KELİME OYUNU 54

KELİME OYUNU 54

Haftanın kelimeleri; Kuzey/Pelerin/Çilek/Yemin/Feda





ENKANTOS ORMANI 

    Ağaçların arasında yerlere saçılmış olan kurumuş yapraklar ve kuru dallar bastığı her adımında çıtırdıyordu. Adımları büyük ve sertti. Kendisi sessizdi. Ağzından akan büyük bir damla salya yere döküldü. Üzerinden geçti ve geride bıraktı. Yerin üzerini yeşilden beyaza dönen asitli bir sıvı kapladı. Toprağın üzerinde açan bitkiler solmaya ve çürümeye başladı. Büyük cüssesini dolaştığı ağaçların arasından geçirip inine doğru yürüdü. Ormanın bu tarafına ayak basmayan şehirli bir insan burada neler olduğunu asla tahmin edemezdi. Onlar için ne büyü ne de bir mucize vardı. Ama onun içinde devasa bir mucize yeşermişti. Sadece yaratıklar bundan habersizdi. Yaratık aslında ta kendisiydi. 

 ...

Gece yarısı kış mevsiminin dudakları çatan, ayaz gibi sert esen ve dişleri gıcırdatan soğuğu tüm şehre ve ormanlara inmişti. Küçük kare evlerin içerisinde harıl harıl yanan sobaların çıtırtı sesleri içeriyi doldururken dumanlar da bacalardan dışarıya üflüyordu. Sokakların boşluğu, evlerin içlerinde yankılanan neşeli kahkahaların tecellisiydi. Şehrin kuzeyinde yer alan bir orman vardı. Şehirli insanlar sadece orman kelimesini kullansalar da o ve diğerleri bu ormana "Enkantos" ismini vermişti.

Bileğinde takılı olan siyah dijital saat tam gece 1'i gösterdiğinde gözlerinde, bulunduğu yeri aydınlatan bir ışık parladı. Bedeni ve ruhu aynı anda çekildi. Elleri, ayakları ve başı dikleşti. Kulağına fısıldanan yemin sözleri yankılanmaya başladı. Yıllar önce ettiği yeminlerin geçerliliği silinip gitmişti. Evren onu çepeçevre sarıp sıkıştıran bir lanete boyun eğmişti. Şimdi ise her şeyin yok olup onların devrinin başlama zamanıydı. 

Sarınıp dünyaya ulaştığı siyah, geniş ve parlak pelerinini çıkardı ve elinde sıkıca kavradı. Bu pelerin onu buraya getiren cesaretin en büyük sebebiydi. Çok kısa bir süre içinde elinde tuttuğu pelerin siyah kara bir girdabın içinde kayboldu. Kararlı adımlarını sürdürerek büründüğü sihrin altında Enkantos ormanının gizli girişine ulaştı. Tek eli ile kapıya dokunduğunda anında zihninde kapının gördüğü alanın görüntüleri oynamaya başladı. Tam burada çilek ağacının altında yürüdüğünü ve salyasını akıttığını gördü. Hızla arkasına döndüğünde birkaç adımda geniş bir yere yayılmış olan zehirli salyasının önünde durdu. Lanet olası yaratık her zaman böyleydi. Onların kalbinde yer eden öfkeye o neden olmuştu. 

Kılıcını tam kalbine sokup onu öldürdükten sonra boynunu kesip akan ilk kanı aldığında evrene vermiş olduğu sözü yerine getirecekti. Zehire eğilip salyanın ortasına duran gümüş bir nesne fark etti. Ellerini kaplayan zırh ile gümüş nesneyi eline aldığında aslında bunun bir yüzük olduğunu anladı. Üzerinde yeşil kristaller vardı. Yüzüğü incelerken üzerinde durduğu yerin sallantıya uğradığını hissetti. Ayağa kalkıp kapıya koştu. Son saniye de kapıyı açıp içeri girebildi. 

Ormanın başka bir bölümüne açılan kapıdan geçtiğinde karşısında onun inini buldu. İnin etrafı sessiz ve boştu. İçeride uyuyor olma ihtimali vardı. Adımlarını tek tek atarken beline yerleştirdiği kılıcı da sıkıca tuttu. Kafasını arkasına çevirerek ormanda, ağaçların arkasında veya büyünün etkisinde olan başka bir yaratık olup olmadığını kontrol etti. Sağ ayağını ileri attığında bastığı kurumuş bir dalın çıtırtı sesi ile inin içinde bir gölge hareket etti. Yavaş yavaş ona doğru yaklaşırken şu an zamanı olduğunu düşünüp büyülü kılıcı yerinden çıkardı ve tam karşısında ona doğru tuttu. İnin içindeki sesler yükselmeye başladı, hırıltılar ve adım sesleri duyuldu. Gözlerini kısıp dışarı çıkmasını beklerken bir anda hızla dışarı çıkması ve devasa ağzını havaya doğru yükseltmesi ile gözleri büyüdü, ağzı açık kaldı. Kendi evrenin de bu lanetli yaratığın bir kurda benzediği söylenmemişti. Gerçi onlar hiçbir şeyden tam olarak bahsetmemişlerdi. Hep bir sır kelimesi çıkardı ağızlarından ve herkes de susardı. Kimse bunu ne araştırır ne de merak ederdi. 

Joseph, kendisine büyükleri tarafından verilen bu görev için hayatında birçok şeyden vazgeçmişti. Verdiği yemini tutmak zorundaydı yoksa ölmeye mahkum olurdu. Eğer bu laneti kırar ve evrenin üzerine çöken rehavet bulutlarından onları kurtarabilirse kendi ile guru duyacaktı. Vazgeçtiği şeylerden biri de biricik sevgilisi Eliza'ydı. Bakmaya doyamadığı o narin gözlerine, yüzüne ve görmekten memnun olduğu gülüşlerine veda etmek zorundaydı. 

Karşısına çıkan ve gözlerindeki nefret kırmızıları ile bakışlarını ona diken, cüssesi onun iki-üç katı olan, sivri dişleri ve zehirli salyası ile bu yaratığın ölüm vakti gelmişti. Boğazından akan ilk kan lanetin kırılmasına yeterli olacaktı. Joseph kılıcını da da yükseğe kaldırdı. Yaratık hiç etkilenmedi, çenesini ona doğru uzatarak göğe doğru sertçe uludu. Ağzını kocaman açarak kükrediğinde havanın şiddeti Joseph'in birkaç adım geriye sendelemesine enden oldu. Saatinin üzerindeki bir noktaya basarak kılıcını daha da güçlendirdi. Öfkesi süren yaratık keskin pençeleri ile ona doğru koşmaya başladı. Joseph ilk ve son kez kılıcını ona yaklaştığında tam kalbine sapladı. Kılıcı geri çektiğinde dişleri birbirine sürten yaratık sağa devrildi.

Joseph cebinden çıkardığı cam küçük bir şişeye boğazını kestiğinde akan kanı doldurdu. Pelerinini tekrar giyindiğinde son kez yaratığın gözlerinin mora dönüşerek kapandığını gördü. Saniyeler içinde pelerinin üzerindeki büyü ile evrenine geri döndü. İçinde laneti kırmanın gururu olmak yerinde bir huzursuzluk vardı. Nedenini bilmiyor ama kötü hissediyordu.


Tüm evren yaptığının haberini almıştı. Ona alkışlarla tezahürat ederken aynı anda da gururla bakıyorlardı. Sevgilisi Eliza'nın yüzünü görmek için yorgunluğunu umursamayıp direkt kulenin merdivenlerini çıktı. Kapısının önünde durduğunda içeride hıçkırık seslerin duydu. Kapıyı çalmadan hızla açıp içeri daldı. Eliza kapının açılması ile ayağa kalkıp ona döndü. 

"Sevgilim, ne oldu sana?"  Gözlerinden kopan yaşlar yanağından süzülüp düşüyordu. Ona karşı sinirliydi ama o fark edememişti. 

"Sen bir vahşisin! Onu öldürdün." Sesi sert ve öfke doluydu. Beklemediği bir hareket karşısında dumura uğradı. Şaşkınlığını sakladı. 

"Ben sadece yeminimi yerine getirdim." dedi sakince. Ona doğru yaklaştı ve zarif, ince parmaklarını tuttu. Elize anında elini alıp geriye çekildi. 

"Eliza..." dedi yalvarır bir sesle. Gözleri dolmuş ve içinde oluşan hüznü tutmaya çalışıyordu. "Sevgilim ne oldu sana böyle? Ben evrenimiz kurtardım, laneti kırdım. Artık huzur içinde yaşayacağız. " Durdu ve derin bir nefes aldı. Zihnini temizlercesine nefesi tuttu ve bıraktı. 

"Sen kendini feda ettin Joseph! Beni neden hiç düşünmedin? Laneti kırdın ama kimi öldürdüğünü bilmiyorsun. Asırlar boyu hep senden, benden, hepimizden sakladılar. Evrenimizin kurtulduğunu zannediyorsun ama böyle değil. Laneti kırdın ama o laneti üzerine çektin. Sen, sen öleceksin Joseph. Ben ne yapacağım sensiz? " ses tonundaki yüksek hüzün her kelimesinde Joseph'in kalbine dokunuyordu. Eliza daha fazla hıçkırıklarını tutamadı. Dizlerinin bağı çözüldü ve yere düştü. 

Joseph ona eğildi ve çenesini kaldırıp gözlerini gözlerine sabitledi. "Ben... ben bu evren için kendimi feda ettim, hem de aptal bir lanet uğruna. Ve ben şimdi o lanetin altında esir olacağım. Ama sen kurtuldun Ell. Sen ben olmadan da huzur içinde yaşayacaksın."

Eliza ağlayarak Joseph'in boynuna sıkı sıkı sarıldı. Ondan ayrıldığında geride ona kalacak olan kokusunu son kez içine çekti. Joseph son kez Eliza'dan gülmesini istedi, son kez gülüşünü görmek ve aklına kazımak istedi. Eliza ona sıkıca sarılırken elinin boşluğa düştüğünü hissetti. Joseph yavaşça bir toz bulutu gibi yok oldu. Bir lanet Eliza'dan Joseph'ini aldı. 

*

Ben bugün çok geç kaldım maalesef. Yeni sayıya geçti bile Deep. Bu sefer pas geçmeyi düşünüyordum ama kelimeleri ve yazılanları okuduktan sonra aklıma bir şeyler geldi. Ama birkaç gündür çok hastaydım, havalar da soğudu malum. Bir türlü bitiremedim. Yazmıştım ama yarım kalmıştı. Her türlü burada yayımlamasam bile yazacaktım. Ben de yazmışken yayımlamak istedim. Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın. ❤


13 Yorum

  1. Keyifle okudum, özellikle başlangıçtaki o atmosferi çok iyi vermişsin. Sanki yazdıklarının içinde gibi hissettim kendimi. Joseph' e yazık oldu. Malesef insanlar hep kullanılıyor böyle. Kalemine sağlık, görsellerle birlikte çok güzel bir öyküydü. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel düşüncelerin için ve benimle paylaştığın için çok teşekkür ederim Duygu:) Beğenmene sevindim.

      Sil
  2. Merakla okudum, çok güzel yazmışsın, kalemine sağlık:))) Bence yazmaya devam et, hiç bırakma. Yayımlamana sevindim. Ayrıca geçmiş olsun, dikkat et kendine:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim. Güzel düşüncelerin için ve düşüncelerini paylaştığın için çok teşekkür ederim Kitapkesfi:) Sağ ol, dikkat etmeye çalışıyorum. Hepimiz dikkat edelim çünkü havalar soğudu :D

      Sil
  3. Orman ve ona verdiğiniz isim. Nereden geliyor aklınıza?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Araştırıp bulduğum yabancı kelimelerin karışık bileşimi oluyor bazen. Bazen de zihnimde bir kelime oluşturmaya çalışıyorum :)

      Sil
  4. Çok teşekkür ederim güzel düşüncelerin için. Yazdıkların beni çok mutlu etti. Beğenmene sevindim. Sana da geçmiş olsun :) Gerçekten de havalar çok soğudu.

    YanıtlaSil
  5. görsel seçimleri çok iyi, hikaye de çok iyi, çok sürükleyici yazılmış. tebrik ederim, severek okudum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize sevindim, yorumunuz için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  6. oooo bu bilimkurgu ama daha çok da korku öyküsü olmuş, salya, pelerin, yüzük, kurt, joseph, lanet ve hüzünlü sonu, kırt ve lanet korkunçtu amaa :) ne güzel öyküler yazıyon sen yaa :) geçmiş olsun, bugünlerde havalar soğudu, herkes grip oluyo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Deepsi :) Daha iyiyim çok şükür :) Neredeyse herkes de hava değişikliğinden sanırım halsizlik, grip var. Herkese geçmiş olsun :)

      Sil
  7. Hassas bir kurgu, hedeflenen duyguyu doğrudan aktaran karakter, abartısız ve makul anlatım. Son derece net. Tebrik ederim. Ancak daha cesur dokunuşlar eminim sizi ve anlatımınızı güçlendirecek. Takip ediyor olacağım, esinler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle zaman ayırıp okuduğunuz ve düşüncelerinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim. Tavsiyeleriniz için de sağ olun dikkate alacağım :)

      Sil

Yorumunuz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın :)