında üzerinde asılı olan tabelaya iğrenir bakışlar gönderdi. Ruhsal hastalıkları olan dolu insanın bulunduğu bu hastaneye yatırılması onun için hem çok zor hem de uzun bir macera olmuştu. Ama artık bunun bir önemi yoktu. İçinde daha fazla yükselmeye devam eden o hislerin yuva kurduğu asıl bataklığa gidecekti. Kaçmıştı, durmadan nefesleri sıkışana kadar, bacakları zayıf düşene kadar koşmaya başladı. Güneşin altında kalan binaların gölgelediği ıssız sokaklarda hızla koşmaya devam etti. 

Nefesleri kalbini sıkıştırıp bacakları artık titremeye başlayınca duraksadı. Ancak durduğunda ayaklarının çıplak olduğunu fark etti, geçtiği yollar boyunca ufak tefek cisimler tabanlarını çizmiş ve küçük kesikleri oluşturmuştu. Bunu umursamadı zira umursayacak bir halde değildi. Tekrar bir ses zihnini esir aldı, bozuk plak gibi dönüp duruyordu. Yakalandığını hissetti, kaçış yolları kapanmıştı. Ve bundan asla kaçamayacaktı çünkü bu zaten onun içindeydi. Bunu kabullenmek zorundaydı. Başını iki elinin arasına alıp gözlerini sıkıca yumdu. Ağrı arttıkça, ses durmadan yükseldikçe elleri ile başına daha fazla baskı uyguluyordu. Dizlerinin üzerinde yere eğilmişti bedeninin bitkinliğinden. 

Gözleri sıkıca kapalıyken saçlarının uçuşmasıyla etrafında sert bir rüzgarın estiğini hissetti. Gözleri bir anda açıldı ve merakla etrafı taradı. Korku hakimiyetteydi. Bir kez daha solundan kapkara bir gölgenin geçtiğini gördüğünde dudaklarından tiz bir çığlık kaçtı. Çığlığı boş sokakta yankı yaparak geri ona döndü. Hızla doğruldu ve geriye doğru sendeledi. Bacakları gibi elleri de titriyordu şimdi. Geri geri yürüdükçe ayaklarından akan ılık kanları daha fazla hissediyordu. Acı şimdi korku ile harmanlanmış, zihnindeki ses ise artık susmuştu. Kalbi durmadan sanki göğüs kafesinden ayrılıp çıkmak istercesine atıyordu. 

Arkasını döner dönmez birkaç metre ilerisinde bir silüet belirdi. Silüet ona yaklaştıkça bedeni net bir şekilde beliriyor, en çok gözlerinin içindeki toprak rengi onun dikkatini çekiyordu. Elinde tuttuğu uzun değneği ona doğru uzatarak daha da yaklaştı. Genç kız gördüğü değneğin ona hatırlattığı anı anımsayınca dehşet içinde kaçmaya çalıştı. Fakat yerinden bir milim bile kıpırdayamadı. Anında gördüğü kara sisler tüm vücudunu çevirmeye ve onu sıkıştırmaya başladı. Ona yaklaşan silüet elindeki değneği havaya kaldırıp bir şeyler söylerken genç kızın kulakları adeta sağır olmuş gibiydi. Başı dikleşti, gözleri karanlığa gömüldü, açılan ağzından kara dumanlar yükselmeye başladı. İçinde yuva yapan bu sisler vücudundan boşaldığında genç kız bilincini kaybederek yere yığıldı. Masmavi deniz gibi berrak gözleri artık arındığında son kez bu silüetin ona olan bakışlarını gördü.

Psişik güçlerin ona kodlandığı yıllarda henüz hiçbir bilgisi olmayan küçük bir kız çocuğuydu. Fakat o bunun farkındaydı. Herkes tarafından onda bir gariplik olduğu seziliyordu ancak kimse bunu kabullenmek istemiyordu. Özellikle de o kendisine bu damganın yapıştırılmasını asla istemiyordu. Şimdi ise on dört yıl geçmişti o günün üzerinden. Ne olmuştu da şimdi geri dönmüşlerdi? 

Üzerindeki siyah pelerini taşıyan adam dağılan tüm sisleri elindeki değneğe hapsedince genç kızı olması gereken yere gönderdi. Şimdi bambaşka bir evrende yeni bir kimlik ile yeniden doğacaktı. Güçleri ona verildiği ilk gün gibi ona gönderilen rüya mesajı ile beraber yeniden ondan alınmıştı.

*

18 Yorum

  1. Bir solukta okudum hikâyeni ve çok begendim:) Verilen kelimelerle çok başarılı bir hikâye ortaya koymuşsun. Özellikle hastahaneden kaçarken onun yanında hissettim kendimi be heyecanlandım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmen çok sevindim Gülten :) Düşüncelerini benimle paylaştığın için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Kelimelerle çok güzel bir hikaye yazmışsın. Betimlemeleri sevdim, insanın gözünde canlanıyor. Karakterin ruh halini ve çaresizliğini de hissedebildim. Heyecanlı devam etti ve güzel bir yerde bitti. Kalemine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncelerini benimle paylaştığın için çok teşekkür ederim Duygu :) Hikayenin gözünde canlanabilmesi beni mutlu etti.

      Sil
  3. hımmmm heey geçen haftaki gibi bu da gizemli ve karanlıktı, pekii noluyo sonra kıza, belki devamını yazarsın, önce gerçek sandım, sonra rüya ama gerçekmiş demekki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için çok teşekkür ederim Deep :D Devamını yazar mıyım bilemiyorum ama hikayeyi yazmayı çok sevdim.

      Sil
  4. Gamzeli Kız. Çok güzel yazmışsın. Tasvir yeteneğin çok iyi. Her milimetre karesi, gözlerimin önüne rahatlıkla gelebiliyor. Emeğine yüreğine sağlık canım 🧿😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel düşüncelerin için çok teşekkür ederim Yıldız :) elimden geldiğince kendimi betimlemelerde geliştirmeye çalışıyorum. Bunu başarabildiğime sevindim :)

      Sil
  5. böyle bir güce sahip olsam ne yapardım diye geçirirken aklımdan karakterin güçlerini kaybetmesi üzdü :) çok güzel yazmışsın tekrar, tebrik ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle güçlere sahip olmak gerçekten garip olurdu. Yorumun için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  6. Heyecanla okudum hikayeyi, özellikle kaçış ve son heyecanı yükselten kısımlardı. Kahramanı kadın olan korku ve macera kurgulamayı seviyorsun anladığım kadarıyla. Yeni hikayeleri merakla bekleyeceğim. Kalemine sağlık canım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşünceleriniz için çok sağ olun :) Beğenmenize sevindim. Genellikle öyle, bu tarzlarda yazmayı seviyorum. :)

      Sil
  7. Kelimeleri çok güzel kullanmışsın, çok güzel bir hikaye olmuş. Betimlemeler oldukça iyi:))) Çok severek okudum, kalemine sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için çok teşekkürler Kitapkesfi :) Düşüncelerini benimle paylaştığın için sağ ol :)

      Sil
  8. yazınızı beğendim, seriye bağladığınız bu paylaşımlarınızı en kısa zamanda okumayı düşünüyorum.
    Kaleminize kuvvet, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba :) Yorumunuz için teşekkür ederim. DeepTone'un yazılarında denk gelerek ben de bu seriye katıldım :)

      Sil

Yorumunuz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :)